Erdoğan takipçilerinden güvenoyu istedi
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) seçim beyannamesi dün Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandı. Açıklama öncesinde salonda bulunan AKP’li bakanlar, milletvekilleri ve AKP sempatizanı akademisyenlerle iş dünyası temsilcilerinin görüşlerini öğrenmek için AHaber’in yayınını izledim. Mikrofon uzatılan kişilerin hemen hepsi aynı ezberi tekrarladı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Sayın Erdoğan’ın %50’nin üzerinde oy alarak görevini sürdüreceğine herkes emindi. Açıklanan milletvekili adayları listeleri 20 yılı aşan bir iktidar deneyimine sahip olan AKP’nin kadrolarını yenileme konusunda diğer partilere fark attığını gösteriyordu. Beyannamede milli ve yerli politikaların önemi vurgulanıyor, deprem bölgesinde başlayan konut inşaatı hamlesinin hızla devam ettiği ve yaraların sarıldığı iddia ediliyordu.
Cumhurbaykanı Erdoğan konuşmasını yapmak üzere salona girdiğinde “doğru zaman, doğru adam” sloganıyla karşılandı. Erdoğan 14 Mayıs 1950’de Demokrat Parti’nin CHP’nin tek parti rejimine karşı kullandığı ”Yeter söz milletindir” sloganını 20 yıldıar ülkeyi tek başına yöneten AKP iktidarına mal ederek tekrarladı.
Ekonomideki komedi sürecek mi?
Ben bu tiradları dinlerken ve bu satırları yazarken bir yandan da bu yazıyı teslim etmem gereken saatin yaklaştığını düşünüyor ve Sayın Erdoğan’ın bundan sonra izlenecek olan ekonomi politikalarıyla ilgili olarak neler söyleyeceğini merak ediyordum. Özellikle 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçildikten sonra kendisini “ekonomist” ilan ederek ekonomiyi Beştepe’den yönetmeye kalkan ve faiz düşmanlığını bütün dünyaya ilan ederek TC.Merkez Bankası’nı asli görevini yapamaz hale getiren Sayın Erdoğan’ın ekonomiyi derin bir çıkmaza sürükledikten sonra şimdi hangi ruzgarlara yelken açacağını duymak istiyordum.
Sayın Erdoğan’ın gerekli kaynağa sahip olmadan ekonomiyi zorlayarak ne pahasına olursa olsun hızlı büyümeyi hedefleyen bir politika izlemesinin Türkiye ekonomisini derin bir çıkmaza sürüklediği ortada. Kendini ekonomist ilan eden ve milli değerleri savunmakla övünen Sayın Erdoğan’ın, bir ülkenin değerini temsil eden milli parasını pul haline getirdikten sonra buna çözüm arayacığına değeri her gün değer kaybeden Türk Lirasıyla çeşitli kesimlere seçim rüşveti dağıtmasının bedelini de toplum olarak, halk olarak öduyoruz zaten. Dış dünyadaki itibarımız yerlerde sürünüyor. Türkiye ekonomisinin dünyada en kötü yönetilen üç ekonomi arasında yer aldığını görüyoruz.
Heterodoks – Ortodoks komedisi
Sayın Erdoğan bir saattir konuşuyor, kendisinin ve AKP’nin benzeri görülmemiş başarılarını anlatıp duruyor. Sıra ekonomiye gelmedi henüz. Alınan duyumlara göre AKP’nin seçim beyannamesinde ekonominin bir çıkmaza doğru sürüklendiği nihayet kabul edilerek 2021’den sonra izlenen ve ekonomideki çıkmazı derinleştiren, enflasyonu üç haneli rakamlara sıçratan sözde heterodoks politikalardan vazgeçileceği ilan edilecekmiş.
“Heterodoks” politika deyimini ilk kullanan yetkili kişi 2021 yılının Aralık ayında Maliye ve Hazine Bakanı olarak göreve başlayan ve ilk şovunu “gözlerimin içine bakın” diyerek yapan Sayın Nureddin Nebati oldu. Nebati’ye göre izlenen politikalarla enflasyon kısa sürede kontrol altına alınacak, ihracatımız patlayacak, Türkiye zoru başararak cari işlemler fazlası verecekti.
Nebati’ye başarı ödülü
Sayın Nebati’nin adeta bir kaşif edasıyla ortaya attığı bu iddiaların tam bir fiyaskoyla sonuçlandığını, enflasyonun ve cari açığın yeni rekorlar kırdığını biliyoruz. Nebati’nin ekonomi yönetimindeki benzeri görülmemiş başarısının ödülü ne oldu biliyor musunuz? Kendileri AKP’den Mersin’de 1.sıradan milletvekili adayı oldu.
Ben yazıyı bitirmek üzereyken Sayın Erdoğan 2013’de Türkiye ekonomisiyle ilgili olarak 2023 yılıiçin açıkladığı hedeflerin altında kalan yeni Türkiye hedefleriini açıkladı. Hedeflerden büyük bir sapmanın itirafıydı bu adeta.
Sayın Erdoğan kendisini izleyenlere defalarca “14 Mayıs’da bizimle berabersiniz, değil mi?” diye sordu. Seçim öncesinde müritlerinden ve takipçilerinden güvenoyu istiyordu sanki. Ekonominin önümüzdeki dönemde farklı bir anlayışla yönetileceğine ise hiç değinmedi benim duyduğum kadarıyla.