Enflasyonumuz gerçekte ne kadar?
“GSYH deflatörü ile TÜFE ve Yİ-ÜFE enflasyonu arasındaki farkın birinci çeyrekte 25 puana çıkması ‘gerçek enflasyon’ tartışmasını derinleştirdi.”
TÜİK’in geçtiğimiz Cuma günü açıkladığı 2024 birinci çeyrek GSYH verilerinden süzülen “deflatör”, yanıtı kuşkuyla hep merak edilen “enflasyonumuz gerçekte ne kadar?” sorusunun daha derin tartışılmasına neden oldu. Baştan, bu hesaplara kafa yorarken deflatörün başta vergiler olmak üzere kamu gelirlerine yön verdiğini, TÜİK enflasyonunun ise hayat pahalılığından en çok etkilenen çalışanların, emeklilerin maaş ve ücret artışlarında dikkate alındığını vurgulamalıyız. Deflatörü kabaca “ekonomik büyüklüğün değerinin gerçeğe çevrilmesi için kullanılan bir çarpan” olarak tanımlamak mümkün.
Uzmanından “deflatör” uyarısı
Tam da yılın ikinci yarısında başlayacak “dezenflasyon” sürecine girerken, düşürmek için uğraş vereceğimiz enflasyonun aslında hangi oranda seyrettiğini merak eden yetkin uzmanlara kulak kabartmakta yarar var. Ekonomist Zafer Yükseler, TÜİK’in Ocak-Mart 2024 GSYH verileri açıklamasının ardından sosyal medya hesabından “Ekonomide enflasyonun kaç olduğu belirsizliği artarak devam ediyor.” değerlendirmesini yaptı. Ulusal hesaplar alanındaki yetkinliğiyle tanınan, geçmişte DPT’de Yıllık Programlar ve Finansman Genel Müdürü, TCMB’de Araştırma Genel Müdürü olarak görev yapan Zafer Yükseler, GSYH deflatörü ile TÜİK enflasyonu (TÜFE +Yİ-ÜFE ortalaması) arasında gittikçe açılan farka işaret ediyor.
Deflatör ile TÜİK enflasyonu farkı 25 puana çıktı
Zafer Yükseler’e göre deflatör ile TÜFE+Yİ-ÜFE ortalaması hesabı arasındaki fark 2020 yılından itibaren artmaya başladı. GSYH deflatörü ile TÜİK enflasyonu arasındaki fark gittikçe açılıyor. Yükseler, “2024 Ocak-Mart döneminde GSYH deflatörü %79,8 iken Tüfe % 66,8, Yİ-ÜFE 47,68'dir. GSYH deflatörü (TÜFE+ÜFE) ortalamasından 25 puan daha yüksektir. Ekonomide enflasyonun kaç olduğu belirsizliği artarak devam ediyor.” Diyor. Yapılan hesaplamalara göre 2015-2020 yılları arasında söz konusu fark -0,81 puan imiş. Deflatör ile TÜFE+Yİ-ÜFE ortalaması farkı aynı dönemler itibarıyla 2023’de 19,8 puan, 2022’de 19,3 puan, 2021’de 10,7 puan olarak hesaplanmış.
Hakan Fidan’ın Çin seyahatinin önemi
Dışişleri Bakanı Hakan Fidanın Çin ziyareti bugün başlıyor. Fidan’ın ziyareti iki ülke arasında derinleşmeye başlayan diplomatik ilişkilerdeki olumlu seyrin ekonomik ilişkilere de yansıltılmaya çalışıldığı bir döneme denk geliyor. Fidan, Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi Politbüro Üyesi ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin davetlisi olarak 3-5 Haziran tarihlerinde Pekin ve Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde temaslarda bulunacak. Bu ziyaretin hem ekonomik hem de siyasi açıdan önemli bir gündemi var.
Ziyaret gündeminin önemli konuları şöyle sıralanıyor:
*Ekonomik gündemin odağında birinci öncelik 50 milyar dolara yaklaşan ikili ticaret hacminde Türkiye aleyhine dengesizliğin ihracat ve Çin’den beklenen özellikle yeni teknolojiler alanındaki (elektrikli otomobil ve diğer araçlar) doğrudan yatırımlarla biraz olsun giderilmesi. Enerji, ulaşımda hava köprüsünün geliştirilmesi, Çinli turistleri çekecek koşulların yaratılması da gündem konuları arasında yer alıyor.
* Ukrayna, Gazze ve Kızıldeniz’deki gelişmelerin küresel tedarik hatlarının güvenliğini ve bazı ulaştırma koridoru projelerini olumsuz etkilediği bir dönemde Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile Türkiye’nin Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor girişiminin uyumlaştırılması çalışmaları konusunda atılması planlanan adımlar da görüşmelerde ağırlıklı bir yer tutacak.
Fidan, Uygur Özerk Bölgesi’ne gidecek
*Bakan Fidan Pekin’deki temaslarının ardından 4-5 Haziran tarihlerinde Urumçi ve Kaşgar kentlerini ziyaret edecek. Fidan’ın Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni ziyareti, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde 2012 yılı Nisan ayında bölgeye yaptığı ziyaretten sonra Türkiye’den en üst düzeyli ziyaret olacak. Türkiye elbette bu ziyarette izlediği “Tek Çin” politikası ile ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne verdiği önemi vurgulayacak.
Son dönemde Çin ve Türkiye’nin Filistin sorunu ile ilgili benzer görüşlere sahip olması ilişkilerin geliştirilmesine yeni bir boyut kattı. Gazze’de biran önce kalıcı ateşkes sağlanması ve iki devletli çözümün sağlanması için atılabilecek adımlar, Fidan’ın Pekin’de yapacağı temaslarda önemli bir yer tutacak.
Belediyelerin sahipli hayvanlara hizmet vermesi mümkün değil
Yerel yönetim yasası hayatımıza kapsamlı değişiklikler getirdi. Büyükşehir belediyelerinin hizmet alanındaki köyler mahallelere dönüştü. Bu dönüşüm gerçekleşirken kırsal kalkınma ihtiyacındaki bölgelerin, köylerdeki tarım alanlarının, tarımla geçinen çiftçilerin büyükşehir belediyelerine getireceği yeni sorumluluklar tam olarak hesaba katılmamış görünüyor. 31 Mart seçim sonuçları kırsal alanlarda varlık gösteremeyen adayların, partilerin, şansının olmadığını açıkça gösterdi. Önceden, Belediyelerin hayvanlarla ilişkisi ve sorumluluğu ağırlıklı olarak sahipsiz sokak hayvanlarıyla sınırlı kabul edilirdi. TBMM’ye sunulan sokak hayvanlarıyla ilgili yasa teklifi taslağı da zaten bunu gösteriyor.
Oysa yürürlükteki mevzuatımız belediyelerin sahipli hayvanlara müdahalesini engelliyor. Bu engel neye yol açıyor biliyor musunuz? Tarımsal desteklere odaklanan, küçük çiftçilerin kent yoksulluğuna sürüklenmesini önlemeye çalışan Büyükşehir belediyeleri çiftçilerin besledikleri hayvanlara bazı hizmetleri veremiyor. Örneğin, küçük çiftçilerin hayvanlarının çoğalması için ücretsiz suni tohumlama hizmeti vermeye hazır belediyeler mevzuat engeliyle karşılaşıyor. Çünkü belediyelerin sahipli hayvanlara müdahalesi yasayla engellenmiş. Bu gerçeği Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Kalkınma Dairesi Başkanı Mekin Tüzün’den öğrenince çok şaşırdık.