Enerjide güven, ulaşılabilirlik ve sürdürülebilirlik zamanı

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Kasım ayında Mısır’da gerçekleşecek olan Birleşmiş Milletler İklim Konferansı COP27 öncesinde, temiz enerji çözümlerinin kısa vadede yüksek enerji fiyatların ve tedarik sıkıntısının giderilmesine nasıl katkı sunabileceği ve karbonsuz ekonomiye geçişin nasıl hızlandırılabileceği tüm dünyanın ana gündem maddeleri arasında yer alıyor. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliği ile İstanbul’da başlayan Atlantik Konseyi Konferansı’nın teması da, Bölgesel Temiz Enerji Görünümü olarak belirlendi.

Konferans, bölge için temiz, güvenli ve sürdürülebilir enerji kalkınma önceliklerini tartışmak üzere hükümet, iş dünyası ve araştırma kurumlarından liderleri pandemi dönemi sonrası ilk defa ve tüm dünya için önemli bir konuda İstanbul’da bir araya getiriyor. Konferansın, ülkelerin bir yandan enerji güvenliklerini sağlamaya çalıştıkları, diğer yandan enerji geçişini hızlandırmak için yeni çözümler ve ortaklıklar aradıkları bir dönemde düzenlenmesi önemli.

Konferansın temel gündem maddeleri arasında; temiz enerji teknolojileri ve finansman mekanizmaları, hidrojenin temiz enerji dönüşümündeki rolü, döngüsel ekonomi ve finansman modelleri, kömürün aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasında finansman ihtiyacı gibi başlıklar yer alıyor.

Önemli başlıklardan biri de, başta Rusya-Ukrayna Savaşı olmak üzere jeopolitik krizlerin, 2022'de enerji piyasalarını alt üst ederek petrol ve gaz fiyatlarında artışa, arz kesintilerine ve enflasyonun yükselmesine neden olmuş olması.

Birçok ülke için, siyasi kaygılarla birleşen bu belirsizlik, enerji sistemlerini karbondan arındırma ve fosil yakıt kaynaklarını çeşitlendirme ihtiyacını daha da vurgulamış durumda. Bunun yanı sıra, güvenilir enerji kaynakları bulmanın kısa vadeli siyasi zorunluluğunun, uzun vadeli ve acil dekarbonizasyon hedefiyle çelişmesi de ayrı bir zorluk, çünkü bu durum enerji geçişine yönelik eylem ve ilerleme eksikliğine neden olabilir. Konferansa katılan uzmanların görüşleri özetle şöyle:

ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI İÇİN 3 TEMEL ADIMA İHTİYACIMIZ VAR

  • Matthew Baldwin, Avrupa Komisyonu Enerji Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı: “Avrupa Birliği, Ukrayna ve Türkiye enerji güvenliği konusunda birbiri ile son derece güçlü ilişkiler içinde. Bu süreçte önemli bir dayanıklılık gösterdiğimizi söylemek yanlış olmaz. Rusya-Ukrayna savaşında, her zaman Ukrayna ile omur omuza olmaya devam edeceğiz. Öte yandan bu savaşın yeşil dönüşümü yavaşlatma veya ertelemesi söz konusu değil. Rusya’ya olan enerji bağımlılığımızı sonlandırmak zorundayız. Sonuçta ısınamayacağımız soğuk bir kış yaşayabiliriz. Bu nedenle ‘Repower’ planını devreye soktuk. Güvenli, ulaşılabilir ve sürdürülebilir bir enerji sistemine ihtiyacımız var. Atmamız gereken üç temel adım var. Birincisi enerji kaynaklarının çeşitliliğini sağlamak; ikincisi kısa vadede enerji talebini aşağı çekmek ve üçüncüsü yeşil enerji dönüşümünü hızlandırmak. Tabi ki tüm bu hedefleri gerçekleştirmek için, enerji finansmanının da önemli ölçüde artması gerekiyor.”

AB, ENERJİ POLİTİKALARINDA BAŞARILI OLAMADI

  • Ana Palacio, Atlantik Konseyi Direktörü ve İspanya Eski Dışişleri Bakanı: “Derin bir krizde olmamız, hedeflerimizden vazgeçmek anlamına gelmiyor. Avrupa Birliği’nin büyük bir başarı olduğunu söyleyebiliriz, fakat AB’nin enerji konusunda başarılı olduğunu söyleyemeyiz. Avrupa’nın Rus gazına bu derece bağımlı bir konuma gelmiş olması kabul edilemez. AB yetkililerinin Yeşil Mutabakat başta olmak üzere, enerji konusunda çok daha kararlı ve birlikte hareket etmesi gerekiyor. Şunu kabul edelim ki, gaz, yeşil enerji değildir. Dolayısıyla uzun da sürse, gazdan vazgeçmek zorundayız. Fakat ben yine de iyimserim; çünkü zor zamanlarda doğru kararları alma cesaretini göstereceğimize inanıyorum.”

AVRUPA’NIN ÇÖZÜMÜ UKRAYNA’DA

  • Olga Bielkova, Ukrayna Gas TSO Kurumsal ve Uluslararası İlişkiler Direktörü: “Ukrayna çok zor zamanlardan geçiyor; fakat yaşadığımız tüm bu zorluklara rağmen kendimizi Avrupa için çözüm olarak görüyoruz. Bir mucize olsa ve savaş bugün bitse, enerji konusunda işler eskisi gibi olmayacak. Biz bugün savaşa rağmen, Ruz gazını Avrupa’ya taşımaya devam ediyoruz; çünkü içinde bulunduğumuz sistem nedeniyle, işimizi sürdürmek zorundayız. Bu insani bir görev. Hala elektrik ihraç ediyoruz, hala gaz depolamaya devam ediyoruz. Fakat karbonsuz bir ekonomi için Rus gazının yerine başka bir şey koymak gerektiğiniz hepimiz biliyoruz. Hidrojen son derece umut vadeden bir çözüm. Sonuç olarak Ukrayna bir kurban değil; biz kendi sistemimizde çalışmaya devam ediyoruz; Rusya’ya bağımlı değiliz.”

Enerji yatırımlarını ve üretimini yeniden düşünmek lazım

Atlantik Konseyi Türkiye Temsilcisi ve İcra Direktörü Defne Sadıklar Arslan, yaşanan belirsizliklerin ve enerji güvenliği ihtiyacının yenilikçi çözümleri beraberinde getireceğini söylüyor ve özellikle COP27 sonrasında iklim krizi ile mücadeleye yönelik iş birliğinin çok daha fazla güçlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Türkiye Direktörü Arvid Tuerkner de aynı konuya değiniyor ve enerji verimliliği ile enerji dönüşümünün öneminin her zamandan daha fazla ortaya çıktığını söylüyor. “Siyasi ve ekonomik alanda gösterilen çabaların artırılması gerekiyor. Enerji güvenliğinin çözümü, yenilenebilir enerjilerde. Türkiye ve dünya genelinde yenilenebilir enerji yatırımlarında önemli bir artış var. Bugün çok sayıda ülke yeşil enerji dönüşümünü gerçekleştirecek potansiyele sahip. Hedefe ulaşmak için ise iki konu öncelikle yeşil finansman ve doğru politikaların hayata geçirilmesi” diyor Tuerkner. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, geçtiğimiz aylarda Türkiye’ye Yeşil Ekonomi Finansman Fonu (GEFF) kapsamında 500 milyon Euro finansman sağlayacağını açıkladı. Bu miktar, bankanın Türkiye'de bugüne kadarki enerji verimliliğiyle ilişkili fonları arasında en büyüğü oldu. GEFF, Türkiye'de belli yatırımları desteklemeye devam ederken, aynı zamanda Türk bankaları, leasing şirketleri ve kurumların bir bütün olarak iş yapma biçimindeki dönüşümü hızlandıracak.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar