Enflasyon tahmini
Zafer Özcivan
Ekonomist
Enflasyon ve hayat pahalılığı aylardan beri gündemden düşmüyor ve her geçen gün alım gücümüz de azalıyor. Toplum olarak kahvede, evde, işyerinde, okulda, neredeyse her yerde enflasyon ve hayat pahalılığını konuşuyoruz ve hepimiz her konuda olduğu gibi yorum yapmaya devam ediyoruz.
Öncelikle belirtmemiz gerekir ki enflasyon ve hayat pahalılığı aynı anlamı taşımaz. Enflasyon, ülkede fiyatların artması; hayat pahalılığı ise alım gücünün düşmesidir. Örneğin %20 enflasyon olan bir ülkede maaşlar %30 civarında yani enflasyon oranından daha yüksek bir oranda artmışsa enflasyon vardır ama hayat pahalılığından söz edilemez. Çünkü mevcut maaşıyla 100 birim ürün alabilen vatandaş, zamlı maaşıyla daha çok ürün alabilecektir. %20 enflasyon olan bir ülkede maaşlar %15 artış gösterdi ise hem enflasyon hem de hayat pahalılığı var demektir. Çünkü mevcut maaşıyla aldığı ürün miktarını zamlı maaşıyla alamayacaklardır.
Enflasyon tahmini ise Merkez Bankası tarafından çok detaylı hesaplama sonuçları değerlendirilerek kamuoyuna açıklanır. Daha önce %23,2 olan merkez bankası enflasyon tahmini %42,8’e ve sonra da %58 e yükseltilmiştir. Tabii ki içinde bulunduğumuz ekonomik koşullarda bu oran inandırıcı gelmemektedir. Maliye Bakanımız Nureddin Nebati ise enflasyonun ocak ayında pik yapacağını mayıs ayından itibaren düşme eğilimine gireceği bilgisi paylaşılmıştı. Ancak bakan da enflasyonun aralık ayında düşeceği şeklinde tahminini revize etmek durumunda kaldı. Vatandaş olarak biz de kime inanacağımızı şaşırdık ve kendi tahminimizi kendimiz yapmaya çalışıyoruz.
Ülkemizde döviz kurları ile enflasyonun paralel yürüdüğü artık hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir. Döviz kurları yükseldikçe fiyatlar da artmaya başlıyor ama döviz kurları düşünce fiyatlar geri gelmiyor. Yani döviz kurlarının yükselmesi enflasyonun en önemli sebebi diyebiliriz.
Hükümet, bu gerçeği dikkate alarak dolarizasyonu önlemek döviz arzını azaltmak amacıyla; dövize endeksli kur korumalı mevduat, yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması için aynı uygulama, yurt dışında yaşayan vatandaşlar ve yabancılar için yuvam hesabı, ihracatçıların döviz girdilerinin %40 oranında TL’ye çevirme zorunluluğu, dövizle ödeme yasağı gibi önlemler uygulamaya koymasına rağmen döviz kurları tekrar artış eğilimine geçti. KKM’nin yürürlüğe girdiği 20 Aralık 2021 tarihinde 11,5 TL civarına düşen dolar kuru bugün 15,5 TL’yi test etti. Yani 20 Aralık’tan bu yana yaklaşık%30 civarında yükseldi. Peki, aralıktan bu yana TÜİK tarafından açıklana enflasyon oranlarına da bakacak olursak;
ÜFE TÜFE
Aralık 2021 79,89 36,08
Ocak 2022 93,59 48,69
Şubat 2022 105,01 54,44
Mart 2022 114,97 61,14
Nisan 2022 121,82 69,97
Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi Aralık 2021’den bu yana TÜFE oranı neredeyse iki katına çıkmış. Ayrıca Nisan 2022 tarihinde Aralık 2021’deki ÜFE oranına TÜFE olarak yaklaşmışız. Yani önümüzdeki dört aylık süre sonunda üç haneli enflasyonla karşı karşıya kalabiliriz. Diğer taraftan aralıktan bu yana enflasyon yaklaşık %100 oranında artmasına rağmen dolar kuru %35-40 civarında artmış bulunuyor. Yani dolar kuru ucuz kalmış ve yakın gelecekte enflasyon oranını yakalayabilir. Dolar loru yükseldiğinde de enflasyona negatif etki yapacağı kesindir. Şekilde görülen beş aylık süreçte ÜFE ile TÜFE arasındaki makası açık olarak devam ediyor. Yani üretim maliyetlerindeki girdi fiyatları arttığı için maliyetler yükselmiş ancak tüketici fiyatlarına henüz yansıtılamamıştır. Hiçbir üretim işletmesi, kâr etmeden faaliyetini devam ettiremeyeceğine göre artan maliyetleri satış fiyatlarına yansıtacak ve bu da enflasyonun yükselmesine sebep olacaktır.
Öte yandan doların yükselmesi, uluslararası kredi risk primi olan CDS primimizin 700 puana çıkmasına sebep olmuştur. Bu da dış borçlanmamızı normal faizin üstüne %7 ek maliyet getirecek anlamına gelir.
Politika faizinin %14’e kadar düşürülmesiyle reel faiz -56 civarındadır. Yani TL’de kalan tasarruf sahipleri %56 kayba uğrayabilir. Ayrıca bu dönemde bankalar görülmemiş derecede yüksek kar elde etmişlerdir. Çünkü politika faizi düşmüş, ama ticari faizler yükseldiğinden ucuz aldıkları krediyi yüksek oranda satmışlar ve astronomik kar elde etmişlerdir.
Rusya-Ukrayna savaşının ve tüm dünyada etkili olan enflasyon probleminin ülkemize yaptığı negatif etkileri unutmamamız gerekir ama yüksek enflasyon sıralamasında dünyada 6., Avrupa’da ise 2, sırada bulunuyoruz ve hiçbir ülkede bizdeki kadar yüksek enflasyondan bahsedilmiyor.
Sonuç olarak eylül ekim aylarında üç haneli enflasyon oranlarını görebiliriz.