Enflasyon geri mi dönüyor?
ABD’nin ardından Kanada, İspanya, Fransa ve son olarak Almanya’da açıklanan enflasyon verisinin beklentilerin ve önceki ayın üzerinde gerçekleşmesi enflasyon korkularını bir kez daha körükledi. Aslında yukarıdaki sorunun cevabı zaten gitmemişti ki olacak. Zira düşüş trendine girmiş olsa da gelişmiş ülkelerin eşik olarak gördüğü yüzde 2 seviyesinin çok üzerinde seyreden bir enflasyon söz konusu. Ancak ocak ayında ani bir yükseliş kaydedilmesi merkez bankalarının kenara çekilmesi için doğru zamanda olmadığımızı düşündürdü.
Öncelikle enflasyonun yeniden yüzde 2 seviyesine gerilemesinin kısa vadede mümkün olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. Covid, kapatmalarla beraber gelen tedarik zincirinde yaşanan aksamalar ve ABD başta olmak üzere pek çok devletin vatandaşına nakdi destekte bulunması ile kontrolden çıkan mal talebinin normalleşmesi ile bu kalemde sert bir dezenflasyon gördük. Ancak tedarik zincirinin normalleşmesini takip ettiğimiz gösterge hala Covid öncesi seviyesine dönmüş değil. Çin’de açılmanın tamamlanmasına rağmen sıkıntının devam ediyor olması ve Batı ile Çin gerginliğinin artması 2020 öncesi tedarik zinciri mükemmeliyetine bir daha önemeyeceğimizi düşündürüyor. Muhakkak ki her türlü mal ve ürün yine üretilecektir. Ancak en optimal bölgede en ucuz fiyata değil, dost bir ülkede daha pahalı bir fiyata.
Diğer bir kritik kalem ise konut ve kira piyasalarında yaşananlar. Her ikisi de enflasyon endekslerinde hala sert bir şekilde yukarı hareket ediyor. Ancak özellikle kira kaleminin hesaplanmasında kullanılan yöntem nedeni ile şu anda kiralarda yaşanan düşüş henüz resmi endekslere yansımış değil. Bu nedenle önümüzdeki aylarda konut kaleminin dezenflasyona katkıda bulunacağını söyleyebiliriz. Elbette bunu Fed de biliyor. Bu nedenle hizmet enflasyonunu konut kalemini dışarıda tutarak takip ediyor. Bu alt endeksin içinde yani çekirdek hizmet sektöründe en büyük “maliyet” işgücü . Ve maalesef ocak ayı istihdam verisi 500 binin üzerinde çok ciddi bir yükseliş göstererek en ufak bir yavaşlama içinde olmadığını dair bir sinyal verdi. Bu kadar sert bir artış çok hızlı büyüyen bir ekonomiye veya çok hızlı gerileyen verimlilik oranlarına işaret eder. Ancak her ikisi de söz konusu değil. Bu durumda bir anomali söz konusu olmalı.
Ücretlerde ise reel artış söz konusu olmasa bile enflasyonda zirveye oranla görülen düşüş neticesinde bir toparlanma var. Ve tüketiciler de harcamaya devam ediyor. Son açıklanan enflasyon ve harcama verilerine baktığımızda restoran kaleminin, ki insanların dışarıda yemek yemesi için neşesinin ve cüzdanının yerinde olması gerekir, gayet sağlam durduğunu görebiliyoruz. Ancak yüzde 2,5 büyüyen bir ekonominin her ay 500 bin istihdam ve buna paralel bir ücret artışı tetiklemesi mümkün değil. Emtia kaynaklı dezenflasyonun ise şimdilik sonuna gelmiş durumdayız. WTI petrol fiyatı uzun süredir 75 dolar seviyesinde ve global büyümede net bir yavaşlama olmadan büyük bir gevşeme kaydetmesi de zor. Kısacası enflasyonda yükseliş devam etmeyecektir ancak düşüş de sınırlı olacağından sıkı para politikası bir süre daha bizimle beraber olacak.