Enflasyonda en kötü geride kaldı ne demek?
Yıllık enflasyon mayıs sonunda zirveye ulaşacaktı ve bu zaten aylardır biliniyordu.
Ekonomi yönetimi de adeta dört gözle bu oranı bekliyordu. Bu yüksek oran açıklanmalı ve yıllık bazda düşüş sürecine girilmeliydi ki daha önce de zaman zaman dile getirilen o iddialı söylem gönül rahatlığıyla kullanılabilsin:
“Enflasyonda en kötüsü geride kaldı.”
Sonra bu söyleme bilimsel bir hava verecek o süslü kelimeyle sürecin adı kondu:
“Dezenflasyon sürecine girdik.”
Ama öyle bir söyleniyordu ki bu “dezenflasyon” kelimesi, sanki fiyatlar gerileyecekti. Oysa biliniyordu ki fiyatların gerileyeceği yoktu, zaten bu kelime o anlama da gelmiyordu. Yalnızca fiyat artış hızı düşecekti.
İnsanın “Yok bir de düşmesin mi” diyesi geliyor!
Hele hele geçen yılın özellikle temmuz, ağustos ve eylül aylarını düşününce.
Ama yine de dezenflasyonlu günlere hoş geldiniz diyelim!
Hani bir ara her ayın önceki aylardan daha iyi geçeceği dile getiriliyordu ya, bu kez bir yönüyle gerçekten öyle olacak. Aylık enflasyon oranları bir dönem önceki aylardan değilse de geçen yıldan düşük gelecek.
Zaten dezenflasyon kavramı da bundan ibaret...
Enflasyon devam edecek; ama hızı azalarak devam edecek!
Kötü geride mi, yoksa önümüzde mi?
Şimdi... Ne diyorlar: “Enflasyonda en kötü geride kaldı...”
Önce şunu soralım:
* Enflasyonda en kötüden kasıt ne?
Herhalde “Mayıstaki yıllık oranı kastediyoruz tabii ki, işte zirveyi gördük, artık düşüş başlıyor” diyecekler. Vatandaş olarak biz de şunu sorsak mı ki:
* İyi de o oranın sorumlusu kim?
Bilmem yanıt alabilir miyiz...
Hadi dış güçler diyelim, elde olmayan etkenler diyelim; diyelim bir şeyler.
Ama dikkat! Kamuoyu “enflasyon oranına” odaklansın istiyorlar, “fiyatların düzeyine” değil!
Sanki mayısta yüzde 75 olan yıllık artış oranı baz etkisinin cilvesiyle hızla aşağı indiğinde hayat şartları iyileşecek, geçim kolaylaşacakmış gibi...
Gelecek daha kötü!
Bu yılın enflasyonunun tahmin edildiği gibi yüzde 38’de kaldığını varsayalım ve gelin 2005- 2024 dönemini kapsayan son yirmi yılın verilerine başka bir pencereden bakalım.
Bu yirmi yıl ortalamasında (2024 yüzde 38’de kalırsa) yıllık ortalama enflasyon yüzde 18 düzeyinde.
* Bu yılın gerçekleşme tahmini kaçtı, yüzde 38.
* Peki yirmi yılın ortalaması kaç; yüzde 18.
* Şu durumda yüzde 38, yüzde 18’den küçükse, evet “Enflasyonda en kötü geride kaldı” diyebiliriz! Bir kanıt yetmedi mi, devam edelim...
* 2005-2024 döneminin, yani yirmi yılın aralık aylarındaki TÜFE’nin ortalaması 514. (Bu yılın aralık ayını da yüzde 38’e göre hesaplıyorum.) Tüketici fiyat endeksini aylık rutin bir harcamanız sayabilirsiniz; aylık benzin paranız, bebeğinizin bez gideri, doğalgaz faturanız, sigara paranız...
* Yani 2005-2024 döneminde yıl sonlarının ortalaması itibarıyla aylık 514 lira harcamışsınız.
* Peki bu yılki artış yüzde 38’de kalsa bile aralık ayında ne harcayacaksınız; 2.566 lira!
* Sizce de bir tuhaflık yok mu; yirmi yıl boyunca aylık 514 lira harcamışken, bu yıl 2.566 lira harcayacaksınız ve bu durum “kötünün geride kaldığı” anlamına gelecek, öyle mi?
* Enflasyon yüzde 14’e ve yüzde 9’a düşse bile hele hele 2025 ve 2026’daki harcamanız... Yirmi yıl ortalamasında 514 lira olan harcama 2025’in aralık ayında 2.926 liraya, 2026’nın aralık ayında 3.189 liraya çıkacak.
Şimdi bizden bu 2 binli, 3 binli sayıların, harcamaların, yani endeksin, son yirmi yılın ortalaması olan 514’ten düşük olduğuna inanmamızı istiyorlar.
Çünkü dezenflasyon kelimesiyle bilimsel bir hava vermeye çalıştıkları süreçte fiyatların gerileyeceği algısını yerleştirmeye çalışıyorlar.
Oysa herkes biliyor ki fiyatlar artmaya devam edecek. Grafik gerçeği olduğu gibi ortaya koyuyor zaten. Enflasyon 2024-2026 döneminde öngörülen o iddialı tahminlerle uyumlu seyretse ve hızla düşse bile cebimizden çıkacak parayı gösteren endeks bakın nerelere varıyor.
Ama neymiş, enflasyonda en kötü geride kalmış!
İyi ki! Ya bir de gelecek günler daha kötü olsaydı!