Enflasyon raporu reel sektör açısından ne ifade ediyor?
TCMB’nin üçüncü enflasyon raporu hem öncekilere kıyasla daha gerçekçi bir yaklaşım içermesinden hem de Sn. Hafize Gaye Erkan’ın sunumu esnasında sergilediği görüntü ve teknik hakimiyeti açısından piyasalar tarafından oldukça olumlu karşılandı. Reel sektör açısından baktığımızda ise piyasada karşılanan bu olumlu durum haricinde çok daha merakla beklenen konular var. Yani reel sektör, para piyasaları kadar memnun durumda değil. Bu memnuniyetsizliğin başında finansmana erişim sıkıntısının halen devam etmesi yer alıyor.
Enflasyon raporunu reel sektör bakış açısıyla değerlendirdiğimde, finansmana erişim sorununun hemen şu anda çok da çözüme kavuşabileceğine dair bir izlenim edinmedim. İyi tarafından bakacak olursak, Merkez Bankası beklenti yönetimini doğru konumlandırdı. Reel sektörü içinde bulunduğumuz bu ekonomik ortamda fazlaca iyimser bir beklenti içerisine sokmadan biraz daha gerçekçi bir tavır takındı. Reel sektördeki işletmeler uzun bir süreden beri finansmana erişim sorunu yaşamanın da ötesinde yılın geri kalanına ilişkin gelir gider ve nakit akış planlamalarını da yapmakta çok zorlanıyorlar. Öngörüde bulunmak konusunda belki de son yılların en zorlu dönemlerinden geçiyorlar. Ne kadar satış yapacağını, üretime sevk etmek için ne kadar hammadde alımı yapacağını tahmin etmekte zorlandığı için bu hammadde alımlarının ne kadarını kendi özkaynakları ile ne kadarını dış finansman kaynakları ile çözeceği konusunda hesap yapmakta da zorlanıyor. Bu zorluk da gelir gider dengesinden daha çok nakit akışını düzene sokmakta birçok işletmenin işini güçleştiriyor. Yani enflasyon raporunun yayınlanması ile reel sektörün uğraştığı bu sorunlar henüz çözüme kavuşturulmuş olmadı.
Reel sektördeki firmalar ne yapacak? Yılın geri kalanını nasıl geçirecekler?
Öncelikle şunu bilmeleri gerekiyor. Enflasyon yılsonunda her ne kadar TCMB yüzde 58 olarak tahmin etmiş olsa da yüzde 60’ın altında olmayacakmış gibi kendilerini hazırlayacaklar. Bu hazırlık çerçevesinde eğer üretim yapıyorlarsa hammadde alım planlarını erkene çekecekler, eğer ticaret ile uğraşıyorlarsa da satışını yapacakları ürünleri mümkün mertebe bugünlerden alıp stoklarına koyacaklar. Bunun için Bankalardan bulabildikleri ne tür ve ne içerikte kredi imkanı varsa da bunu bugünden kullanmalılar. Enflasyon raporu bankalar tarafından kredilere uygulanan faizlerin yılsonuna kadar olan süreçte gerilemeyeceği sinyalini veriyor. Hatta artacaktır da. Merkez Bankası’nın belirlediği yılsonu enflasyon hedefi karşısında şu anda geçerli olan politika faiz oranı oldukça düşük. Merkez Bankası zaten sıkılaşmaya devam sinyalini de verdiği için politika faiz oranının 20’li seviyelere çıkacağını öngörebiliriz. Bu durumda da Bankaların kredilere uyguladıkları faiz oranları önümüzdeki aylarda bugünden yüksek olacaktır. İşletmeler ürün nihai satış fiyatlarını belirlerken bugünkü finansal maliyetlerin üzerine bir miktar marj koyarak hesaplamalarını yapmalılar. Eğer bu planlamaları bu seneyi aşarak önümüzdeki seneyi de kapsayan bir zaman dilimine yayılıyorsa önümüzdeki yıl asgari ücret ve maaş artışlarının da yine yüzde 50 üzerinde bir enflasyon ile paralel şekilde olacağını varsaymalılar.
Diğer yandan gider yönetimi konusu yine reel sektördeki işletmeler için çok kritik önem taşır halde. Merkez Bankası enflasyon raporundan çıkan diğer mesaj da fiyat artışlarının devam devam edeceği yönünde. Bu da işletmelerin giderlerinin artacağı anlamına geliyor. Bu giderler hem fiyat artışları kaynaklı olacağı gibi aynı zamanda TL’nin dolar ve Euro’ya karşı değer kaybı neticesinde ithal ara girdi mallarının fiyatlarının yükselmesi kaynaklı da olacak. O nedenle reel sektördeki firmalar bugünden itibaren nasıl ekonomi yönetimi sıkılaşma adımları atıyorsa kendi içlerinde sıkılaştırıcı gider kısıtlayıcı önlemler almak yoluna gitmeliler. Bizim zaten giderlerimiz minimium seviyede diyerek kestirip atmayan ve bu çalışmayı şirketi içerisinde adeta bir proje gibi oluşturup bir kişinin sorumluluğuna verip ciddi şekilde arkasında duran firmalar mutlaka giderlerini kısıcı adımlar atabileceklerdir.
En büyük problem olan ve yazımın başında da bahsetmiş olduğum finansmana erişim sorunu, Bankaların kredilere daha yüksek faiz uygulamaya başlamaları ve makro ihtiyati tedbirlerin giderek hafiflemesi ile de bir süre sonra kademeli şekilde azalacak. İşte işletmeler o güne hazır olmak için de bugünden mali verilerini çok düzgün ve tutarlı olacak şekilde düzenlemeliler. Mali verilerinde eğer söylemleri ile tutarsız olan kısımlar varsa ve eksik ya da hatalı kayıtlar söz konusu ise bunları bu dönemde muhasebe yetkilileri ile oturup kalem kalem detaylı şekilde düzeltmeliler.