Enflasyon konusunda reel sektör ne kadar gerçekçi, ne kadar değil?
Bu haftanın en önemli verisi şüphesiz 3.çeyrek büyüme verisi. Ancak verinin geliş tarihi benim yazımın gazetede çıktığı gün ile kesiştiği için maalesef değinemeyeceğim. Gelen verinin kompozisyonu çok önemli olacak. Geçtiğimiz dönemlerde yüksek oranda hane halkı tüketimi ile büyüyen ülke ekonomisi için bu alanın ne şekilde geliştiği ilk baktığımız alan olacak.
Geçtiğimiz haftadan başlayan ‘faiz indirim beklentilerinin’ büyüme verisi ile Merkez Bankası üzerindeki baskıyı artırması muhtemel.
Bu hafta içerisinde önemli verileri de karşıladık. Bunlardan biri ‘İktisadi Yönelim İstatistikleri ve Reel Kesim Güven Endeksi’ iken diğeri ‘Sektörel Enflasyon Beklentileri’
2024 yılı Kasım ayında İktisadi Yönelim Anketi sonuçları, imalat sanayinde faaliyet gösteren 1755 iş yerinin yanıtlarının ağırlıklandırılıp toplulaştırılmasıyla elde edilmiş. Geniş bir kesimin görüşünü yansıtması açısından önemli.
Reel kesim gelecek üç ayda ortalama birim maliyetlerin artacağını ancak buna karşılık satışların da artacağını öngörüyor.
Şüphesiz bu beklentide asgari ücret artışının yaratacağı talep artışı beklentisi de var. Ancak hem maliyetlerin artacağının beklentisi hem de satış fiyatlarının artacağına ilişkin beklentiler, enflasyon açısından iyi haber değil.
Reel sektör temsilcileri mevcut mal stoklarında düşüş bildirirken, ihracat sipariş miktarlarında da artış bildirmişler. Bu veri İstanbul Sanayi Odası’nın ihracat iklim endeksi ile uyumlu. İhracat tarafında az da olsa bir kıpırdanma var gözüküyor. Genel gidişata yönelik olumlu bir yön gözükse de hala kötümserlik hâkim.
Gelen diğer önemli veri ise Merkez Bankası tarafından yayımlanan ‘Sektörel Enflasyon Beklentileri’ anketi.
Kasım 2024 ‘Sektörel Enflasyon Beklentileri’ ne baktığımız zaman; 12 ay sonrası için piyasa katılımcılarının enflasyon beklentisi 0,2 puan azalarak 27,2 seviyesine gerilerken, reel sektör beklentileri 1,7 puan azalma göstererek yüzde 47,8 seviyesine inmiş. Geçtiğimiz yıllara baktığımızda neredeyse nokta atış enflasyonu bilmiş olan hane halkının enflasyon beklentileri ise Kasım’da 3,1 puan azalarak yüzde 64,1 seviyesine gerilemiş.
Sonuçlarla ilgili yorumda bulunan Hazine ve Maliye Bakanımız, reel sektörün 12 ay sonrası için 47,8 seviyesinde enflasyon beklemesini ‘Gerçekçi’ bulmayarak serzenişte bulundu.
Sayın Bakan haklı olabilir. Enflasyon Reel sektörün beklediği gibi gelmeyebilir ancak neden bu ayrışmanın olduğunu sorgulasa belki çözüm üretmek konusunda daha etkin olabilir.
Ben kendisine kendimce yardımcı olmaya çalışayım.
Burada defalarca yazdım. TÜİK’in hesapladığı enflasyon konusunda herkesin kafası karışık.
Ekonomide rasyonelleşme sözleri havalarda uçuştuğu dönemden bugüne TÜİK cephesinde bir rasyonelleşme yaşanmadı. Yine daha önce söylemiştim demek istemiyorum ama TÜİK’in enflasyon hesaplamasına öncelikle Merkez Bankası’nın ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın itiraz etmesi lazım. Yargı kararına rağmen madde fiyatlarını açıklamakta direnmek ve bölgesel enflasyonu açıklamamak, TÜİK tarafından ne kadar izahat getirilmeye çalışılırsa çalışılsın bir güvensizliğe sebebiyet veriyor.
Hal böyle olunca herkes kendi yaşadığı enflasyonu gerçek enflasyon olarak kabul ediyor. Halbuki hepimizin tüketim alışkanlıkları ve madde sepeti farklı, yaşadıkları yer, alışveriş yaptıkları alanlar farklı farklı.
Reel sektörde pek çok firma uzun zamandan bu yana İstanbul Ticaret Odası’nın ‘Ücretliler Geçinme Endeksi’ ve ‘Toptan Eşya Fiyatları’ endeksini referans alıyor.
Bunu referans almayanlar TÜİK ve ENAG enflasyonunu toplayıp ikiye bölerek sepet enflasyonla çalışıyor.
Bunların hiçbirine itimat etmeyenler kendi gördüğünü ve yaşadığını ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatlarına yansıtıyor.
Temel sebep bu ve aslında bu kadar da basit.
Sayın Bakan reel sektöre kızarken, piyasa katılımcılarına ilişkin bir çıkışı yok. Demek ki onların enflasyon beklentilerinden memnun.
Peki, kim bu piyasa katılımcıları?
Finansal Sektörü temsilen 51 kişi, reel sektörü temsilen 17 kişi bu ayki ankete katılmış. Sayıca çok azlar. Önceki Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu döneminde enflasyon düşecek görüşüne katılmadıkları için sayı yarı yarıya azaltılmış ve istenilen görüşü sunanlar anket kapsamında kalmıştı. Bunlar hala burada mı ya da enflasyona ilişkin kim hangi görüşü sunuyor bilemiyoruz. Bu tarafta bir şeffaflık yok.
Örneğin Bloomberg’ün yaptığı anketlerde kim hangi kurum adına hangi görüşü sunuyor şeffaf olarak görülürken, burada buna rastlamıyoruz. Hal böyle olunca kurum adına görüş bildiren kişi Merkez Bankası ve Hükümetin resmi enflasyon beklentisi ile çok ayrışmak istemeyebilir.
Şurası bir gerçek ki, eğer piyasa katılımcısı olan bir kişiye aynı anda hane halkı enflasyon beklentisi de sorulsa, mevcut hane halkından çok farklı bir cevap vermeyecektir.
Hazine ve Maliye Bakanımız göreve başlarken vaat ettiği şeffaflığı, TÜİK ve Piyasa Katılımcıları üzerinden sunarsa enflasyonla mücadele konusunda çok daha etkin olunmasına önemli bir fayda sağlar.
Bir diğer konu ise Merkez Bankası’nın ‘İletişim Noksanlığı’. Merkez Bankası beklentileri aşağıya bir türlü çekemiyor. Hâlbuki Türkiye’yi karış karış gezerek, iş dünyası temsilcileri ile konuşarak anlamalı ve onları ikna etmeli.
Yabancı yatırımcı getirmek için harcanan çabayı ve saatler süren basına kapalı toplantıları görüyoruz. Çok değil, bunun yarısı bir eforla içeride beklentilerin iyileşmesi yönünde çaba gösterilebilir.
Para Politikası Kurulu’nun daha az aktif olan üyeleri en azından bu anlamda katkı sağlayabilir.
Bunlar yapılmayıp reel sektörü ‘gerçekçi’ olmamakla suçlamak hiç de ‘gerçekçi’ değil.