Emeklilik şirketleri sağlıkta yeni bir cephe mi açacak?

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Zuhal DOĞAN

[email protected]

2003 yılında devreye giren Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) öncesinde özel sağlık sigortasını hayat şirketleri satıyordu. Devasa hayat pazarının patronu hayat şirketleriydi. Ancak BES mevzuatı hazırlanırken ‘tam konsantrasyon’ sağlanması amacıyla emeklilik işine girecek şirketlere sadece hayat sigortası ve emeklilik planı satma şartı getirildi. O dönem hayat şirketleri emeklilik şirketine dönüşürken kimi şirketler sağlık portföylerini elementer şirketlere devretti, kimileri de pazardan tümüyle çıkma yolunu seçti. Emeklilik şirketlerinin sağlık ruhsatları iptal edildi ve bu vazgeçiş hayat şirketleri için hiç de kolay olmadı.               

Ancak aradan 13 yıl geçtikten sonra, Ekim 2017’de yayımlanan bir yönetmelik ile bireysel emeklilik şirketlerine ‘sağlık kapısı’ yeniden açıldı. Emeklilik şirketlerine sağlık sigortası satma izni çıktı. Hazine, emeklilik şirketlerinin hastalık-sağlık sigortalarında ruhsat alabilmelerine olanak sağlarken, aynı zamanda hayat sigortası ruhsatı olan emeklilik şirketlerinin tehlikeli hastalıklar ve sürekli sakatlık teminatlarını da verebilmelerinin önünü açtı.            

Bu konudaki ikinci adım geride bıraktığımız ekim ayında geldi. Bireysel Emeklilik Sistemi’nde bir düzenleme daha yapılarak eğitim, sağlık, ferdi kaza, hayat gibi sigorta ürünleri BES’e entegre edildi. Çünkü, Bireysel Emeklilik Sistemi’nin sağlıklı büyümesi için tasarruf, maaş, sağlık bacakları üzerinde durması gerekiyordu. Ancak, sektör şu anda yalnızca tasarruf bacağında cazip imkanlar sunar durumdaydı. Maaş tarafı da küçük olmakla birlikte bir seçenek sunabiliyordu, fakat sağlık tarafı eksikti. Bu düzenlemeyle birlikte emeklilik şirketleri bireysel emeklilik sistemine giren ya da sistemde mevcut katılımcılara BES’i de kapsayan ‘bütünleşik paketler’ sunabilecek hale geldiler. Eğer isterseniz hem BES, hem de sağlık sigortası içeren tek bir paket ürün alabileceksiniz. Emeklilik şirketleri mart başı gibi bütünleşik planlarla katılımcılarını buluşturacaklar. Yeri gelmişken, bu yeni yönetmelik işveren katkılı emeklilik planlarını kapsamıyor. Bir parantez daha açacak olursak, BES uzun vadeli bir sistem, sağlık ürünleri ise her yıl yenilenecek. Bunun da sigortalılara çok iyi anlatılması gerekiyor.               

Gelelim emeklilik sektöründe sağlık ürünü satan şirket sayısına. Bu sayı şimdilik çok sınırlı. Bir elin parmaklarını geçmiyor. Halihazırda emeklilik tarafında sektörün en büyüğü Katılım Emeklilik. Ağırlıklı olarak grup sağlık satıyor ve 15-20 milyon TL gibi bir üretimi var. Bir miktar üretim Cigna ve Fiba Emeklilik’te göze çarpıyor. Metlife da bu konuda hevesli oyunculardan biri gibi görünüyor. Ancak birçok emeklilik şirketi, elementer branşta faaliyet gösteren grup şirketleri söz konusu ürünleri sattığı için ya da stratejik olarak bu alana henüz yatırım yapmadılar. SEDDK’nın düzenlemesiyle birlikte bütünleşik planları sunabilmek ve özel sağlık veya tamamlayıcı sağlık satabilmek için ruhsat başvurusu yapacak şirket sayısında artış bekleniyor.            

Bireysel emeklilik şirketleri kapının ilk aralandığı 2017 yılından bu yana sağlık branşında bir varlık gösteremeseler de, görüşlerine başvurduğum Fiba Emeklilik Genel Müdürü Erol Öztürkoğlu’na göre gelecekte sağlık işinin sahibi emeklilik şirketleri olacak. Emeklilik şirketlerinin pazarda geri kalmalarının nedeninin başarısızlık olarak değil de, konsantrasyon eksikliği olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Öztürkoğlu, pazarda var olabilmek için belli bir ölçek gerektiğini ve ölçeğin yakalandığı noktada hikayenin çok değişeceğini söylerken, aynı zamanda bireysel emeklilik sektörünün de bir dönüşüme uğrayacağını belirtiyor. Erol Öztürkoğlu’nun sözünü ettiği ‘hikayenin değişeceği nokta’nın mart ayında pazara sunulacak bütünleşik BES ürünleriyle ivmeleneceğini söylemek sanırım yanlış olmaz. Bütünleşik BES’in emeklilik şirketlerini sağlıkta gitmek istedikleri hedefe yaklaştıracağı ve cazibe yaratacağı çok açık. Bugüne kadar BES salt tasarrufa yönelik olarak algılandı. Şimdi ise gerçek bir emeklilik sisteminde olduğu gibi, bir taraftan düzenli aylık sağlanırken, diğer taraftan sağlık konusu da aynı kanaldan yürütülmüş olacak.           

Emeklilik şirketleri şu anda tamamlayıcı sağlık ürünleri ile rekabette öne çıkmaya çalışıyorlar. Çünkü 2013 yılında terk etmek zorunda kaldıkları sağlık pazarında elementer şirketler çok fazla yol kat ettiler. Büyük operasyonların yönetilmek durumunda kalındığı sağlık branşında bir zamanlar ellerinde olan uzman kadroları da kaybettiler. Sağlık branşı, ürün geliştirme, operasyon ve hasar ağı nedeniyle maliyeti ağır bir iş. Ancak büyük sermayeleri olan şirketler bu yapıları kurabilirler. Bu nedenle şimdilik total sağlıkla değil, niş ürünler ve tamamlayıcı sağlıkla yol almayı tercih ediyorlar. Bu yeni dönemde Allianz gibi hastane ağına sahip olanların sağlık operasyonlarını yönetme konusunda elleri daha rahat olacak. Diğerleri ise asistans şirketleri üzerinden operasyonlarını yürütecekler ya da Acıbadem-Metlife örneğinde olduğu gibi rekabette oldukları şirketlerle işbirliği yoluna gidecekler.          

Sağlık işi ile birlikte emeklilik şirketlerinin dağıtım kanallarında da önümüzdeki günlerde hareketlilik yaşanacak. Sağlıkta söz sahibi olabilmenin yolu güçlü acente ağlarından geçiyor. Bu dönemde rekabet avantajı yakalayabilmek için brokerlar ve online sağlık satan platformlarla da emeklilik şirketlerini yolları kesişecek gibi görünüyor.               

2022 sağlık sektörünün ‘zor’la imtihanı olacak

2020 ve 2021’de sağlık şirketleri pandemi etkisiyle düşen hasar-prim oranları nedeniyle karlı bir yıl geçirdiler. Türkiye Sigorta Birliği (TSB) verilerine göre, 2020 yılı sonunda özel sağlık branşında prim üretimi, 2019 yılı üretimi olan 6 milyar 665 milyon TL’den, 7 milyar 886 milyon TL’ye yükselirken; tamamlayıcı sağlıkta 996 milyon TL’den bir milyar 510 milyon TL’ye çıktı. Yani özel sağlık sigortasında üretim 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 18.5 oranında arttı. Sağlık branşının büyümesini sağlayan diğer bir üretim kaynağı olan tamamlayıcı sağlık sigortası prim üretiminde ise önceki yıla göre yüzde 51.6’lık bir artış gerçekleşti.             

Sağlık, teknik karlılığı da yüksek bir branş. Sektör, COVID-19 pandemisinin ortaya çıktığı 2020 yılını 2 milyar 12 milyon TL teknik kar ile kapattı. 2019’da yüzde 75 olan hasar-prim oranı ise 2020 yılı sonunda şirketlerinin yüzünü güldürerek, yüzde 62.8 olarak gerçekleşti. Salgınla birlikte risk algısının yükselmesi de sağlık poliçesi taleplerine olumlu yansıdı. Ancak, 2022 bu rüzgarı tersine döndürecek gibi görünüyor. Kurlardaki istikrarsızlık ve medikal enflasyon sağlık sektöründeki şirketleri zorlayacak. Sektör yetkilileri, bu yıl medikal enflasyonun yüzde 40-50 gibi bir yerlerde gerçekleşeceğini vurguluyorlar. Uzmanlar, medikal enflasyonu yaratan israf, verimsizlik ve tıbbı hatalarla ilgili önlemlerin alınmaması halinde sağlık harcamalarındaki artışın bir tsunami etkisi yaratacağını ve önemli sigortalı kayıpları yaşanacağına işaret ediyorlar.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İddialı iklim eylemi 29 Kasım 2024