Entegre piyasa davranışları
Dünyanın her noktasında aynı piyasa dinamikleri üzerinden konuşma şansımız maalesef ki mümkün olmuyor, olamıyor.
Üstelik bu noktada, eğer herhangi bir gelişmekte olan ülke piyasası içerisinde yer alıyorsanız, işiniz biraz daha zor oluyor. Tıpkı, ivmesi artar şekilde 2018-Mayıs 2023 dönemindeki yerel varlık fiyatlamaları ve bu karmaşa içerisinde dengeyi bulmaya çabalayan piyasa temsilcileri gibi.
Öte yandan gelişmiş ülke piyasalarında mekanizmaların çok daha fazla sert şekilde kural bazlı işlemesi ve global eğilimlerden uzaklaşmamaya özen göstermesi, kimi fiyatlama dinamiklerinin çok daha rahat şekilde çalışmasına ve öngörülebilir olmasına fazlasıyla imkan tanıyor.
Yukarıdaki detaylı yazı girişinin temel sebebi şu: geride kalan hafta içerisinde uzun bir aranın ardından liranın gün içerisindeki tek seferlik zayıfl ık emaresi göstermesi fazlasıyla spekülasyon konusu olurken, esasen uyku döneminden piyasa entegrasyonuna geçiş, yani, birbirinden fazlasıyla kopan ilişkilerin yeniden restorasyona tabi tutulmasının doğal bir sonucu olarak karşımıza çıktı. Daha net bir ifade ile gerek Türk lirası gerekse lira cinsinden değerlenen diğer varlıklarda Mayıs 2023 sonrasındaki “daha sağlıklı piyasa mekanizmasına doğru evrilme çabaları” dış alem ile olan ilişkilerimizin de yeniden düzelme süreci içerisine girmesine imkan tanıdı.
Artık yerel varlıkları konuşurken, son 4-5 yıla kıyasla çok daha fazla dış alem gelişmelerini dikkate alarak yorumda bulunmakta fayda olduğu kanaatindeyim ki bu köşeyi uzun yıllardır takip eden herkes iyi bilir; kendi dünyamızda yaptığımız hiçbir fiyatlamanın nihayete erme şansının bulunmadığını söyler dururum.
Gelişmekte olan ülke varlıklarındaki sıkıntılardan yakın zamanda birçok kez söz etme şansımız olmuştu. Haftalık performanslar ve artan stres bu taraftaki sıkıntılara fazlasıyla dikkat çekerken, bir önceki haftanın gelişmelerini de bu minvalde okumakta fayda var. Nette son 3 haftanın tamamında değer kaybı sergilemiş GOÜ hisse senetleri ve FX çaprazları resmi ile karşılaştığımız durumdan söz ediyoruz.
Dahası, Hindistan, Güney Afrika ve Meksika’daki siyasi gelişmeler, Fed’e dair beklentilerin son derece karışık olduğu böylesi dönemlerde düne kıyasla çok daha fazla dikkate alınır, “bahane” fiyatlamalar için zemin hazırlar. Her zaman söylediğim gibi, günlük yorumlarda bulunmak, kısa vadede “popüler olma şansı tanısa da” orta vadede ciddi hata ve riskler barındırır. O nedenle liranın performanslarını günlük bazda konuşurken, içerisinden geçtiğimiz de-dolarize durumu, TCMB’nin FX piyasasındaki hakimiyetini ve enfl asyonla mücadelede almamız gereken uzun bir yol olduğu gibi detayları göz ardı etmeyelim, derim.
Basit bir soru ve cevap: Yerel seçimleri takiben FX pozisyonunu 60 milyar dolardan fazla düzelten ve nette artı konuma geçen TCMB için liranın günlük zayıfl ığından rahatsız olunması durumunda müdahale etme şansı hiç mi yok-tu? Bariz şekilde belli ki kurun aşağı yönde salınmasındaki duruşun aksine yukarı yönde mevcut enfl asyonla mücadele sürecine zarar vermeyecek hareketlere karşı çok daha nötr bir duruş söz konusu ve piyasanın kendi dengesini bulması isteniyor. Nitekim 4 Haziran’daki yüzde 1’lik lira zayıfl amasına karşı, 5 Haziran’daki yüzde 1’lik değer kazancını da bu düşünce ekseninde “doğal” karşılamak gerekiyor.
Gelelim yerel varlıkların fiyatlamalarına: Kısa süredeki hızlı koşunun ardından yorulma emareleri aldığımızı, 2-3 haftada birçok kez sesli düşünme şansımız olmuştu ki yine bunu da daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yükseliş süreci açısından doğru buluyoruz. O nedenle BIST 100’deki yüzde 9’luk değer kaybını rahatsız edici değerlendirmiyoruz.
Kaldı ki yaklaşan Kurban Bayramı tatilini ve bitmek bilmeyen likidite problemimizi de dikkate aldığımızda, geçmiş örneklerin paralelinde, olan biten mantıksız gelmiyor. Öte yandan bizi rahatsız eden taraf ise, endeks yükselişinin çok sınırlı bir grup özelinde gerçekleşmesi ve bunun henüz genele yayılmaya yönelik sinyal vermekten son derece uzak olması. Yaz ayları her zaman için likiditede sorun başlığı olarak belirmiştir, doğrudur.
Ancak, Türk varlıklarındaki “geri dönüş hikayesinin” kredi notu güncellemeleri ve enfl asyondaki 30 puana yaklaşacak geri çekilme ile (yıllık bazda) daha farklı bir bakış açısını getirebileceği ihtimalini uzak bulmadığımızı not düşmek isteriz.
Son bir hatırlatma: 20 Mayıs’tan bu yana GOÜ hisse senetleri yüzde 3 değer kaybederken, MSCI TR endeksi USD bazında yüzde 6 geri çekildi. Sadece bu iki rakam negatif ayrıştığımız gibi hatalı bir değerlendirmeyi ortaya koysa da yıl başlangıcından bu yana GOÜ’nün 5x performansımızla 20 Mayıs’a dek yüzde 40 yükseldiğimizi de unutmayalım.