Esad gitti, kaos bitmedi, kim terörist, kim değil?
Suriye'de 54 yıllık Esad dönemi, Beşar Esad'ın ülkeden kaçmasıyla son buldu.
Suriye'de Esad'ı devirmeye yönelik hareketlenme 2011'de başlamış, ülkede ortaya çıkan iç savaş, kimi Esad'ı destekleyen, kimi ise yeni bir yönetim kurmak isteyen dış aktörlerin vekil güçler üzerinden yürüttükleri mücadeleye dönüşmüştü.
Dışarıdan müdahale eden çok olunca, Esad sonrası için Suriye'de istikrar beklemek de hayalden öteye gidemiyor elbette. Çünkü Suriye'yle öyle ya da böyle ilişkili olan tüm ülkelerin "terörist" listesi birbirini tutmuyor.
HTŞ "takiyye" mi yapıyor?
Esad rejimi 2011'de başlayan iç savaş nedeniyle zaten Suriye topraklarının büyük bölümünde kontrolü kaybetmişti. Elinde olan Başkent Şam dahil son kentler ise, İdlib'de yuvalanmış HTŞ'nin "yıldırım harekatı" ile düştü. Cihatçı grupların biraraya gelmesiyle oluşmuş HTŞ'nin Lideri Colani, rejimi devirme harekâtı daha başlamadan aylar önce, içinden geldiği IŞİD ve El Kaida terör örgütleriyle bağlarını koparmak - ya da en azından bu izlenimi vermek- için çalışmaya başlamıştı. Daha önceleri cübbe ve sarık ile gezen Colani, önce İdlib'de, ardından da HTŞ'nin ele geçirdiği kentlerde kamuoyunun karşısına Batılı giyim tarzı ile çıktı.
Colani'nin "ılımlı İslamcı" imajı sadece kıyafetle de sınırlı kalmadı; Esad rejiminden ilk ele geçirilen kent olan Halep'te Müslüman olmayanların korunacağına söz verdi HTŞ Lideri. Esad yönetimini devirdiği gün ise İran'a Suriye'deki Şii nüfus ve Şiiler için dini öneme sahip alanları "koruma altına alacağını" vaat etti.
Ancak yine de HTŞ'nin üzerinde hala BM Güvenlik Konseyi kararıyla yapıştırılmış -Türkiye'nin de resmen kabul ettiği- "terör örgütü" damgası bulunuyor. Dolayısıyla Colani'nin daha önce yaptığını bir kez daha yapıp, HTŞ'nin ismini değiştireceğini tahmin etmek zor değil. İsim değişikliği "terörist" yaftasını tamamen ortadan kaldırıp, Colani ve yeni isimli HTŞ'ye uluslararası meşruiyet kazandırır mı? Bunda Colani'nin hem Rusya, hem de ABD ile yapacağı pazarlıklar etkili olacak gibi.
Moskova'nın Colani'den beklentisi Esad'ın altına imza attığı, Rusya'ya Suriye'de iki askeri üs veren anlaşmaların yeni dönemde de devam etmesi. ABD liderliğindeki Batı cephesinin ise, şimdilerde Şam'ın "yeni sahibi" olan Colani üzerinden Rusya'yı Suriye'den ve Doğu Akdeniz'den atmayı denemesini beklemek yanlış olmaz.
Üstelik HTŞ'nin de, ortak amacı Esad rejimini devirmek olan "parçalı bir yapı" olduğu unutulmamalı; Şimdi ortak amaç hasıl olunca, HTŞ içinde de bir "güç kavgası" beklemek mümkün. Hem Moskova, hem de Batı Başkentlerinin bu güç kavgasının arkasındaki unsurlar olacağı aşikâr.
Tabi bir de HTŞ'nin Afganistan'daki Taliban'ın izinden gitme ihtimali var; Taliban da ABD'nin Afganistan'dan çekilme sürecinde Katar üzerinden yapılan görüşmelerde "ılımlı İslamcı" bir imaj çizmiş, özellikle kadın hakları konusunda Batı'ya pek çok söz vermişti. O sözlerin hiçbiri tutulmadı. Afgan kadınları şimdi evlere kapatılmış, eğitimden uzak, ikinci sınıf insan muamelesi görüyorlar. HTŞ'nin de Suriye'de benzeri bir yapı kurması muhtemel; Bunun kanıtı, İdlib'de yaptıkları elbette.
Türkiye'nin hemen güneyinde, adı farklı ancak uygulamaları IŞİD'le birebir ayrı, geniş bir coğrafyayı kontrol eden bir yapılanma oluşma ihtimali çok büyük. Türkiye'deki iktidar yanlısı basında ya da sosyal medya hesaplarında Esad'ın düşürülmesine yönelik gösterilen heyecana rağmen, AK Parti hükümetinin attığı bir adım da oldukça anlamlı; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla iki gün önce yayınlanan kararla HTŞ liderlerinden Ebu Mariya Kahtani'nin mal varlıkları donduruldu. Kahtani 5 Nisan 2024'te Suriye'deki bir bombalı saldırıda öldürülmüştü. Mal varlıklarının dondurulma kararının, tam da HTŞ'nin Şam'a girdiği günlerde alınması oldukça ilginç.
PYD-YPG ne olacak?
Suriye'deki iç kavgada Fırat'ın doğusunu kontrol eden PYD-YPG'nin durumu da HTŞ ile benzer; Türkiye, PYD-YPG'yi PKK terör örgütünün uzantısı olarak görüp, resmen "terör örgütü" olarak tanımlıyor. ABD ve Batı, hatta Rusya ise PYD-YPG'yi, Suriye'de üslenmiş İŞİD terör örgütü unsurlarıyla mücadele açısından "müttefik" olarak görüyor. Buradaki soru işareti, MHP Lideri Bahçeli'nin "Öcalan açılımı" üzerinden PYD-YPG üzerinde bir etki kurulup kurulamayacağı. Her terör örgütü gibi PKK'nin da "sahibi" çok. Dolayısıyla Ankara'nın oyun planının tutup tutmayacağı belli değil.
Yine Suriye'nin kuzeyinde etkin olan, Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (eski Özgür Suriye Ordusu) ise hem İran, hem de Rusya nezdinde "terör örgütü" olarak görülüyor. Nitekim HTŞ Halep ve Hama'yı alıp, Şam'a doğru ilerlerken Rus uçaklarının HTŞ militanlarını değil, kuzeydeki El Bab'da Türkiye'nin desteklediği Suriye Milli Ordusu'nu bombalaması manidar.
Kısacası Esad gitti ancak Suriye'de kaos bitmedi; Hatta daha da derinleşti.
Irak'ta Saddam Hüseyin, Libya'da Kaddafi'nin düşürülmesi sonrasında yaşananların bir benzerini yaşıyor Suriye. Saddam'ın devrilmesinin üzerinden 21 yıl, Kaddafi'den sonra 13 yıl geçti. Her iki ülkede hala ne siyasi istikrar var, ne ekonomik refah, ne de can güvenliği...