Enflasyon 1 açıklanırken hissedilen niye 2, hatta 3?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Enflasyonu herkesin farklı hissetmesi normaldir; hatta aynı gelire sahip kişi ve hanelerin bile...

✔ Kaldı ki düşük gelirliler gıda ve barınmaya daha çok para ayırır ve enflasyonu yüksek hisseder.

✔ Pandemi yüzünden hanehalkı tüketim harcamaları anketi 2020 ve 2021'de yapılamadı. 2019 verilerine göre bile en yoksul yüzde 20'lik kesim, her 100 liralık harcamasının 71 lirasını gıda ve barınmaya yapıyor. Türkiye ortalamasında bu iki kalemin payı 45 lira.

Herhalde hiç kimsenin tartışamayacağı gerçek, TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına olan güvenin çok büyük ölçüde zayıfladığıdır. Öyle bir duruma gelindi, öyle bir güven aşınması oldu ki, TÜİK hani denir ya, ağzıyla kuş tutsa, uzun süre kimseye yaranamaz, açıkladığı oranlara inanılmasını sağlayamaz.

Bu durumun bir dizi nedeni var...

Birincisi, TÜİK’le çok oynanıyor!

Bu köşede 29 Mart’ta da yazmıştım. TÜİK’in görevi çok basit ve sıradan. TÜİK ne enflasyonla mücadele eder, ne büyümeyi hızlandırır, ne işsizliği düşürür. TÜİK yalnızca bu verilerdeki gerçekleşmeyi ölçer. Yapılan bu yüzden çok basit bir iş; ölçüm, yalnızca bu. Ama siyasetçi tutar işiyalnızca ölçüm yapmak olanları olur olmaz zamanlarda değiştirirse, “Acaba gidenler doğru ölçtükleri için mi görevden alındı” sorusu haklı olarak sorulur.

İkincisi, hadi yumuşatarak söyleyelim, TÜİK verilere ulaşmakta zorluk çekiyor, o yüzden sağlıklı veri derleyemiyor.

Artık bu ayyuka çıkan bir durum. Kaç kez yazdığımı hatırlamıyorum; örneğin şu otomobil fiyatları meselesi... Çok geri gitmeye gerek yok; haziranda gerçek fiyat artışı yansıtılmış olsa altı aylık artış açıklananın 1.5 puan kadar üstünde olacaktı. Tabii ki memur ve emekliler de buna göre fark alacaktı.

Bunlar sorunun bir boyutu. Bir de teknik nedenler var...

Enflasyon herkes için farklıdır

Bir kere şu gerçeği görmek durumundayız.

TÜİK belli bir kesimin; memurların, emeklilerin, işçilerin, esnafın ya da iş insanlarının enflasyonunu ölçmüyor. Yapılan, herkes için ortalama bir oran bulmaya dönük bir çalışma.

Dolayısıyla bir kesim için daha gerçeğe yakın olabilecek oran, bir başka kesime uzak gelebilir. Bu da gayet normaldir.

Kaldı ki aynı işiyapan, aynı gelire sahip kişiler ya da aileler bile farklı enflasyon yaşadıkları için açıklanan orana doğru ya da değil diyebilir.

Birkaç ay kadar önce bir üniversitede öğrenci arkadaşlarla enflasyon konusunu konuştum, sorularını yanıtladım. Onlara öncelikle herkesin enflasyonu farklı hissedebileceğini söyledim; bunu kendilerinden örnek vererek izah ettim:

- Kadın ve erkek öğrenciler enflasyonu farklı hisseder. (Makyaj ve traş malzemesi gideri farklılığı, kıyafet farklılığı gibi...)

- Ailesiyle kalanların, öğrenci evinde kalanların ve yurtta kalanların harcaması ve enflasyonu farklıdır.

- Üniversiteye özel otomobiliyle gelenlerle toplu taşıma araçlarıyla gelenler için enflasyon farklılık gösterir.

- Sigara içen ve içmeyenler, aynı şekilde alkol alıp almayanlar enflasyonu farklı yaşar.

Aynı gelire sahip iki ailenin durumu

Bu köşede daha önce de verdiğim örneği tekrar etmek istiyorum.

Anne-baba ve iki çocuktan oluşan dört kişilik bir aile. Bir başka aile, onlar da aynı yaşta iki çocukla dört kişi. Anne-babalar da aynı kazanca sahip.

Sanıyor musunuz ki bu aileler için enflasyon oranı aynıdır.

- Ailenin biri kendi evinde oturuyor; diğer aile kirada.

- Bir ailede çocuklar özel okula gidiyor; diğer ailede devlet okuluna.

- Ailelerden birinde hem anne, hem baba sigara içiyor, diğer evde sigara içen yok.

- Bir ailenin köpeği ve kedisi var, onların mama masrafı var, diğer aile hayvan beslemiyor.

- Ailelerden biri borç harç araba almış, diğer ailenin arabası yok. Arabası olan aile kredi taksiti ödüyor ve ulaşım masrafları tabii ki daha çok.

Ne kadar çok değişken ortaya çıktı, değil mi...

Şimdi aynı gelire sahip bu iki aile enflasyonu aynı hissedebilir mi?

Kira... Büyük bela!

TÜFE’de en sorunlu kalemlerden biri kira...

TÜFE’de kiranın ağırlığı yüzde 4.44. Tüm Türkiye’deki haneler ortalamasında bu oran doğru olabilir. Evi olan ve kira harcaması yapmayan var, kirası çok düşük olan var, geliri yüksek dolayısıyla kiraya ayırdığı pay düşük olan var.

Peki ortalama gelirli bir ailenin kiraya ödediği, gelirinin yüzde 4.44’ü olabilir mi?

Aylık geliri 10 bin lira olan bir aile kiraya 444 lira ödüyorsa bu ağırlık normal! Böyle bir denge var mı?

Net 5.500 lira olan asgari ücretle çalışan biri de kiraya yaklaşık 250 lira ödüyorsa, varsa böyle bir kira, yüzde 4.44 gayet normal bir oran.

İşte yanlış olmamakla birlikte gerçeğiyansıtmayan bir ölçüm de bu. Kendi evinde oturan var, ailesinin evinde kira ödemeden oturan var; diğer yanda da gelirinin yarısını kiraya veren var. Bunun ortalaması alınıyor ve deniliyor ki Türkiye’de hanelerin giderinde kiranın payı yüzde 4.44’tür.

Hem doğru, hem yanlış!

Kirada oturmayan biri için yüzde 4.44:

“TÜFE’de yer alması gereksiz!”

Kirada oturan biri için yüzde 4.44:

“Ben gelirimin yarısını veriyorum, bu oran ne ki!”

Yoksul önce karnını doyurur, sonra barınmaya harcar

Değişmez kuraldır; insan önce doymak ister, elinde avucunda ne varsa önce bunun için harcar. Sonra barınma gelir.

Kural böyledir ama oran önemli. Acaba vatandaş harcamasının ne kadarını hangi alana yöneltiyor?

Hani açıklanan enflasyonla hissedilen hep farklı oluyor ya, işte bunun harcama çeşitliliğinden bağımsız bir nedeni daha var:

“Paranın nereye harcandığı konusundaki değerlendirme farkı.”

TÜFE’de sektör ağırlıklarının belirlenmesinde temel ölçü hanehalkı tüketim harcamaları istatistikleri. TÜİK bu istatistikten yola çıkarak TÜFE ağırlıklarını belirliyor. Ama ortada ciddi bir eksiklik var.

Hanehalkı tüketim istatistiklerinde son veri 2019 yılına ait.

Bu istatistik pandemi yüzünden 2020 ve 2021’de yapılamadı.

Dolayısıyla TÜFE’de 2022 ağırlıkları başka çalışmalardan yararlanılarak oluşturuldu.

Kaldı ki 2022 için 2021 sonunda belirlenen ağırlıklar, tümüyle gerçeğiyansıtıyor olsaydı bile, 2022’deki olağanüstü gidişat yüzünden çok büyük değişim söz konusu oldu...

Şu gelir adaletsizliği yok mu!

Şöyle düşünelim; varsayalım hanehalkı tüketim harcamaları istatistikleri 2022 için yapıldı...

Varsayalım 2022’de böylesine olağanüstü bir gidişat söz konusu olmadı...

Bu ağırlıklar ve hesaplama sonucu bulunan oranlar tüm Türkiye’nin ortalama enflasyonunu gösteriyor.

Peki enflasyondan en çok yakınan dar gelirli kesimin durumu ne?

2019 hanehalkı tüketim istatistiklerine göre harcamalarda gıdanın payı yüzde 20.8, ancak en yoksul yüzde 20’lik grup parasının yüzde 33.4’ünü gıdaya ayırıyor.

Konut ve kirada genel oran yüzde 24.1, en yoksul yüzde 20 için bu oran yüzde 37.5.

TÜFE’deki ağırlıkların, hanehalkı tüketim istatistiklerindeki genel orana göre belirlendiğini ifade ettim. Oysa en yoksul yüzde 20’lik grubun tüketim ağırlığı öylesine farklı ki...

En yoksul yüzde 20’lik kesim, her 100 liralık harcamasının 71 lirasını gıda ve kira da dahil konut harcamalarına ayırmak durumunda. Ama dikkat; bu 2019 verisi!

Bu iki harcama grubuna ayrılan 71 lira, ekonominin alt üst olduğu 2019’dan sonraki dönemde, özellikle 2022’de kim bilir nerelere çıktı.

Yanlış değil ama eksik

Bir kez daha vurgulayalım; TÜFE ile belirlenen oran bir ortalama... Tüm gelir gruplarındaki vatandaşların harcamasının ortalaması...

Dolayısıyla açıklanan oranın belli bir gelir grubunun harcamasındaki değişimi ölçmesi beklenemez. Daha önce verdiğim örnekteki gibi aynı gelire sahip kişi ve hanelerin enflasyonu da tüketim kalıplarının farklı olması yüzünden çok farklı çıkabilir.

Zaten dünyanın hiçbir ülkesinde herkesi kapsayan bir oran ortaya koymak da mümkün değildir.

Ne var ki yıllık enflasyonun tek haneli olduğu bir ülkede böylesine bir enflasyon tartışması yapılmaz. (Unuttuk ama geçmişte Türkiye de böyleydi.) Sonuçta enflasyon örneğin yüzde 8 açıklanmışsa, bir kesimin hissettiği hadi bilemediniz 10’dur, 11’dir. Zaten bu fark da kısa zamanda yok olur. Üstelik bu enflasyonla insanlar yoksulluk, hatta açlık sınırının altına düşmez.

Oysa bizde öyle mi? Şimdi belki o 71 lira 80 lirayı aştı, 90 liraya doğru yol alıyor. Bunu bilen yok! Ölçmeye çalışan, o da yok!

Ne yani bunu otomobil fiyatını bile doğru dürüst belirleyemeyen, enflasyon hesabına katamayan TÜİK’ten mi bekleyeceğiz?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar