“En büyük mücadeleyi altı sektör verecek”

KERİM ÜLKER
KERİM ÜLKER Perde Arkası

İnsanoğlu, 21’inci asrın en önemli sınavını veriyor. Görünmeyen bir virüse karşı dünyanın tüm milletlerinin verdiği bu savaşın ne kadar süreceği, nasıl ve ne şekilde sonlanacağı bilinmiyor. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, 1 milyon kişiyi aşan vaka sayısıyla hızla artan Yeni Corona virüsüne karşı mücadeleyi şu sözlerle anlatıyor: “2. Dünya Savaşı'ndan bu yana şimdiye kadar görülmemiş ciddi bir durumla karşı karşıyayız…”

Oysa son 60 yıldır dünya sayısız salgınla mücadele veriyor. Hala süren Kolera her yıl binlerce insanın canını almaya devam ediyor. 1968’de yaşanan Hong Kong Grip salgınında 1 milyondan fazla kişi hayatını kaybetti. Sadece Hong Kong nüfusunun yüzde 15’inin ölümüne sebep olan salgından etkilenen ülkeler Filipinler, Hindistan, Avustralya, Avrupa ve ABD oldu. 1956’da Çin’de başlayan Asya Gribi ise 2 yıl gibi kısa sürede yaklaşık 2 milyon insanın canını aldı. Salgının yayıldığı bölge yine Asya kıtasının bazı ülkeleri oldu. Şu anda yaşadığımız salgında ise hayatını kaybedenlerin sayısı 40 bini aştı. Ancak Merkel’e bu sözleri söyleten rakamlar değil, coğrafya… Neredeyse tüm ülkeler aynı anda bu mücadeleyi veriyor. Canlı bir düşmandan öte sinsi bir varlıkla verilen mücadelenin akıbeti ise ne yazık ki bilinmiyor.

İşte bu bilgilerle başlıyor Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir ile sohbetimiz. Sadece Türkiye’nin değil dünyanın da sayılı ambalaj şirketlerinden biri olan Sarten’in CEO’su olan Sarıbekir, yaşanılan sürecin iyi yönetilmesi gerektiğini düşünüyor. Zira İtalya ve İspanya örneğini hatırlatan Sarıbekir, “Bu süreçte yapılması ve yapılmaması gerekenleri konuşmalıyız. Hijyen, kişisel temas konularında gereken gayreti gösteriyoruz. Ancak bazı sektörlerin bu süreçte desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum” diyor.

“BU ZİNCİR KOPARILMAMALI”

Sarıbekir’in verdiği bilgilere göre bu 6 sektör ilaç, gıda, lojistik, tedarik, hijyen ve ambalaj. Bu zincirin halkalarının kırılmaması gerektiğini ifade eden Sarıbekir, “Gıda desteklenmezse bir kaos ortamı oluşabilir. Gıdanın lojistikle desteklenmesi ve halka ulaşması. Ara mal ve ürün üretenler bu iki alanın devamı. Bir de hijyeni sağlayacak ambalaj sektörünün de burada önemli bir görevi var” diye konuşuyor.

“Evde kal” kampanyasına destek verdiklerini söyleyen Sarıbekir, süreçte ASD olarak “hayatta kal” mottosuyla üretim ve tüketim yapılmasını öneriyor. Sarıbekir, “Ambalajın önemi hiçbir dönemde bu kadar kendisini göstermedi. Ülkemizde ilaç, sağlık, temizlik, gıda ve içecek ürünleri ambalaj sayesinde son tüketiciye sağlıklı ve hijyen bir şekilde ulaşıyor. İhracatımız da bu pozitif fiziksel koşullar altında oluyor. Gıda, ilaç ve tıbbi malzemelerin ambalaj tedariki sağlanmazsa büyük sorunlarla karşı karşıya kalırız. Mevcut konjonktürde ambalaj hayat kurtarır” diyor.

“DOĞA KENDİ AMBALAJINI KABUKLA OLUŞTURDU”

Sarıbekir aslında basit bir örnekle doğanın buna öncülük ettiğini söylüyor: “Elmanın, portakalın, karpuzun… Hemen hemen her meyve ve sebzenin ambalajı kabuğu. Doğa bile kendini koruma içgüdüsüyle geliştirmiş. Bizler ise ambalajlı ürüne yeterince ilgi göstermiyoruz. Avrupa ve Asya’da bu süreçte hızla artan ambalajlı ürün kullanımı var” diye anlatıyor.

AMBALAJIN TARİHİ NAPOLEON’LA BAŞLADI

Küresel ambalaj sanayisi yaklaşık 1 trilyon dolarlık büyüklüğe sahip. Bunda gıdanın önemli bir payı var. Tarihin ilk döneminden bu yana avlanmakla paralel saklama ve korumaya ihtiyaç duyma hissi bu pazarın miadı anlamına geliyor. Korumak için toprağın altını deneyen, buzu keşfeden, odundan-metalden yaptığı dolaplarla devam eden bu süreç buzdolabının icadıyla şimdilik sona erdi. Savaşlar ise kutuda saklama ve korumanın serüvenini başlattı. İlk vakumda saklama, Napoleon Bonaparte’ın isteğiyle Fransız Ordusu için düşünüldü. Nicolas Appert adlı bir bilim insanı, yiyecekleri taze tutmak adına vakumlanmış şişeleri tasarladı. İlk madeni kutulama tesisi 1813 yılında John Hall tarafından ABD’de açıldı. Seri üretim ise Amerikan İç Savaşı sırasında 1860’lı yılların ilk yarısında hayata geçti. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında askerlerin hayatı, silah kadar sağlıklı gıdaya bağlıydı ve ambalaj işte bu dönemde büyük önem kazandı. Bir savaş nedeniyle ortaya çıkan ambalaj kullanımı, tarihin en büyük harplerinde ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Şimdi dünya, Merkel’in kendi ifadeleriyle anlattığı gibi son yarım asrın en büyük savaşını veriyor ve ambalajlı ürünlerin varlığı daha da önem kazanacağa benziyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar