Enflasyonun bize bakan 5 yüzü ile nasıl yüzleşeceğiz?
Enflasyon, dünyanın yeni baş belası… 2010’lu yıllarda derdimiz; sıfır enflasyondu. Öyle ki negatif faizlerden söz ediyor, “hiç değilse %2 olsa da piyasalar geleceğe koşsa” diyorduk. Sonra salgın geldi, 10 trilyon $’lık parasal genişleme ve nihayet; merhaba enflasyon çağı…
Murat edilen %2 idi ama gerçekleşme; %5 ve yukarısı olunca, panik havası doğdu; “geçicidir, geçici” telkinleriyle piyasalar yatıştırılmaya çalışıldı fakat geçmeyeceğini anladık. Şimdi dünya; faiz artırımı, parasal daralma dâhil her türlü tedbir ile enflasyon ateşini söndürme gayretinde…
Peki, biz? Biz ise “enflasyona bakmama” kararı aldık. Meclis’te görüşülen Bütçe’de, Orta Vadeli Programda “temenni tadında tahminlerde” kalsa da “fiyat istikrarını bir kenara bırakıyoruz” dedik. Oysa Merkez Bankası’nın kuruluş yasasının 4’ncü maddesi; “senin işin enflasyonla mücadeledir” diyor.
Hükümet; “ben büyümeye bakarım, enflasyon kimin umurunda” dese de halk, enflasyonun 5 farklı yüzüyle yüzleşmek zorunda… Üstelik her biri, farklı kesimlerde, farklı ağırlıkta etki alanı oluşturuyor ve bize bakan yüzüyle çok derin etkiler bırakabiliyor.
ENFLASYONUNUZ NELİ OLSUN?
1-MANŞET; Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in açıkladığı; tüketicide %19,89 ve üreticide %46,31 düzeyindeki enflasyon…
2-ÇEKİRDEK; Enerji, gıda, içki ve altın hariç, sıkça değişenleri çıkararak varılan enflasyon. Merkez, bir ara “ben çekirdeğe bakarım” dese de sonra bu da yükselmiş, ona da bakmaz olmuştu.
3-HİSSEDİLEN; Halkın pazarda, piyasada, alışverişte, etiketleri karşılaştırarak hesapladığı, hayatın içindeki enflasyon… Her kesim farklı hissetse de manşetin en az 2 ve bazı kalemlerde 3 katı olan…
4-HEDEFLENEN; Ekonomi yönetiminin yılsonu için hedef aldığı ama son 55 yıldır bir türlü tutturulamayan enflasyon rakamıdır. Misal OVP, %5 der sürekli… Bu yılsonu için temenni; %162 düzeyi fakat daha şimdiden ıskalanıverdi.
5-GERÇEKLEŞECEK; Bana göre enflasyonu yapışkan hale getiren tür bu… Doğalgaz, petrol, elektrik ve temel emtia zamlarının henüz yansıtılmadığı etiketlerin varacağı enflasyon zirveleri… Nitekim
ENFLASYONLAR ARASI FARKLAR NEDEN OLUŞTU?
1- Tahmin ile temenniyi karıştıran ekonomi yönetiminden,
2- Faizi düşürmek için enflasyonun düşeceği vurgularından,
3- TÜİK’in endeksler ve fiyat toplama süreçlerinden,
4- Halkın, “fiyatlar daha da artacak” algısını beynine kazımasından,
5- Ve dünyadan ithal ettiğimiz enflasyonun zaten tırmanıyor olmasından…
İKİ SORU İKİ CEVAP
Beş enflasyonla birden iş dünyası nasıl mücadele edecek?
Edemeyecek… Sanayi, yüksek kârlarını enflasyon ateşinde eritecek, emtia artışlarını ister istemez ürünlerine yansıtacak, maliyet baskısı yüzünden rekabette zorlanacak, satışları zora girecek.
Enflasyonla mücadele nasıl teke indirilir?
Öncelikle varlığını kabul ederek… Ardından enflasyonla, “gerçekçi teşhis, kapsayıcı çözüm ve güvenilir uygulayıcı” üçlemesiyle, topyekûn mücadele ederek. Seçim ekonomisinde bunlar yapılamayacağına göre; enflasyonla mücadele, seçim sonrası bir başka bahara kalacak gibi görünüyor.
ENFLASYONLA BOL SIFIRLI DÖNEM
Enflasyon, evini taşımadan daha zengin bir muhitte yaşamaya benzer diyordu bir ünlü küresel zengin… Öyle ki gelir dağılımını bozan, her toplumda yeni paylaşım sorunları üreten bu bela ile baş edebilmek için, “biz zenginlerden aşırı yüksek vergi alın” talebini dahi dillendiriyorlar.
Bizde ise enflasyon, önce inkâr edildi. Sonra “düşüktür, düşük” diye küçümsendi. Şimdi ise “yüksek” sıfatını yakıştırdık ama ona da dolara da bakmayan bir rota değişikliğine gittik. Merkez’in tek derdi faiz indirmek, halkın ise baş derdi, hiperenflasyon belasında hayatta kalabilmek…
Dar gelirlinin cehenneminde ekonomimiz, yeni oligarklar üretirken, işsizler ordusu büyüyor, enflasyon mağduriyeti, geniş halk kitlelerini derinden yaralıyor, liramıza yeni sıfırlar eklenecek çağa giriyoruz.