‘Endüstri 4.0’ ve büyük dönüşümün kodları
Endüstrinin temel amacı, refah düzeyi yüksek bir toplum yaratmaktır. İlk çağdan itibaren gelişimini sürdüren toplumlar, her geçen gün üretim biçimlerini iyileştirmenin yollarını araştırırken; yeni üretim biçimlerini, artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yeniden dizayn etmektedir… Bu bakımdan endüstri ve endüstrileşme süreci hayati önemdedir. Gelecek nesillere daha sağlıklı bir dünya miras bırakılması idealinin peşinden gidilerek, endüstrileşmeye olan ihtiyacın önemi ve rasyonalitesi de anlamlı şekilde yükselecektir.
Peki, endüstrinin insanlık ve dünyamız için faydaları nelerdir? Endüstrileşme, maliyetleri düşürür, daha az yer kaplar, personel hatalarını en aza indirger, minimum enerji tüketimi ve daha az ısı kullanımını sağlar, insan gücü yerine makine gücünün kullanılmasına imkân verir, yüksek hızlı ve güvenlikli üretime yol açar, üretim takibi, analiz yapabilme ve anlık hata ve sapmaları izlememizi mümkün kılar.
Endüstri’ deyince akla ‘sanayi’ gelir. Oysa bu iki kelime, ince farklarla birbirinden ayrıdır; ancak aynı amaca hizmet ettikleri için eş anlamlıdır da... Endüstri, kaynak yaratmak için başvurulan yöntemlerin tamamını ifade ederken, sanayi hammaddeleri kullanıma hazır hale getiren bir süreci tanımlar. Özünde, endüstri ve sanayi, birbirinin yerine kullanılabilen iki farklı sözcüktür…
Endüstrileşme serüveni
Toplumların gelişimleri, endüstrileşme serüvenlerine bağlıdır. Endüstri ve sanayi, zamanın ruhuna göre hareket etmeyi ve zamana ayak uydurmayı zorunlu kılar. Endüstri devrimi öncesinde dünyadaki toplumlar tarımsal faaliyetlerle geçimlerini sağlarken, sanayi devrimi sonrasında endüstrileşemeyen toplumların dışa bağımlı hale geldikleri gözlenir. Endüstrinin ne anlama geldiğini dünyadaki gelişmiş toplumları inceleyerek daha iyi anlayabiliriz.
Toplumun endüstrileşmesi için; sermaye, enerji, hammadde, ulaşım ve pazarlama ile iş gücünün bir arada bulunması gerekir. Bir ülkede veya bölgede ‘sanayi bölgesi’ kurmak için bütün bu maddelere ihtiyaç vardır. Bütün bu aşamaları yerine getirebilmiş toplumlar endüstrileşmeye hazır hale gelirler.
‘Endüstri 4.0’, üretim sürecinde bir devrimi anlatır. Teknolojik ve toplumsal değişimler, belirli aralıklarla üretim süreçlerini değiştirdiklerinden, her bir değişim ‘devrim’ olarak yaşanmaktadır.
Örnek vermek gerekirse, ekonomi kitaplarında okuduğumuz 18. yüzyıl sanayi devrimi, 1. ‘Endüstri Devrimi’dir (Endüstri 1.0). Bu devrim ile tarımsal üretim faaliyetleri yerini su ve buhar gücüne dayalı makineleşen üretim süreçlerine bırakmıştır. 2. Endüstri Devrimi (Endüstri 2.0), elektrik gücüne dayalı olan seri üretim ile gerçekleşmiştir. 1970’li yıllarda üretimin mekanik ve elektronik faaliyetler yerine dijital teknolojilere yönelmesiyle gelişmiştir. Sonra ise 3. Endüstri (Endüstri 3.0) Devrimi ortaya çıkmıştır.
Akıllı fabrikalar
Günümüzde, endüstri 3.0 süreci içinde bulunduğumuz söylenebilir. İleri endüstri toplumları, ‘Endüstri 4.0’ ile 4. sanayi devrimini gerçekleştirme hazırlığı içindedirler. ‘Endüstri 4.0’da temel hedef, akıllı fabrikalar kurmaktır. Peki, nedir bu akıllı fabrikalar?
Akıllı fabrikalar, ‘Endüstri 3.0’ın insan kaynaklı problemlerini ortadan kaldırmayı amaçlar. Daha pratik ve daha verimli üretim süreçlerine işaret eder; üretimin sürekliliğini esas alır. Akıllı fabrikalar temel olarak iki yapıdan oluşur. Az enerji harcayan düşük maliyetli yazılım ve donanımlar ile ‘cihaz tabanlı internet erişimi’ (nesnelerin interneti).
Akıllı fabrikaların ‘Siber Fiziksel Sistemler’ olarak bilinen bir yapı üzerine kurulması beklenmektedir. Böylece akıllı fabrikalarda insanlar değil, robotlar çalışacaktır. Dolayısıyla ‘Endüstri 4.0’ dendiği zaman anlamamız gereken, robot ve makinelerin ön planda olduğu yeni bir üretim sürecidir.
Dijitalleşme, insanlığı ‘Endüstri 3.0’a getirdi
Sanayi devrimi, üretim sürecindeki geri dönülemez değişimler dizisidir. İlk sanayi devriminin, 18. yüzyılda Birleşik Krallık’ta ortaya çıkıp, tüm dünyaya yayıldığını ekonomi kitapları anlatır… Üretimde makineleşme anlamına gelen üretim biçimi, 1. Sanayi Devrimi’nin temelini hazırlamıştır. 1. Sanayi Devrimi’nin ardından tarım toplumuna geri dönüş olamayacağı için teknolojik gelişmelere bağlı olarak, 2. ve 3. Sanayi devrimleri ortaya çıkmıştır.
Henry Ford’un üretim bandı tasarımı 2. Sanayi Devrimi’ni, üretimde dijitalleşme ise 3. Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmesine yol açmıştır.
Sanayi devrimi, toplumların üretim biçimleri ile ilgili değişimlerle harmanlanmıştır. Teknolojik ve toplumsal gelişmelere bağlı olarak, üretim biçimlerinin gelecek yüzyıllarda da değişime uğrayacağı şüphesizdir. Bu açıdan insanlık yeni sanayi devrimleri ile karşılaşmaya olmaya devam edecektir.
Gündemde olan ‘Endüstri 4.0’ ve tartışmalara konu olan ‘Endüstri 5.0’ ise sanayideki yeni devrimlerin çok da uzak olmadığının bir göstergesi. 2017 yılı itibarıyla giderek daha fazla karşılaşmaya başladığımız ‘Endüstri 5.0’ kavramı için ‘insansız teknoloji’ de diyebiliriz. 5.0, yeni bir ‘yapay zeka’ evreninin doğum sancısıdır aslında…
‘Toplum 5.0’a geçişte, insanlığı kaygı verici bir dönüşüm bekliyor
5.0 demişken, dünyanın en kapsamlı teknoloji fuarlarından birinde, Toplum 5.0 (Society 5.0) felsefesinin ilk olarak, Japonya Başbakanı Shinzo Abe tarafından tanıtıldığını da paylaşmadan edemeyeceğim.
“Teknoloji toplum tarafından bir tehdit olarak değil, bir destek olarak algılanmalıdır” şeklinde özetleyebiliriz bu felsefeyi. Japon İş Örgütleri Federasyonu Keidanren, 26 sayfalık bir manifesto hazırlamış, ‘Toplum 5.0’ felsefesi ışığında beklenen bu kalkınmayı ekonomi ve sosyoloji reformlarıyla geniş kitlelere anlatmayı amaçlamıştı. Bu manifestoda, ilk insanın doğuşundan günümüz toplumuna kadar olan süreç; ‘Avcı Toplum’, ‘Tarım Toplumu’, ‘Sanayi Toplumu’, ‘Bilgi Toplumu’ ve ‘Akıllı Toplum (Toplum 5.0) olarak beşe ayrılıyordu.
Keidanren, ‘Toplum 5.0'ın yolunun devam ettirilebilmesi için toplumsal işbirliğinin altını çiziyor, toplumun temel amacının teknolojik gelişmelerin topluma entegrasyonunu sağlamak şeklinde özetliyordu. Teknoloji ve teknolojiden korkmak yerine, getirdiği yeni işbirlikleri ile yepyeni bir toplum inşa etmek amaçlanmalıydı. Elbette, yeni toplumsal hareketlere yeni küresel çözümler de getirerek… Ancak ne düşündürücüdür ki, insanlık bu büyük dönüşümün yeni kodlarını yazıp, tarihsel mantığını ve yapısal kurgusunu inşa etmeye çalışırken; 2022’de Shinzo Abe’nin talihsiz suikast haberi ile sarsıldık…