Erkenci olmak ‘yaşamımıza çekidüzen getiren’ önemli bir alışkanlıktır
“Erken yatıp erken kalkmak, insanı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.”
Benjamin Franklin
Birçok mecrada erken kalkmanın faydalarına denk geliriz. Bazılarımız, yaşam tarzını değiştirerek/geliştirerek erkenciler grubunun bir üyesi olur, bazılarımız ise normal yaşamlarına devam eder… Ben de geçmişte bu yazılardan bir tane yazmıştım. (Merak edenler inceleyebilir; https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/neden-erken-uyanmaliyiz/455920) Güne erken başlamanın yaşam kalitemiz üzerinde önemli bir etkisi olduğundan dolayı ve bu yazımın üzerinden epey zaman geçtiği için bir güncelleme ve hatırlatma yapmak istedim.
“Gerçekten erken uyanmak bana fayda getirir mi, yaşamdan aldığım tatmin duygusunu yükseltebilir mi, daha başarılı ve huzurlu bir yaşamın kapısını aralamış olur muyum? Eğer bunlar doğru ise neden hemen başlamıyorum, önümdeki engeller nelerdir, bunları nasıl bertaraf edebilirim?” vb. soruları kendimize sorduğumuzda ve konfor alanından çıkıp, iyi bir uygulayıcı olduğumuzda ve sonuçları gözlemlediğimizde aşağıdaki mucizevi faydalarla karşılaşma olasılığımız yüksek olacaktır. Şüphesiz ki, kendimiz üzerine sorular sormak ve derinlemesine düşünmek yaşam boyu gelişim yolculuğumuzun en önemli unsurları arasında yer alır.
Güne -en az 45 dakika- erken uyanmayı alışkanlık haline getirdiğimizde (önceki yazımdaki başlıklara ek olarak), karşılaşma ihtimalimizin yüksek olduğu bazı gerçekçi faydalar aşağıdaki gibidir:
- Kendimizi daha iyi yönetiriz
Erken uyandıkça ve bu süreyi verimli bir şekilde kullanmayı öğrendikçe, kendimizi daha iyi tanırız ve yönetiriz. Bu gerçektir. Akışkan yaşamımızda kendimizi iyi yönetebilmemizle ilgili geçmişte bazı hatalar yapmış olabiliriz. Ve bu hatalar, yaşamımızın istediğimiz gibi ilerlemiyor olmasına sebep olmuş olabilir. Sabahın erken saatlerinde, beynimizin en verimli çalıştığı o zaman diliminde, belirli sıklıkta kendimizi analiz ettiğimizde -Örnek olarak; basitçe kendimize, “Nasıl hissediyorum, neden böyleyim?” vb. soruları sorduğumuzda- iyi hissetmediğimiz zamanlar yoğunsa, bunun sebebi, belki de kendimizi iyi bir şekilde yönetemiyor oluşumuzdur. Zihnimizin belki de en berrak olduğu, sabahın o erken saatinde, yaşamımızın gidişatı ile ilgili verimli ve derin çalışmalar başlattığımızda ve bir süre sonra kontrolü tekrar elimize aldığımızda, yaşam kalitemiz yükselecek ve stres seviyemiz de azalacaktır.
- Daha az zamanlama hatası yaparız
Bir toplantıya, görüşmeye veya sosyal yaşamımızdaki bir buluşmaya geç kaldığımızda kendimizi gerçekten kötü hissederiz. Tabii ki hiçbirimiz dört dörtlük olamayız ama bir birey düzenli bir şekilde bir yerlere hep geç kalıyorsa, bu amatörlüktür ve kişinin zamanını yeterince yönetememesidir. Güne biraz erken başlamamız, zamanımızı çok daha fazla kontrol altına almamızı sağlayan çok önemli bir unsurdur. Ve sürekli bir yere koştura koştura yetişmeye çalışmak, uzun vadede insanı yoran ve strese sokan bir davranış şeklidir. Ve bu stres, zihin berraklığını engelleyerek, kendimizi ifade gücümüzü de azaltır.
- Zamanım yok sözünü daha nadir kullanırız
Kendimize şu tarz bir hedef koyabilir miyiz; “Yeni günde/haftada veya yeni ayda/yılda zamanım yok sözünü daha az kullanacağım.” Neden olmasın? Modern yaşamda bazen gerçekten o kadar çok yoğun oluyoruz ki, gün neredeyse hep ucu ucuna yetiyor. Bu sebepten böyle bir hedef belirlemek, bazı kişiler için çok ütopik gözükebilir. Fakat doğru bir zihinsel egzersiz ve zaman planlamasıyla -tabii ki yaşamımızdaki bazı geçici dönemleri hariç tutarak- bu durumun üstesinden gelinebileceğine inancım tam.
- Sürüncemede kalan işlerimizi planlamak veya halletmek için zaman kazanırız
Sürüncemede kalan işlerimizi kontrol altına alamadığımızda, bunlar arka planda sürekli enerjimizi emiyor. Biz farkında olmadan, zihnimizin bir köşesinde sürekli yer kaplayan, o işleri yapmak veya plana koymak için belki de en iyi zaman, zihnimizin berrak olduğu o sabah saatidir. Sürüncemede kalan o işlere bir son tarih verdiğimiz zaman dahi bir rahatlama hissederiz.
- Önceki günü daha iyi analiz ederiz
Önceki günü analiz etmemiz, varsa iletişim, davranış vb. hatalarımızı yakalamamız, çift sütun tekniği ile günün en iyi ve kötü olaylarını değerlendirmemiz, gelişim yolculuğumuz için önemlidir ve gereklidir. Önceki günleri yeterince ölçümlemediğimizde, gelişim ve değişim olanaksızdır. Ve bunları berrak bir zihinle yapmamız, bu çalışmanın verimliliğini artıracaktır.
- Yaşamımızı ‘optimum ölçüde’ kontrol altına almış oluruz
Evet kısaca, erken uyanmayı alışkanlık haline getirdiğimizde, beynimizin en verimli çalıştığı o zamanı, kendimizi daha iyi yönetebilmek için kullandığımızda, yaşamımızı optimum ölçüde kontrol altına alabiliyoruz. Ve bu gerçekleştiğinde ise, erken uyanmayı daha çok sevmeye başlıyoruz.
Tüm yeni alışkanlıklarda olduğu gibi, erken uyanma alışkanlığını kazanabilmek için, mikro planlama yöntemleriyle işe başlamak (Örnek olarak; önce her gün 15 dk. Erken kalkmak), sonrasında yavaş yavaş artırmak ve hemen pes etmemek, ilgili yeni alışkanlığı, tam olarak kazanabilmemiz açısından son derece önemlidir.
Güne erken uyanmanın yanında, her sabah disiplinli bir şekilde plan yapanlara dair ise Victor Hugo’nun harika bir sözü var; bu yazının kapanışına çok uygun olacağını düşündüm.
“Her sabah o günkü işleriyle ilgili plan yapan ve o planı takip eden kişi, yanında kendisini en meşgul hayat labirentinden kurtaracak bir ip taşıyor gibidir…”