Enflasyon deyip geçmeyin
Enflasyon deyip geçmeyin. Emekleyeni, yürüyeni, koşanı ve bir de hiperi yani dolu dizgin koşanı vardır. Dün açıklanan Mart rakamları gösterdi ki; bizim enflasyon dolu dizgin koşanlarından.
Aslında literatürde genel kabul görmüş böyle bir bilimsel sınıflama yok ama bu tür sınıflandırmalar enflasyonu daha iyi anlatmaya ve anlamaya yardımcı oluyor. Eğer yüzde 1-3 arasında seyreden bir enflasyon varsa “emekleyen enflasyon”dur. Yüzde 3 ve 10 arasında bir yerlerdeyse “yürüyen enflasyon” ile karşı karşıyasınızdır. Yüzde 10’u aştığında ise “koşan enflasyon”dur. Ama yüzde 50’yi aşmışsa sizinki “hiper enflasyon” sınıfına girmiş demektir. Ondan sonraki üst limit gökyüzüdür.
ABD başkanlarından Gerald Ford’un 70’lerdeki anti-enflasyon kampanyasının sloganında vurgulandığı gibi “Enflasyon 1 numaralı halk düşmanı”dır. Büyük beladır; yakar, yıkar, acıtır. Ekonomiye ve toplumsal yaşama ciddi zararlar verir. Mesela:
- Enflasyon demek aynı mala daha fazla para ödemek demektir. Enflasyon yaşam maliyetinin artmasıdır.
- Düşük gelirlileri kemer sıkmaya zorlar. Tüketim harcamalarını zayıflatır. Ekonomik büyümeyi yavaşlatır.
- Birçok ülkenin son aylarda zorunlu olarak yaptıkları gibi faizlerin yükselmesine neden olur. Yükseltmemekte direnen ekonomilerde ise oluşan negatif reel faiz nedeniyle enflasyon kendi kendini besler; en sonunda faiz artırımına başvurmak zorunda kalınır. Borç geri ödemelerini zorlaştırır.
- Yüksek enflasyon fiyat algılamasını bozar. Nispi fiyat değişimleri ayırt edilemez olur; karar almayı zorlaştırır.
- Belirsizlik artar; kısa vadecilik ağır basar. Gelecek endişesi doğar; bireyler ve firmalar uzun vadeli karar almaktan kaçınırlar.
- Borçlanma maliyetleri artar; yatırımlar olumsuz etkilenir.
- Bireyler ve firmalar yatırım yerine birikimlerini enflasyondan korumak için üretken olmayan alanlara; mesela dövize, gayrimenkule ve altına yöneltirler.
- Enflasyon harcama sepetlerinde gıda ve yakıtın payı yüksek olan grupları daha fazla etkiler. Bunlar genellikle düşük gelir gruplarıdır. Gelir dağılımı bozulur; sosyal adaletsizlik artar.
- Yüksek enflasyon ekonominin diğer ekonomilerle rekabet gücünü zayıflatır, dış ticaret dengesini bozar.
- Ekonomiyi kırılgan hale getirir. Uzun ve orta vadeli yabancı sermaye girişini ve doğrudan yatırımları caydırır, kısa vadeli girişi özendirir.
- Yüksek enflasyonun neden olduğu belirsizlik, sosyal ve siyasi ilişkilerde kısa vadeli, çıkarcı ve ahlaki olmayan davranışları artırır.
- Yüksek enflasyon ekonomiyi yönetenlere duyulan güveni sarsar.
Bunlar enflasyonun yıkıcı etkilerinden ve yarattığı hasarlardan bazılarıdır. Ve yukarıda sıralananların bir çoğu Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın “enflasyonun ne kadar kötü bir şey olduğunu” anlatmak için geçmişte yaptığı iletişimler ve uyarılarda yer alan saptamalardır. Mesela Merkez Bankası web sitesinden online erişebileceğiniz TCMB’nin 2004 tarihli “ENFLASYON” başlıklı raporuna ve bu raporun özellikle “Enflasyonun maliyeti” bölümüne bakmanızı tavsiye ederim.