Enflasyon ciddiye alınmayınca
Ocak ayında tüketici enflasyonu yüzde 6.65 oldu. İTO’nun yayınladığı İstanbul ücretliler geçinme endeksi ise yüzde 5.94 oranında yükseldi. Bir aylık süre için çok yüksek fiyat artışları bunlar. Üstelik enflasyonun en önemli belirleyicilerinden biri olan döviz kuru fazla artmıyorken ve dahası yurtdışında enerji fiyatları düşüyorken gerçekleşti bu yüksek enflasyon.
Aylık ortalama kurların son üç aydaki (Kasım, Aralık ve Ocak) aylık yüzde artış oranları şöyle: Dolar kuru: 0.14, 0.16 ve 0.65; sepet kur: 2, 2.1 ve 1.6. Sepet kurdaki yükseliş dolar kuruna göre daha fazla ama Ocak enflasyonu ile karşılaştırıldığında o da ‘masum’ bir düzeyde kalıyor. Yurtdışında Brent ham petrolünün aylık ortalama varil fiyatı ise geçtiğimiz Haziran ayında 120 dolardı. Sonra neredeyse kesintisiz biçimde düştü ve Ocak ortalaması 82.7 dolar oldu.
Enflasyon böyle bir bela. Enflasyonu ciddiye alıp mücadele etmezseniz, başlangıçta ne nedenle artmış olursa olsun, zaman içinde enflasyonu biçimlendiren unsurlar değişebiliyor; her unsur birbirini besleyerek enflasyonun düşmesine engel oluşturuyor. 2021’in son aylarında döviz kurunun sıçramasıyla patlayan enflasyon, şimdilerde döviz kuru fazla artmıyor bile olsa yüksek düzeylerde seyrediyor. Bu olgunun arkasındaki temel nedenlerden biri, ileriye yönelik bekleyişlerin bozulması. Enflasyon ileride de yüksek olacak diye düşünülüyorsa, uzun dönemli sözleşmeler de o yüksekliğe göre imzalanıyor. Üç ay sonra bedeli ödenecek bir girdinin şimdiden saptanan fiyatından tutun da ücret sözleşmelerine kadar. Bir diğer neden de son zamanlara pompalanan iç talep. Henüz enflasyona etkisi tam yansımadı ama eli kulağındadır. Mesela, OECD’nin haftalık ekonomik faaliyet endeksi 2022’nin ikinci yarısında GSYH’de yatay bir seyir izlendiğini söylüyordu. Oysa Ocak ayının özellikle son üç haftasında bir yıl öncesine kıyasla belirgin bir artış var.
Enflasyonu besleyen nedenler bir tarafa, enflasyondan en çok hangi kesimlerin olumsuz etkilendiği ortada. Çalışanların ücretlerinin enflasyon kadar artması yeterli değil. Bir de büyüyen ekonomiden, yani artan toplam gelirden pay almalılar. Bırakın bu refah payını, enflasyon kadar bile ücret artışı alamıyor çoğu çalışan. Mesela asgari ücret yılbaşında arttı. Geçen yıl da hem Ocak ayında hem de Temmuz’da artış olmuştu. Oysa aylık fiyat artışları nedeniyle, asgari ücretlinin alım gücü 2022 sonunda Ocak 2022’deki başındaki alım gücünün dörtte üçüne düşmüştü. Çok muhtemelen önümüzdeki Nisan ayından itibaren benzeri bir alım gücü kaybı yaşayacak asgari ücretli. Grafik bu gelişmeleri gösteriyor. Asgari ücret, enflasyondan arındırılıyor ve aylık hareketleri gösteriliyor. Asgari ücretliyi daha çok ilgilendiren bir endeks (İTO İstanbul ücretliler geçinme endeksi) kullandım ve Şubat-Haziran döneminde bu endeksin yüzde 4-4.5 aralığında yükseleceğini varsaydım. Enflasyonu ciddiye almak lazım.
Ne yazık ki Pazartesi sabahının erken saatlerinde kuvvetli bir deprem yaşadık. Hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.