"Erdoğan Hoca'yı andım yine..."
Babam ilginç bir insandı. Bize her zaman şu nasihatte bulunurdu: "Dünya görüşünüze uymayan insanların yazdığını okuyun, aksi fikirde olanları mutlaka okuyun, doğruyu bulmak için duygularınızdan arının". Bu sebeple yazılan, çizilen, söylenen ne varsa okumaya gayret ederim. En çok eğlendiğim ise beni eleştiren yazıları okumak.
Geçenlerde Avrupa'daki bir bağımsız yayın organı makalemi yayınlandı. Birkaç yıl önce "dünyada sosyal medyada en etkili ekonomistler" sıralamasında ilk 20'ye girmiş olduğum için, bunun altını çizerek beni tanıtmışlar. Yani "en iyi, en güçlü veya en önde gelen" demiyor araştırma sadece "sosyal medyada etkili" diyor. Yabancı dilde paylaşımlar yaptığım ve bunu tüm sosyal medya mecralarında paylaştığım için sıralamada yükselmişim. Bir de yazdıklarımın okunması, cevap yazılması, takipçi/etkileşim oranları da ekleniyor elbette.
Belki de yabancı dili yetmediği için bazı Türk takipçiler "influential" kelimesini tam olarak anlamadıkları için yorumda bulunmuşlar. Cevap yazmaya gerek görmedim ama meslektaşlarımın bile "helal olsun nasıl idare ediyorsun sosyal medyayı tek başına" dediği bir durum için, bu takipçilerin yorumlarını İngilizcelerinin yetersizliklerine bağlıyorum. Ülkemizde çok iyi ekonomistler var, birçoğuyla yakın temas halindeyim. Hiçbirimiz "en iyisi" olduğumuzu iddia etmiyoruz. Türkçe ve Yabancı dilde sesimizi duyurabiliyoruz. Yabancı meslektaşlarla da temas halindeyiz. Onların arasında da bu şekilde düşünene rastlamadım. Dolayısıyla boş yere öfke ya da asabiyet yapıp ruhlarını yormasın bazıları.
Şimdi ana meseleye döneyim: Artık yılın son haftasına başlamış durumdayız. Bendeniz de son konferans ve konuşmalarımı geçen hafta sonu bitirdim. Yılın sonuna doğru konuşma yaptığım her yerde sorulan öncelikli sorular şunlardı:
- Döviz yeni senede yükselecek mi?
- Faiz oranları ne olacak?
- Borsa yükselmeye devam edecek mi?
- Enflasyon yüksek seyretmeye devam edecek mi?
- Kripto Paralar daha ne kadar düşecek?
- Seçimlerin sonucu ne olacak?
- Seçimlerden sonra ne olacak?
Bu soruların cevabını vermek elbette kolay değil. Ancak, tecrübe, bilim ve basireti yan yana getirdikten sonra tatmin edici cevaplar vermek mümkün olabiliyor. Cevaplara geçmeden önce, bu sorulara karşı soğukkanlı kalabilmeyi nasıl başardığımızı anlatayım:
Öncelikle, bizlerin paradan para kazanmak gibi bir amacımız hiç olmaz, bu işi her zaman profesyonellere bırakırız. Dolayısıyla aldığımız pozisyona bakarak konuşmak durumunda kalmayız. Diğer taraftan siyasi olarak herhangi bir taraf seçmediğimiz için, "hoşlanmadığı kişilerin doğru kararlarını görmezden gelen" kişilerden de olmuyoruz. Bu sebeple gelişmelere tarafsız bakabiliyoruz. Bir de bunun üzerine ailemizin öğrettiği "adalet" duygusu var. Bizi sevmeyen insanlara yapılan fenalıklar karşısında sessiz kalmayıp ikazda bulunabiliyoruz. O kişiler bizden uzak durmaya devam etseler de.
"Gerçekleri her gün söylüyoruz, meraklısı biliyor…"
Dolayısıyla, kurları bu seviyede tutmak için kambiyo rejiminin kısıtlandığını ancak süreklilik arz edemeyeceğini, faiz oranlarının düşük kalmasında ısrar edileceğini, borsanın yükselirken giderek daha riskli hale geleceğini, enflasyonun yılın ikinci yarısında arzu edilen seviyeye düşmeyeceğini, kripto paralarda tekrar bir düşüş yaşanabileceğini, seçimlerin sonucunda büyük bir değişiklik olmayacağını, sonrasında da aynı modelle yola devam edileceğini söylerken soğukkanlı duruşu muhafaza ettiğimizi belirtmek isterim.
Ancak şartlar değiştikçe beklentiler değişebilir elbette. Görüşlerimizde bağnazlık taşımadığımız için, bizim gibiler değişen şartlara göre öngörülerini gerekçelere bağlamak suretiyle revize edebilir. Fakat bunu sık sık yapmadığımız için, isabet sağlama oranımız artar. Çünkü konjonktürel gelişmelere bakarak fikrimizi hemen değiştirmeyiz.
Bundan başka tasarruflarımızı değerlendirirken de sabırlıyızdır. Etki altında kalmadan gelecekte bizleri utandırmayacak bir birikimi yaratmak için adım atarız. Aylık kazançlarımızla servet elde edemeyeceğimizi bilerek bu hayat tarzını özgür irademizle seçtiğimiz için, itibarı ağzımızdan çıkan sözün doğruluğuyla sağlamaya çalışırız. Yanlış kararlar aldığımız da oluyor elbette, ancak tekrar etmeden yaşamayı öğrendik desem yanlış olmaz. Sevgilerle Dostlar.. Erdoğan Alkin Hoca'yı bir kere daha rahmetle, sevgiyle ve saygıyla anıyorum.