“Enflasyonu yarı yarıya düşürdük” diyenin başı ağrımaz!
Ne demiş atalarımız... “Yiğidi öldür, hakkını yeme!” Biz de öyle yapmak, bu büyük başarıya(!) alkış tutmak durumundayız.
Ne mi o başarı; tabii ki enflasyona karşı verilen mücadele ve elde edilen sonuç...
Daha şunun şurasında geçen yılın ekim ayında yıllık TÜFE artışı yüzde 86’ya dayanmıştı. Ne oldu! İşte dün yapılan açıklamayla nisan sonundaki oranın yüzde 44’e indiğini gördük.
Gerçi böyle hızlı bir düşüş bekleniyordu. 26 Eylül 2022’de yıllık enflasyonun 45-50 puan düşebileceğini dile getirmişiz. Bu yazımızda bir de kupür yer alıyor, tam bir ay önceye ait, orada da dünkü açıklamada yer alan oranlara işaret etmişiz. Hem aylık orana, hem yıllığa. Çünkü görünen köy kılavuz istemiyordu ki...
Ama olsun, tahmin ediliyorduysa da bugün önemli... Şimdi "Enflasyon yarı yarıya düştü” dedik diye hemen itiraz etmeyin. Tamam, tabii ki enflasyonun artış ya da azalışı böyle nitelenmez ama bırakın biraz tadını çıkaralım. Hiç olmazsa bir gün “Enflasyonu yarıya indirdik, yarı yarıya düşürdük” diye mutlu olalım.
Çıkaran kimdi?
Ve gerçeğe dönelim... Diyelim 86’dan 44’e inilmesi yarı yarıya azalma olarak görülebilse, böyle bir niteleme doğru olsa bile “Yüzde 86’ya çıkaran ben miydim” sorusunu sormak herkesin hakkıdır.
Kaldı ki elbette yıllık enflasyon oranının azalması kendi içinde oranlanarak ifade edilemez. Dolayısıyla 86’dan 44’e inilmesi de yarı yarıya düşüş olarak nitelenemez.
Ayrıca yıllık oranın yüzde 86’dan 44’e inmesi alınan bir dizi önlem sayesinde mi oldu, yoksa büyük ölçüde kendiliğinden aritmetiğin bir cilvesiyle mi? Bu sorunun yanıtı da belli zaten.
Son bir yılın hesaplamasından geçen yılın nisanındaki yüzde 7.25’lik oran çıkarken yerine bu yıl yüzde 2.39’luk oran değil de örneğin yüzde 7.26’lık bir oran girse yıllıktaki gerileme sürecek miydi?
Ya da geçen yılki artış yüzde 2.38 olsa, bu yılki yüzde 2.39’dan sonra gerileme yaşanır mıydı?
Döviz ve enerji fiyatları
Fiyatlardaki artış hızını yavaşlatmak adına yapılan iki temel uygulama var.
Biri geçen yılın ağustosundan beri devrede. Döviz kurunun artmasını önlemek. Bunda mart sonuna kadar da başarılı olundu. Her ne kadar nisanda yay artık tutulamayacak ölçüde gerilmişse de, dövizde ikili, üçlü fiyatlar oluşmuşsa da hala ok yayda duruyor. Ne ok elden kaçtı, ne yay kırıldı. Herhalde on gün daha idare edilir.
Bir diğer önlem olarak enerji fiyatlarının artmaması sağlandı. Önceki aylarda özellikle sanayide kullanılan doğalgaz ve elektriğe yüklü zamlar yapılırken bu kez tersi oldu. Böylece maliyet baskısının kırılması amaçlandı.
Fiyatlar yine de artıyor, yine de artıyor!
Bütün bunlara rağmen fiyat artış hızının önüne geçmek mümkün olmadı. Zaten artış hızını sıfıra indirmek söz konusu değil, böyle bir amaç da yok.
Nisanda yüzde 2.39 olan ve çıtayı çok yukarı koyduğumuz için bize düşükmüş gibi görünen artış, geçen yılki yüzde 7.25 hariç tutulursa tüm nisan aylarının en yüksek artışı.
2003 yılından bu yana hesaplanan TÜFE’de daha önce hiçbir yılın nisan ayında yüzde 2 bile aşılmamıştı. Dolayısıyla “Aylık artış ne kadar da düşük geldi” diye havalara zıplamanın alemi yok! Zıplayan var mıdır bilmiyorum da, muhtemelen çıkar.
Aslolan fiyatların seyri
Fiyatların yıllık artışının geriliyor olması ve ekimden nisana altı ayda yüzde 86’dan yüzde 44’e inilmesi bir gösterge olarak elbette iyidir de, fiyatlar artmaya, geçim zorluğu tırmanmaya devam ediyor.
Yüzde 44 olarak gördüğümüz üstelik ortalama fiyat değişimi. Vatandaşın harcamasının önemli bir kısmını ayırmak durumunda kaldığı gıdadaki artış daha yüksek.
Bu gerçek bir yana, geçen yıl ekimde yüzde 86 yıllık fiyat artışı varken 100 olan ortalama fiyat düzeyi, yani endeks, yıllık artışın yüzde 44’e indiği nisanda ne oldu? O da düştü mü?
Ne gezer? Geçen yılın ekiminden bu yılın nisanına kadar geçen altı ayda fiyatlar yüzde 20 arttı. Bu yüzde 20, TÜFE’deki ortalama artışa işaret ediyor. Detaya inildiğinde yüzde 20 artış ne ki!
Yıllık artış nisanda yüzde 40-45 arasına inecek
Yıllık artış oranında matematiğin emrettiği baz etkisine dayalı iniş nisan ayında da sürecek; sonrası meçhul...
Geçen yılın nisan ayında, 2021’in aralık ayındaki yüzde 13.58 ve geçen yılın ocak ayındaki yüzde 11.10’dan sonraki en yüksek artış yaşanmıştı. Tüketici fiyatları geçen yılın nisan ayında yüzde 7.25 artış göstermişti.
Bu nisandaki artışın çok daha düşük kalacağı ortada. Hele hele elektrikte yapılacağı açıklanan indirim bu yavaşlamada önemli bir rol oynayacak. Dolayısıyla nisanda da marttaki gibi yüzde 2 ile yüzde 2.5 arasında bir artış gelmesi beklenebilir. Bu durumda en geniş marjda söylersek yıllık oran nisan sonunda yüzde 40-45 aralığına gerileyecektir.