Enflasyonla mücadele ve yeşil dönüşüm için acelemiz yok
Çözümünün nasıl olacağını çok iyi bildiğimiz sorunlara hemen müdahale etmek yerine göze alınmış geçiş süreçleri öngörmek iktidarın siyasi tercihi. Bu tercihi hem enflasyonla mücadelede, hem de Milas Akbelen’de yaşanan yeşil dönüşüm vaatlerine ters düşen gelişmelerden izleyebiliyoruz. Elbette ki iktidar bu tercihlerini seçim sonuçlarından aldığı özgüvenle ortaya koyuyor. İktidar enflasyonu göze alarak uyguladığı seçim ekonomisiyle Mayıs seçimlerinde siyasi gücünü tazeledi ve pekiştirdi. Şimdi de bu gücünü ekonomik sorunların anası enflasyonla bütüncül mücadeleye hemen başlamak yerine 2024 baharındaki yerel seçimler sonrasına ertelemek için kullanma eğiliminde. Göze alınmış yüksek enflasyonun yılsonuna kadar devam edeceği, geçen hafta Merkez Bankası başkanı Erkan tarafından açıklandı. Devletin bu süre içinde yönetebileceği ve yönlendirebileceği fiyat mekanizmalarını seçim stratejisine uygun şekilde çalıştırabileceği görünüyor. Benzer bir eğilimi yeşil dönüşüm alanında da görüyoruz. 2021 yılında açıklanan yeşil dönüşüm eylem planı ve yeşil dönüşüm vaatlerine rağmen Akbelen’de olduğu gibi yeşil yok edilerek yürütülen projelerden geri adım atılmıyor. İktidara kızgın, muhalefete kırgın yöre halkının yeşile sahip çıkan tepkisi orantısız güçle bastırılmaya çalışılıyor.
Sonuçta hayat pahalılığı altında ezilmiş, bunalmış vatandaşlara, yüksek enflasyonla sermayesi eriyen, fiyat belirlemede zorlanan şirketlere ‘biraz daha sabır’ tavsiye ediliyor. Yeşil dönüşüm için ‘bir süre daha zamanımız var’ yaklaşımı sergileniyor.
İnşallah göze alınmış bu süreçlerde Anadolu’da sıkça söylenen “Dereye su gelene kadar kurbağanın gözü çatlar” özlü sözünü hatırlamak durumunda kalmayız.
Merkez Bankası’nda yeni dönem
Geçen hafta ilk kez kamuoyuna açık enflasyon raporu sunumu yapan ve soruları yanıtlayan Merkez Bankası Başkanı Erkan yetkin ve zarif bir duruş sergiledi. Merakla beklenen sunumda Erkan’ın açıkladığı 3 yıllık enflasyon tahminleri genel olarak gerçekçi bulundu. Geçmişin deneyimli merkez bankacılarından sadece “tahmin ve hedef ayrımı yapılmıyor” eleştirisi alan Erkan, enflasyon tahminlerini 2023 yılı için yüzde 58, 2024 için yüzde 33, 2025 için yüzde 15 olarak açıkladı. Enflasyonun, yıl sonunda yüzde 70 olasılıkla yüzde 54 ile yüzde 62 aralığında gerçekleşeceği tahmin edildi. Enflasyonla mücadelenin (dezenflasyon süreci) 2024 yılına girilirken başlayacağı, yılsonuna kadar fiyatların yüksek seyredebileceği geçiş süreci yaşanacağı açıklandı. Aynı günün gece saatlerinde Merkez Bankası başkan yardımcılıklarına yapılan liyakatli atamalar da olumlu etki yarattı.
■ PARA POLİTİKASI KADINLARA EMANET
Merkez Bankası başkan yardımcılıklarına enflasyon konusundaki çalışmalarıyla anılan Prof. Dr. Osman Cevdet Akçay, FED araştırma biriminden gelen Dr. Fatih Karahan ve Cumhurbaşkanı’nın ekonomi danışmanı Prof. Dr. Hatice Karahan’ın atanmasının bundan sonra PPK kararlarını nasıl etkileyeceği şimdiden tartışılmaya başlandı. Dikkatler 24 Ağustos’taki PPK toplantısına çevrildi.
Son atamalardan sonra Merkez Bankası tarihinde ilk kez PPK’da 3 kadın üye yer aldı. İki üyeliğin boş göründüğü PPK şu üyelerden oluştu:
Hafize Gaye Erkan (Başkan), Osman Cevdet Akçay (Başkan Yardımcısı), Fatih Karahan (Başkan Yardımcısı), Hatice Karahan (Başkan Yardımcısı), Elif Haykır Hobikoğlu.
PPK üyeleri içinde tesadüf eseri aynı soyadına sahip Fatih Karahan ve Hatice Karahan arasında akrabalık bağı bulunmuyor.
■ DR. AKÇAY’IN “PERAKENDE ENFLASYONU” HESABI
Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı’na dolayısıyla PPK üyeliğine enflasyon üzerine derin çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Akçay’ın atanması büyük yankı uyandırdı. Hemen Akçay’ın enflasyonla ilgili araştırmaları, değerlendirmeleri hatırlanmaya çalışıldı. Akıllara Akçay’ın TÜİK’in ciro endeksleri ile perakende satış hacim verilerini birlikte ele alarak hesaplamaya çalıştığı “perakende enflasyonu” verisi takıldı. Akçay, Perakende enflasyonu verisinin belli ölçüde hissedilen enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı tüketici enflasyonu arsındaki farkı da açıkladığı görüşündeydi. Artık PPK üyesi olan Akçay’ın bu yaklaşımının para politikası metinlerine ve enflasyon tahminlerine nasıl yansıyabileceğini takip edeceğiz.
■ ANKARA’DA YARATICI ENDÜSTRİLER KABINA SIĞMIYOR
Türkiye’de son yıllarda daha çok dizi ihracatıyla gündeme gelen yaratıcı endüstrilerde, Ankara da önemli merkezlerden biri olarak öne çıkıyor. Ankara Türkiye ölçeğinde bu endüstrilerde en fazla şirkete sahip illerden biri. Sektör temsilcileri Ankara Ticaret Odası (ATO) bünyesinde önemli bir atılıma hazırlanıyor. ATO Bünyesinde faaliyet gösteren Kreatif Endüstriler ve Markalaşma Özel İhtisas Komisyonu kümelenme ve fiziki olarak bir bölgede toplanma çalışmalarına hız verdi. Ankara’nın 14. OSB’si olabilecek bir ihtisas kümelenmesi hedefleniyor. Türkiye’de sinemadan televizyona, müzelerden müzik eserlerine, reklamlardan mimariye kadar geniş bir alandaki kültürel ekonomi-yaratıcı endüstrilerin yıllık 29 milyar dolar dolayında katma değere sahip olduğu tahmin ediliyor. Klasik medyada animasyon, yaratıcı reklamcılık ve medya planlamada bölgenin önemli üretim merkezlerinden olan Ankara, aynı zamanda yeni medyada bilgisayar oyunlarında yine Türkiye ve hatta dünya açısından önemli bir yere sahip.
ATO Başkanı Gürsel Baran’ın liderliğinde, sektörde faaliyet gösteren ATO Başkanvekili Halil İbrahim Yılmaz ve ATO özel ihtisas komisyonu başkanı Berat Kuzu sektör üyeleriyle birlikte uzun soluklu çalışmalar yürütüyorlar. Yaratıcılıkta sınır tanımayan sektör temsilcileri bu alanda Ankara’da bir serbest bölge kurulmasını bile hedefleri arasına almış bulunuyorlar.