Enflasyonun düşmesi ne demek mi, işte gerçek bir örnek!
✔ Yıllık fiyat artış hızının düşmesinin fiyatların düşmesi olmadığına ilişkin çok tipik bir örnek... Mayıs ayında inşaat maliyetleri arttı ama maliyette yıllık bazda düşüş oldu. Çünkü geçen yıl mayıs ayındaki artış, bu yılın mayısındaki artıştan daha yüksekti.
Tüketici fiyatlarında aralık ayında çok büyük olasılıkla geçen yılki yüzde 13.58’lik rekor oran kadar artış olmayacağını, daha düşük bir gerçekleşmeyle de yıllık fiyat artışının yönünü aşağı çevireceğini defalarca yazdım. Bu yalın matematik gerçek, başta Maliye Bakanı Nebati olmak üzere ekonomi yönetimi tarafından şimdiden bir başarı olarak lanse edilmeye çalışıldı.
Yıllık enflasyon oranı aralıkta muhtemelen gerileyecek ama bu durum fiyatların gerilemekte olduğu anlamına gelmeyecek ki... Ancak enflasyon oranının düşmesini hala fiyatların gerilemesi olarak anlayanlar var; birileri de anlayışın böyle olması için çaba gösteriyor.
TÜİK tarafından dün açıklanan inşaat maliyet endeksinin mayıs verileri bugüne kadar anlatmaya çalıştığımızın gerçek oranlarla ortaya konulabilmesine fırsat verdi.
İnşaat maliyet endeksindeki yıllık artış nisan ayında yüzde 106.60 düzeyindeydi. Söz konusu endeksteki yıllık artış mayıs sonunda yüzde 105.73'e indi.
Ne oldu yani, inşaat maliyetini oluşturan kalemlerde fiyatlar geriledi mi? Ne gezer, tam tersine artış devam etti.
Mayıs ayında inşaat maliyet endeksinde düşüş bir yana yüzde 3.97 artış olmuştu.
Peki fiyatlar artmaya devam ederken yıllık artış oranı nasıl olmuştu da gerilemişti?
Yanıtı çok basit, bu yıl mayısta yüzde 3.97 artış vardı ama geçen yılın mayısındaki artış yüzde 4.41’di.
Yani son bir yılın hesabından 4.41 çıkmış, onun yerine 3.97 girmişti ve bunun etkisiyle nisan sonunda yüzde 106.60 olan yıllık artış oranı mayıs sonunda yüzde 105.73’e gerilemişti.
Fiyat artışı sıfırlanmış mıydı?
Hayır!
Fiyatlar gerilemiş miydi?
Hayır!
Aylık fiyat artışı yalnızca geçen yılın aynı ayındaki oranın altında kalmıştı, hepsi bu!
Büyük oran çıkmış, küçük oran girmiş ve böylece son bir yıldaki artış oranı düşmüştü.
Ama fiyatlar artmaya devam ediyordu...
Yıllık enflasyon nasıl düşer?
Yıllık fiyat artış hızının düşmesi üç şekilde gerçekleşir:
- Fiyatlar bir önceki aya göre geriler. (Bir yıl önce de gerileme varsa bu yılki gerilemenin daha yüksek oranda olması gerekir.)
- Fiyatlar aylık olarak sabit kalır. (Bir yıl önce gerileme varsa bu durum işe yaramaz.)
- Fiyatlar aylık olarak artmaya devam eder ama artış oranı bir önceki yılın aynı ayındaki orandan daha düşüktür.
Bizim için şu dönemde fiyatların gerilemesi ya da sabit kalması seçeneklerinden söz edilemez. Geçmişte yaz aylarında nadiren de olsa fiyat düşüşü görürdük ama artık bu durum söz konusu değil; hele hele önümüzdeki aralık-ocak için hiç söz konusu değil.
Dolayısıyla bu aylardaki fiyat artışı bir önceki aralık ve ocaktaki artıştan düşük kalacak, böylece yıllık oran gerileyecek.
İki kavram karışsın istiyorlar
Zihinlere şunu kazımaya çalışıyorlar:
“Enflasyon düşecek, yani fiyatlar gerileyecek...”
Enflasyon yüzde 50 düzeyindeyken 100’den 150’ye çıkacak bir ürünün fiyatı, enflasyon yüzde 10’a indiğinde bu kez 150’den aşağı gitmez, tam tersine 150’den 165’e yükselir.
Ama istiyorlar ki vatandaş enflasyon yüzde 50’den yüzde 10’a indiğinde söz konusu ürünü daha ucuza alacağını düşünsün, böyle varsaysın.
Bu şekilde düşünenler mutlaka çıkacaktır; işte tüm çaba bu yönde düşünenlerin sayısını artırabilmek.
Hiç kuşkunuz olmasın aralık ayı oranının açıklanacağı 3 Ocak 2023 Salı günü şu söylenecek:
“İşte sözümüzü gerçekleştirdik; bakın kasım sonunda (örneğin) yüzde 80 olan enflasyonu aralıkta yüzde 70’e indirdik...”
Sorulacaktır tabii ki:
“Peki yüzde 80 artıştan yüzde 70 artışa fiyatlar düştüğü için mi gelindi?”
“Kem küm!”
Tabii ki bu durum aylık fiyat artış hızı bu yıl geçen yılki yüzde 13.58’den daha az olduğu için yaşanacak.
Bu yıl aralıkta yüzde 13.58’in altına inilmeme, dolayısıyla yıllık oranın aralıkta da aşağı dönmeme olasılığı var mı, olabilir ama ben bu olasılığı en azından şu aşamada çok zayıf görüyorum.
Aylık fiyat artışı aralık ayına kadar geçen yılın üstünde seyredecek, aralıkta 2021’deki yüzde 13.58’in altında kalınacak ve böylece “fiyatlar artmaya devam edecek” ama öte yandan “yıllık fiyat artış hızı” gerileyecek.
Biraz önce dediğim gibi bu durum da “Bakın enflasyonu nasıl düşürdük” diye pazarlanmak istenecek, hiç kuşkusuz bu çürük malın (gerekçenin) alıcısı da çıkacak.
KONUT FİYATLARINDAKİ ARTIŞIN GEREKÇESİ BU VERİLERDE...
Eylül 2021... İlk düğmenin yanlış iliklendiği tarih... Ama bu bilinçli bir tercihti. Maliye Bakanı Nebati’nin de itiraf niteliğindeki açıklamasında olduğu gibi “ekonominin çarklarını döndürmek” uğruna enflasyonla mücadele yerine büyüme ve ekonominin işlemesi tercih edilmişti. (Dünya 22 Haziran 2022.)
Ne var ki en hayati ve yararlı ilacın bile yan etkisi olduğu gibi bu tercihin de bir dizi yan etkisi vardı.
En özet haliyle kur tırmandı, kur artışı beraberinde enflasyonu yukarı çekti. Ayrıca elinde TL tasarrufla kalakalan insanlar ne yapacakları bilemez halde mala saldırdı. Kim ne bulursa almaya yöneldi. Dünya’da dün yer alan arkadaşımız Yener Karadeniz’in imzasını taşıyan bir haber vardı. Vatandaş yatırım amacıyla kıyafet bile alır hale geldi.
Elde TL tutmaktan kaçınanların paralarını bağlayacak yer aramaları konuta olan talebi de tırmandırdı. Bir yandan dövizdeki artıştan dolayı inşaat maliyetleri yükseldi.
Diğer yandan da konuta olan talep arttı.
İki etken birleşince konut fiyatları iyice tırmanışa geçti.
Artık kıyıda köşede birikimi olmayan orta, hatta orta-üst düzey gelire sahip hanelerin konut sahibi olması neredeyse tümüyle olanaksız hale geldi.
İnşaat maliyetlerindeki artış ortada. Son bir yıldaki oran genelde yüzde 106, bina inşaatlarında yüzde 102, bina dışı inşaatlarda yüzde 117.
İşçinin cebine girmedi, malzemeye gitti
Üstelik artışın bu düzeyde kalmasını sağlayan işçilik maliyetinin çok az artması. Çalışan da hak ettiğini en azından enflasyon ölçüsünde alabilmiş olsaydı toplam maliyet artışı çok daha yüksek olacaktı.
Ama keşke mümkün olsa da işçilik ve malzemedeki artış oranları yer değiştirseydi... Demirin, çimentonun, tuğlanın fiyatı bu kadar artacağına işçinin cebine giren daha fazla artmış olsaydı...