Elin ürettiği yapay zekâ bizi esir eder
Benci bir yapay zekâ, insanlığın başına bela olabilir mi? Hem de çok büyük bela olabilir. Makineler bir kez zeki olmaya başlarsa, bu zekânın insanlığa faydasını iyi kontrol etmek temel şart olacak.
Aksi halde yapay zekâ, çağımızın en büyük risk unsuru halini alır. Yapay zekânın neleri kapsadığına bakalım; Makine öğrenimi, ihtimal hesaplama, planlama, gerçek zamanlı kritik karar alma, çoklu hedef izleme, işlemsel biyolojinin temel felsefesi…
Robotik ve biyo-enformatik alanlardaki çalışmalar, akıllı silahlarla kitlesel kıyım risklerini, benci bir zekânın insanlığa vereceği zararları, yeni nesil terminatörleri gündeme getiriyor.
Pek, bu işlere hiç bulaşmasak? Bu, artık mümkün değil. Karşıtı veya yandaşı olsanız dahi, yapay zekâ çağında bu alanlarda geri kalamayız.
Aksi halde başkalarının hizmetindeki yapay zekâ bizi esir edecektir. Burada sorun, yapay zekâyı üretecek organik zekâlarımızın varlığı, niceliği ve niteliğidir. Küreselleşmeywe karşı olmak, sizin bu süreçten etkilenmeyeceğinizi garanti etmez. Tıpkı yapay zekâ çığına bigâne kalmak gibi… Bu işi popüler kültürün parçası sayıp bir moda düşünceye çevirerek içini boşaltanları görüyorum.
Yapay zekâ, düşük düzeylerde de yazılıyor olabilir. Eğer ileri düzeyde yapay zekâ üretemez isek, bunu kullanan makineler, yeni dünyanın marabaları olacaktır.
Organik zekâ?
Belli ki akıllı makineler çağında bizler yapay zekâ üretmek zorundayız. Zira başkasının ürettiği yapay zekâdan bize hayır yok.
Bunun da yolu yapay zekâ üretecek kabiliyetteki organik zekâlarımızı teşhis, teşvik ve korumaya almaktır. Organik ileri düzey zekâlarımızı ancak liyakat odaklı yönetimlerle tutabiliriz. Aksi halde onlar gider, elin yapay zekâsının yapıcısı olurlar.