Enerji ve ekonomide karbonun yeri yok
Bireşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 17'ncisi olan “Amaçlar için Ortaklıklar” maddesi, sürdürülebilir gelişimin her alanında olduğu gibi, düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde de çok önemli. Çünkü ihtiyaç duyulan değişim, tüm kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları gibi farklı paydaşların ortak bir akılla hareket etmesiyle mümkün olacak.
Sanko Enerji sponsorluğunda düzenlenen toplantı da, ortak akıl ile hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyar nitelikteydi. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Yenilenebilir Enerji Dernekleri’nin temsilcilerinin katıldığı toplantıda, ‘Karbonsuz Ekonomik Düzende Yenilenebilir Enerjinin Rolü, atılması gereken adımlar masaya yatırıldı. Yenilenebilir enerjide 2022’de yeni rekorlar kırılacağını dile getiren IEA Başkanı Dr. Fatih Birol’un yorumlarından öne çıkan satırlar şöyle:
Yenilenebilir enerjilerde rekor büyüme
“Dünya ekonomisi 2021 yılında yüzde 6 büyüdü. Bu son 50 yılda yaşanan en hızlı büyüme. Enerji fiyatlarındaki artışın 3 temel nedenini ise, hava şartlarından dolayı üretimin aksaması, kuraklık artışı ile hidroelekrikten gelen elektrik üretiminin düşmesi ve üretici ülkelerin enerji arzında yaşanan darlağı azaltmak için adım atmaması olarak sıralayabiliriz. Bugün Avrupa’da ortalama enerji fiyatları COVID-19 öncesine kıyasla yüzde 600 arttı. Yüksek enflasyon riski dünya ekonomisinin kapısını çalmaya başladı. Yenilenebilir enerjiler için ise rekor bir büyüme bekliyoruz. 290 GW’lık büyümenin büyük bir bölümü güneşten geliyor. 2021 yılında dünya genelinde inşa edilen tüm elektrik santrallerinin yüzde 90’ından fazlası yenilenebilir enerjiler oldu. Bunun birinci nedeni, yenilenebilir enerjilerin maliyetinin hala düşük olması; ikinci nedeni ise hükümetlerin yenilenebilir enerjilere destek vermesi. Türkiye’de de yenilenebilir enerji yatırımları çok önemli. Güçlü teşvik politikası devam ederse, 5 yılda bu alanda 35 GW’lık artış sağlanabilir. Güneş, rüzgar ve hidroelektrik çok önemli. Jeotermal enerji uyuyan bir dev ve bu devi uyandırmak gerekiyor. Türkiye’nin en büyük ihtiyacı yenilenebilir enerji finansmanına ulaşmayı sağlayacak öngörülebilir politikalar.”
Ülkeler arasında yeni bir yarış var
“Dünyada yeni bir enerji sistemi doğuyor. Sancılı bir geçiş olacak ve bu geçiş bugünden yarına olmayacak. Yeni enerji teknolojilerindeki maliyetler düşüyor. Eski enerji kaynaklarına yönelik yatırım iştahı azalacak. Elektrikli araç kullanımı hızla artıyor. Ülkeler arasında yeni bir yarış var: Yeni enerji teknolojilerinin önderi, ihracatçısı kim olacak? Rekabet çok büyük. Özellikle 3 alanda büyük rekabet göreceğiz: Elektrikli araçlar, hidrojen ve yeni modüler reaktörler. Fakat öncelikle, yenilenebilir enerji yatırımcıları için güven verecek öngörülebilir politikalar geliştirilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde enerji dönüşümü başarılı olacak.”
Üç alanda verimlilik çok önemli
Sanko Enerji Grubu CEO’su Hakan Yıldırım ise, yeni bir ekonomik model oluştuğunu ve bu modelde karbona yer olmadığını belirtiyor. Yıldırım, “Türkiye gibi genç ve dinamik bir nüfusu olan bir ülkede şu üç alanda verimlilik çok önemli: Yatırımda, üretimde ve finansmanda verimlilik. Yatırımlar konusunda öngörülebilir politikalarla yapılabilir proje stoku sağlamamız gerekiyor. Üretim alanında dönüştürmemiz gereken santrallerimiz var. Finansmanda verimlilik konusunda ise uluslararası finans kuruluşları şuna kafa yormalı: ‘Madem dünya için aynı yararı sağlıyoruz, İsviçre’deki yatırımcıya sağlanan finansman şartları bize de sağlanmalı. Çünkü projelerin etkisi aynı.’ Biz buralarda verimli olursak bu dönüşüm trenini yakalarız” yorumlarını yapıyor.
Yenilenebilir enerji dernekleri ne diyor?
■ Dünyada yeşil hidrojen talebi olacak
Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Başkanı Halil Demirdağ
“Şu an enerji sektöründeki fiyatlar maalesef gerçek. Dünya bu noktada bir hata yaptı ve polisilikon üretiminin yüzde 75 oranında Çin’e kaymasına izin verdi. Çin de polisilikon hammaddesine yüzde 500 zam yaptı. Bu piyasadaki polemiğin zamanla azalacağını bekliyoruz. Bundan sonrasında ne olacağa bakarsak gördüğümüz şey dünyada yeşil hidrojene bir talep olacağı yönünde. Endüstriyel boyutta hidrojen üretimine ihtiyaç var, yeşil enerji ihtiyacı var. Ayrıca elektrikli araçlar hızla artıyor ve artmaya devam edecek. Güneş en ucuz enerji konumunda; bugün güneş paneli ve güneş hücresinin önemli bir emtia olduğunu söylemek gerek.”
■ Kuraklık nedeniyle baraj seviyeleri çok düşük seviyelerde
Hidroelektrik Santralları Sanayi İşadamları Derneği (HESİAD) Başkanı Fahrettin Arman
“Türkiye hidroelektrik alanında dünyada ve Avrupa’da üst sıralarda yer alıyor, ama bu alandaki ekonomik potansiyelin tamamı kullanılmıyor. Son iki yıldır ciddi bir kuraklık yaşanıyor ve baraj seviyeleri normal işletme seviyesinin çok altına indi. Geçtiğimiz yıl üretimin yüzde 28’ini sağlayan hidrolik santraller bu yıl yüzde 17’lerde kaldı. Sektörde teşvik yönetmelik ve uygulamalarının daha ileriye dönük olarak ülke ekonomisine neler kazandıracağına bakarak değerlendirilmesi gerekiyor.”
■ Depolama ve yeşil hidrojende Ar-Ge yatırımları şart
Uluslararası Güneş Enerji Topluluğu Türkiye Bölümü (GÜNDER) Başkanı Kutay Kaleli
“Ülkemiz yenilenebilir enerji cenneti ve bundan faydalanmaya başladık ancak daha çok faydalanmak gerekiyor. Depolama ve yeşil hidrojen alanında ülkemizde yeni Ar-Ge yatırımları yapılması gerektiğini düşünüyoruz. 2021’i çatı GES yılı olarak geçirdik. 2022’de de bu alandaki artışın devam edeceğini öngörüyoruz. Güneşin birincil kaynak haline gelmesi gerekiyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde bugün düzenlemeler kalsa bile 7-8 GW kurulum gerçekleştirebiliriz.”
■ Rüzgar enerji dönüşümünde güvenilir bir partner
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Ebru Arıcı
“Rüzgar sektörünün 10 GW kurulu gücü aşmasının ardından çok kısa bir süre içerisinde 11 GW’ı göreceğiz. Rüzgar enerji dönüşümünde güvenilir bir partner. 2021 rüzgarda rekorların yılı oldu. Tüm zamanların üretim rekorları kırıldı. Son 21 ayda 2 bin 988 MW güç devreye aldık. 2021 ayrıca hibrit başvrularının alındığı ve kapasite artışlarıyla ilgili yerliliğin açıklandığı bir yıl oldu. Bundan sonra rüzgarda her yıl bin 500 MW kurulu gücü devreye almak istiyoruz.”
■ Jeotermalde potansiyelimizin 3’te 1’ini kullanıyoruz
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Başkanı Ali Kındap
“Paris Anlaşması’yla dünyada enerji dönüşüm süreci başladı. Bu süreçte yenilenebilir, yeşil ve temiz enerji kaynakları önümüze gelmeye devam edecek. Şu an bin 650 MW enerji üretiminde, 3 bin 500 MW’ı da enerji dışı kullanımda olmak üzere 5 bin MW’dan fazla jeotermal kaynak kullanımımız var. Bu alanda gerçek potansiyelimizin 3’te 1’ini kullanıyoruz. Yapı ve konut ısıtma işinde, ayrıca sera ve tarımda jeotermal kaynakların daha fazla kullanılması gerektiğine inanıyoruz. Jeotermal seracılık ciddi bir gelişim alanı. Bunu Türkiye’ye yayarsak bölgesel kalkınmayı geliştirip tarımda ciddi bir atılım yapabiliriz. Jeotermal santraller 7 gün 24 saat baz yük santraller gibi çalışabiliyor. Yıllık 10 milyar KWh enerji sisteme verebiliyoruz. Bunu 25 milyar kWh’ye rahatça çıkarabiliriz.”
■ Türkiye güneşte dünyada ilk 5-6 sırada yer alabilir
Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Başkan Yardımcısı Birol Ergüven
“YYenilenebilir enerjiler, enerji arz güvenliği için vazgeçilmez bir kaynak. Türkiye’de hala yeterli elektrik üretim kapasitesine sahip değiliz. Eksiği yenilenebilir enerji ile tamamlamalıyız. Türkiye dünyada çatılarda güneş enerjisi ile sıcak su üreten ülkeler sıralamasında üçüncü sırada. Bunu nasıl başardık? İhtiyaç vardı ve ucuzdu. Bunu neden güneşten elektrik üretiminde yapamıyoruz? Güneşten elektrik üretimini kolaylaştırmalıyız, çok fazla sayıda kurulum sağlayabiliriz. Türkiye güneşte dünyada ilk 5-6 sırada yer alabilir. Bu kapasiteye ve dinamizme sahibiz.”
■ Türkiye’nin en az yarısını jeotermal kaynaklarla ısıtabiliriz
Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk
“Dünyanın en zengin jeotermal kaynaklarına sahip ülkelerin başında geliyoruz. Yeni Türkiye Jeotermal Kanunu’nun yakında meclise sevk edilmesini bekliyoruz. Jeotermal suların tarımda gübre olarak kullanılmasının önünü açmak istiyoruz. Ülkemizin en az yarısını jeotermal kaynaklarla ısıtabilir, doğal gaz bağımlılığının önüne geçebiliriz. Boş çıkan petrol kuyularını değerlendirerek 50 bin dönüm serayı ısıtabilir, en büyük lityum üreticisi olabiliriz. Sondaj maliyetlerinin azaltılabilmesi için petrol ve doğalgaz sektörüne sağlanan istisnalardan bizim sektörümüz de yararlanmalı. YEKDEM fiyatları da yapılabilir seviyelere çıkarılmalı.”