Enflasyonun eşik değeri ne olabilir?

Tuğrul BELLİ
Tuğrul BELLİ GÜNDEM

Dün MB Başkanı Sn. Gaye Erkan İSO’daki toplantısında bazı önemli açıklamalarda bulundu. Erkan dezenflasyon sürecine girmekte olduğumuzu vurgulayarak bu süreçte varlık fiyatlarındaki oynaklığın ortadan kaldırılmasının ve öngörülen enflasyon patikasının toplum geneli ve özellikle fiyat koyucular tarafından kabul ve itibar görmesi olduğuna dikkat çekti. Erkan’a göre bu yıl ve gelecek 3 yılın enflasyon öngörüleri fiyat koyucuların fiyatlama ve bütçeleme süreçlerine temel teşkil ettiği oranda bu değerlerin yakalanması, mümkün olan en düşük maliyet ile sağlanabilecek. (Bu aynı zamanda ekonomideki en güçlü fiyat koyucu olan devletin yeni senede asgari ücret ve emekli maaşlarına öngörülen enflasyon patikası ile uyumlu bir artış yapmaması durumunda dezenflasyon sürecindeki maliyetlerin artacağı anlamına geliyor.) Erkan bu patika fiyat koyucular tarafından gösterge olarak kabul görmediği oranda dezenflasyonun maliyetinin artacağını, ancak bu durumda da patika üzerinde/yakınında enflasyon gerçekleşmesi amacından taviz verilmeyeceğini vurguluyor. (Bu şekilde Erkan dezenflasyonda kararlı oldukları ve gerekirse de sıkı para politikasını daha uzun süre sürdürebilecekleri mesajını veriyor.)

Yakın geçmişte enflasyondan korunma içgüdüsüyle hanehalklarının harcamalarını mümkün olduğu kadar öne çektiklerini ve birikimlerini de değerini enflasyona karşı koruyacaklarını düşündükleri altın, döviz, borsa, gayrimenkul ve nihayetinde araba gibi enstrumanlara yatırdıklarını gördük. Bu sebeple varlık fiyatlarında büyük şişmeler yaşandı. Sürdürülebilir ve kaliteli bir büyümenin önündeki en büyük riskin varlık fiyatlarındaki oynaklık olduğunu kaydeden Erkan son dönemde bunların fiyatlamalarında normalleşme eğilimleri olduğuna dikkat çekiyor. Bir örnek olarak anormal şişmiş olan özellikle büyükşehirlerdeki gayrimenkul kiralarının gerilemesini veriyor. Tabii, kiralardaki gerileme ile birlikte gayrimenkul değerlerinin düşmesi de sürpriz olmayacak. Aynı şeyi arabalar için de söyleyebiliriz. Pek çok ikinci el otomobilin bir daha dolar bazındaki satış değerlerine ulaşamayacağı aşikar. (Günün sonunda her şey hanehalklarının alım gücüne dayanıyor. Gayrimenkulleri ve ikinci el arabaları gelip uzaylılar almayacağına göre, fiyatlar da piyasa dengesine geri gelecektir.)

Erkan’ın önemli bir vurgusu da enflasyon-büyüme ödünleşimi ile ilgili. Bu konudaki ifadesi tam olarak şöyle: “Dezenflasyonun her koşul ve durumda kaçınılmaz olarak büyümeden feragat yoluyla gerçekleşeceği yönündeki yanlış algı ve kaygılar kamuoyunda zaman zaman ifade edilmektedir. Oysa enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda, enflasyon ‘belli eşik değerlere’ gerileyene kadar, 'doğru' politika tasarımlarıyla büyümeden asgari düzeyde ödün vererek dezenflasyon süreci başlatılabilir.” Doğrusu bu iddialı bir görüş. Evet Türkiye 2001 yılı ve sonrasındaki 19 yılda iyi-kötü bunu başardı. Ancak daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi o günkü konjonktür ile bugünkü konjonktür arasında önemli farklılıklar söz konusu. (O günlerde ekonominin resesyonda olması, değersiz bir TL, yoğun bir İMF desteği, AB beklentileri ile birlikte yabancı yatırımlardaki artış, küresel dezenflasyonist ortam vs. vs.) Bu sefer işin daha zor olduğu muhakkak.

Türkiye’nin 80’li ve 90’lı yıllar tecrübeleri ise o yıllarda enflasyonun eşik değerinin yüzde 60’lar civarında olduğu izlenimini veriyor. “İzlenim” diyorum çünkü hiç bir zaman bu yıllarda enflasyon kalıcı olarak 60’ın altına düşürülememiş. Ne zaman ki, enflasyon 70 ve üstüne çıkmış, bir parça kemer sıkılarak 60’lara geri düşülmüş. Ancak 2000 yılına gelene kadar hükümetler enflasyonu bundan ötesine, Erkan’ın belirttiği “belli eşik değerler”in ötesine düşürememiş. Günümüze geldiğimizde ise bu ödünleşim sınırının daha aşağıda olması gerekiyor. Diğer bir ifadeyle ekonomiyi resesyona sokmayan bir çeşit “ara denge” enflasyonunun yüzde kaç olacağı önemli. Ekonomistler arasındaki genel kanaat (hükümetin de destekleyici olması kaydıyla) eşik değerin yüzde 25-45 arası bir yerde olabileceği yönünde.

Senenin son enflasyon raporuna baktığımızda 2024 yılı sonu için yüzde 30-42 arasında bir enflasyon öngörüldüğünü görüyoruz. Bu noktaya kadar da çıktı aralığında çok radikal bir düşüş görülmüyor. Ancak sonrasında enflasyonu 2000’ler düzeyine geri çekerken de (2025 sonu hedefi yüzde 14) çıktı açığının en az 10 çeyrek boyunca ve yüzde -3’lere varan oranlarda sürmesi bekleniyor. Bu kendi içinde tutarlı bir analiz. Ancak böyle bir çıktı açığının Hükümetin OVP’deki 2024 ve 2025 büyüme beklentileri olan yüzde 4.0 ve 4.5 ile uyumlu olmadığını da belirtmeliyim. Kısaca günü geldiğinde siyasi iktidarın gerçekten büyümeden feragat ederek enflasyonu eşik değerin altına düşürmek için aksiyon alıp almayacağını göreceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar