Enflasyon ne zaman düşebilir?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Zafer ÖZCİVAN

Ekonomist

[email protected]

Yaklaşık üç yıldan uzun bir süredir dikkatle ve titizlikle izlediğimiz koronavirüs salgını konusu, yerini Eylül 2021’den bu yana enflasyon. Hayat pahalılığı, işsizlik gibi ekonomik gelişmelere bıraktı. Salgın hızla devam ediyor ama insanlarımızın öncelikli gündemi geçim derdi oldu.

Politika faizlerinin Eylül 2021’den itibaren düşürülmeye başladığından bu yana enflasyon hayatımızın bir parçası haline geldi. Her gün değişen etiketlerden, yükselen döviz kurlarından, gelen zamlardan bıktık artık.

Bu arada yetkililerin de bazı açıklamaları bizleri üzmekte ve düşündürmektedir. Domatesi iki tane alın, benzin kuyrukları araba çokluğundan, porsiyonları küçültün gibi bariz açıklamalar da üstüne eklenince işin içinden çıkamıyoruz.

Son günlerde de yeni Maliye Bakanımız Nurettin Nebati’nin enflasyon hakkındaki açıklamaları gündemde yerini koruyor ve önümüzdeki sürecin daha zor koşullarda geçeceğinin sinyalini veriyor. Nebati “enflasyon ocakta pik yapar 2023 Haziran’ında ise seçime tek haneli enflasyonla gireriz” sözünden bahsediyorum.

Yeni ekonomik modelin uygulamaya geçirilmesi ve sıkıntıların nisan mayıs ayında sona ereceği yetkililer tarafından açıklanmıştı. Ancak bunun mümkün olmadığı da bir gerçek. Çünkü yeni modelde üretim, istihdam, ihracat, yatırım odaklı bir büyüme hedefleniyordu. Sistem ilk bakışta gayet mantıklı olmasına rağmen bir tek faiz indirimi ile hayata geçemeyeceği tartışılmaz bir gerçektir. Üretimin arttırılarak daha fazla ihracat gerçekleştirilmesi zaman alacak bir faaliyettir. Bir üretim yatırımının fizibilitesi haftalarca hatta aylarca zaman alabilir. Yatırımcı en optimal şekilde en fazla kazanç sağlayabilecek seçenekleri irdelemek zorundadır. Kaldı ki üretim işletmelerinde döviz borcu olmayan sayı azdır. Yani üretim işleri kısmen de olsa dövize dokunmak zorundadır. Çünkü üretim girdilerinin %50’sinden fazlası yurt dışından gelmektedir.

İçinde bulunduğumuz ekonomik süreçte dövizdeki volatilite en başta hammadde tedarik konusunda belirsizlik içermektedir. Yatırımcı konjonktür el dalgalanma, yerini finansal istikrara bırakmadan hiçbir girişim kesinlik kazanamaz. Çünkü iş insanları öncelikle önünü görmek isteyecektir ve son derece haklıdır.

Enflasyon konusuna gelecek olursak Sn. maliye bakanımızın dediği gibi ocaktan sonra rahatlamamız mümkün değildir. Çünkü TÜİK’e göre Aralık 2021 tüfe enflasyonu %36, ÜFE enflasyonu ise %80 oranındadır. Şimdiye kadar tüfe ile ÜFE arasında bu kadar makas açılmamıştı ve iki katından fazla gözüküyor. Bu ne demek açıklamaya çalışalım. Üretim faaliyetlerinde oluşan hammadde ve diğer tedarik girdi maliyetlerinde yaşanan enflasyon nedeniyle artan maliyetler, tüketici fiyatlarına yansımamış demektir ve önümüzdeki aylarda kesinlikle yansıtılacaktır. Çünkü hiçbir sanayici, ürettiği malı maliyetinin altında satmayacağı gibi, üstüne karını da koymak zorundadır. Bunu yapmadığı takdirde faaliyetine devam edemeyecek duruma gelecektir. Maliyet fiyatlarının tüketiciye yansıması en iyi ihtimalle altı aylık bir zaman alacaktır. Başka bir deyişle enflasyon en az altı ay daha maalesef devam edecektir. İyimser tahminle yaz aylarında turizmden beklediğimiz gelir gerçekleşirse biraz rahatlayacağız. Tabii ki olağanüstü ekonomik koşullar oluşmadığı takdirde ve her şeyin normal gideceğini düşünürsek.

Diğer taraftan Maliye Bakanımız 2023 seçimine tek haneli rakamla gireceğimiz açıkladı. Yaklaşık bir buçuk yıl daha enflasyonla yaşayabilecek miyiz? Son yapılan elektrik, doğalgaz, akaryakıt, toplu taşıma zamları yılbaşından önce belirlenen asgari ücret zammını fazlasıyla erittiği bir gerçektir. Emekli ve çalışanlara ise verilen %25 oranındaki maaş zammı kesinlikle yeterli değildir. TÜİK tarafından açıklanan yıllık enflasyon oranı olan %36 verilseydi bile geçen dönemin enflasyonunu karşılayacaktı, önümüzdeki altı ay için ise belirsizlik devam ediyor. Halbuki gerçek enflasyon neredeyse %80 in üzerindedir. Yazılı ve görsel basında elektrik zamlarının kullanıcılar üzerindeki etkilerini üzülerek izliyoruz.

Döviz kurları ise 20 Aralık’taki belirgin düşüşünü yükselme eğilimine bırakmış gözüküyor.10,5 TL ye düşen dolar kuru 14 TL seviyesine dayandı. Ülkemizde enflasyon döviz artışı ile paralel yürüdüğü göz önüne alınırsa ağustosta 7,5 TL olan dolar bugün 14’e gelmiş durumdadır. Enflasyon oranı da dövizin artışından hesaplanabilir.

Öte yandan koronavirüs nedeniyle tüm dünya ekonomisinin negatif yönde etkilendiğini belirtmek durumundayız. Yetkililer elektrik, doğalgaz zamlarının büyük bir kısmının hükümet tarafından karşılandığını, ABD de enflasyonun yüksek olduğunu sık sık dile getiriyorlar. Kesinlikle doğrudur ama örnek ülkelerdeki halkın gelir düzeyi veya satın alma gücü ülkemizdeki gibi düşük değildir ve halkı çok etkilemeyebilir. Ayrıca ben vatandaş olarak dışarıdaki enflasyona veya başka koşullara bakmam. Kendi cebime satın alma gücüme bakmak zorundayım.

Sonuç olarak enflasyon en az altı ay süreyle yüksek seyredecek gözüküyor. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına son yapılan zamlar dahil değildir. Şubat ayı başında açıklanacak olan ocak enflasyonu daha yüksek çıkacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar