Enflasyonu düşürmek için Keynes olmaya gerek yok, reçete belli

Servet YILDIRIM
Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Enflasyon deyince dünyanın her tarafında aynı şey anlaşılır. Ülkeden ülkeye farklılık göstermeyen evrensel bir tanımdır. Enflasyon ekonomideki haller arasında belki de en çok işlenen, en çok incelenen, dolayısıyla nedenleri ve çareleri en fazla bilinenlerden biri, hatta bence birincisidir. Yani enflasyona dair bilinmedik fazla bir şey kalmamıştır. “Madem biliniyor o zaman neden ülkelerin başına bela olabiliyor?” sorusunun cevabı ise büyük ölçüde “enflasyonun siyasi bir tercih olmasında” yatıyor. Yani “bile bile lades” durumudur.

Enflasyon mal ve hizmetlerin fiyatlarının artmasıdır. Sadece belli bir malın veya hizmetin fiyatının tek başına artması değil, fiyatların genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesidir. Paranın satın alma gücünde meydana gelen düşüşün diğer bir ifadesidir. Bir ekonomide enflasyonun artacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok. Bizim enflasyon hikâyemizde olduğu gibi bazı gelişmeler yaşandığında ve bazı adımlar atıldığında bunların enflasyonda bir artışa yol açacağını görmek için Keynes olmaya da gerek yoktur.

Aynı şekilde “Ne yapılırsa enflasyon düşer?” noktasında da reçete az çok bellidir. Enflasyonla mücadelede başarılı olmuş ülkelerin yaptıkları diğerleri için de bir örnek olabilir.

IMF ekonomistleri 1970'lerden bu yana 56 ülkede yaşanan 100'ün üzerinde enflasyon şokunu incelemişler ve bazı sonuçlar çıkarmışlar. Bu çalışma bu köşede daha önce de yer almıştı. Çalışmanın sonuçları bize enflasyona ve enflasyonla mücadeleye dair yalın bazı gerçekleri sunuyor. Özetle diyor ki; enflasyonla mücadelede başarılı olanlar ülkeler daha sıkı para politikası izlemişler; daha düşük nominal ücret artışı yapmışlar ve para birimlerinde daha az değer kaybına izin vermişler. Enflasyona dair en büyük yanılgı ise belirli bir seviyeye gelen ve inatçı hal alan enflasyonun hızla aşağı geleceğini beklemektir.

- Bu çalışma enflasyon şoku yiyen ülkelerin şok öncesi normale dönüşlerinin zaman aldığını gösteriyor. Buna göre enflasyon, özellikle ticaret harici şoklarından sonra süreklidir. IMF’nin incelediği 111 enflasyon döneminin sadece 12’sinde enflasyon ancak bir yıl sonra şok öncesi seviyelerine dönebilmiş. İncelenen olaylardan 47’sinde ise enflasyon beş yıl geçmesine rağmen hala normale dönmemişti.  Enflasyonun şok öncesi seviyelere geri dönmesi için geçen ortalama süre üç yıldı.

- Bizdeki gibi inatçı enflasyon şoku vakalarının neredeyse tamamında enflasyon ilk üç yılda “maddi olarak” bir ölçüde düşmüş düşmesine, ancak yüksek bir seviyede sabit hale gelmiş; ya da yeniden hızlanmış. IMF, bunun muhtemelen erken para politikası gevşemesinden veya hükümetlerin bütçelerini çok erken gevşetmelerinden kaynaklandığını öne sürüyor. Yani “enflasyon düşüyor” diye erkenden havaya girip, kutlama yapmak doğru değil. Bu nokta bizim için önümüzdeki dönemde kritik önem taşıyacak.

- Enflasyonu yenen ülkelerin neredeyse tamamında para politikası diğerlerine göre daha sıkıymış. Bu ülkelerde merkez bankaları enflasyonla mücadele etmek için faiz oranlarını artırmışlardı.

- Daha da önemlisi enflasyonla mücadelede başarılı olan ülkelerde genellikle merkez bankaları faiz oranlarını yükselttikleri gibi faizleri daha uzun bir süre yüksek tutmuşlar. Merkez bankalarının bu duruşlarına ek olarak hükümetler kısıtlayıcı mali politikaları izlemişler. 

- Enflasyonu çözen ülkeler dövizde sınırlı değer kaybı gördü. Enflasyonu başarılı bir şekilde düşüren ülkeler daha uzun süre yüksek faiz oranları yoluyla, ya döviz sabitlerini koruyabilmişler ya da para birimlerinin değer kaybını sınırlandırabilmişler. 

- Enflasyonu çözen ülkelerde nominal ücret artışları daha düşük tutulmuş.

Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklememek lazım. Göz göre göre yükselmesine izin verdiğimiz enflasyonu düşürmenin yolu da bellidir. IMF çalışması bize daha uzun bir süre yüksek enflasyon ile yaşayacağımızı söylüyor ama aynı zamanda başarının reçetesini de sunuyor.

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Acaba ne demek istedi? 21 Ekim 2024