Elektriklide servis yönetmeliği sektörü karıştırdı

Okan ALTAN
Okan ALTAN OTOMOTİVİN İÇİNDEN

29 Kasım tarihli bazı elektrikli araçların ithaline ilişkin İthalat Rejimi Kararına dayanılarak hazırlanmış Ticaret Bakanlığı tebliğinde Avrupa Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmış ülkeler menşeli olmayan tam elektrikli otomobilleri Türkiye’ye getiren markalar ve piyasada olan fakat gerekli teşkilatı tamamlamamış distribütörlerden TS 12047 ve TSE K 646 standartlarında 7 bölgede 20 ayrı servis ve 40 personeli olan bir çağrı merkezini kurmaları istenmişti. 2024 yılının başından itibaren bu usüle uymayan ve çalışanlarında da TSE veya mesleki yeterlilik belgelerini tamamlamamış olanlara araç ithal izni verilmeyecek.

Bu değişikliğin tüketiciyi korumaya yönelik çok olumlu bir adım olduğunun altını çizerken; tanınan sürenin aşırı sınırlı olması, markaları telaşa düşürdü. Kabaca bir hesap yaptığımızda yaklaşık 500 servis noktasını ve binlerce çalışanı ilgilendiren bu değişikliğe uyum sağlayabilecek her hangi bir ithalatçı yok, diyebiliriz.

Sektördeki bayilerden, servislerden, distribütörlerden ve hatta yurt dışından her anlamda çok tepki oluşurken, oluşturulmuş yetkili servis sistemine de bu “ekstra”ların zarar vereceği konuşuluyor.

Tüketici öncelikliğinde konulan yeni kurallara itiraz edilirken, “yanlış ve amaçsız” denilmesi, tüketiciyi düşünen, gerçekten onlarla ilgilenen markaların ne kadar az olduğunu da akla getiriyor. Hizmete gelince, yeterli adet ve nitelikte servis noktası açılmamış, bunca zamandır alınmamış yetki belgeleri asıl sorun!..

Güncel satış sonrası hizmetleri kesinleştiren mevcuttaki kanun ve yönetmeliklerce 7 bölgede zorunlu oluşturulmuş 20 yetkili servisin hepsinde zaten TSE 12047 bulunuyor. Fakat, elektrikli araç ekipmanları ile doğru şekilde donatılmış, eğitimlerini almış ve TSE tarafından denetlenmiş TSE K 646 sertifikasıyla da donatılmış olmaları da kesinlikle gerekli ve çok önemli. Ancak, TS K 646, yürürlüğe 13 Eylül 2023 tarihinde yürürlüğe girdi. TSE bile tam hazırlanmamışken, bu kadar kısa sürede tüm servislerin dönüşümünü sağlamak, ekipmanları hazırlamak, tedarik etmek, kurmak da zaman alıyordu.

TSE’nin kendi onay listesine baktığımızda bu yönetmeliğe göre kendini şu ana kadar hazırlamış Türkiye’de sadece üç nokta var! Diğer yüzlercesinin yılın bu son 20 gününe yetişmesi, hiç mümkün görünmüyor. Diğer yanda; halen zorunlu tutulmasalar da AB ve STA ülkelerinden gelen markaların elektrikli araç servislerinde bu belgenin olmaması, müşterilerin korunması ve zarar görmemesi için doğrusu ve adili nedir sorularını akla getiriyor…

Ancak asıl konunun bu nitelikteki servislerin ithalatçı tarafından kurulma zorunluluğu ve bunun sadece belli ülkelerde üretilen tüm markalarda zorunlu tutulması, tüm elektrikli araçları kapsamaması olduğunun altını çizelim.

Rekabet güvenliğiyle de ilgili bu durum, yeni tebliğ ile tekel oluşturma riskiyle sarsılıyor, bayi ve yetkili satıcı olan yerel iş insanlarını dışlıyor, distribütör ve bayiyi karşı karşıya getiriyor, görünüyor. Türkiye’de yerleşik markalar, “dış” ülkelerden araç getirdiklerinde kendileri servis zinciri oluşturursa, kendi yetkili bayilerinin rakibi olacaklar, aynı sistemin işlemesi için çalışan parçalar aksamaya başlayacak.

Tüm Çinliler, yetkili satıcı ve servislerini kendileri kursa, Çinlilerin tekeli ortaya çıkmaz mı?.. Ayrıca sadece belli ülkelerde üretilen araçlara şart koşulması da, rekabet ve ticaret hukuku açısından adaletsiz bir durum yaratmıyor mu? STA ve AB üretimi elektrikli araçların sertifikalı servis ihtiyacı yok mu?..

Sorumluluğunun iptali, ayrıca sağlıksız Grey Market ya da tabela şirketler üzerinden veya bireysel yapılan özel ithalatı engellemeyecektir.
Doğru olan, TSE belgelerinin tüm elektrikli araç satıcıları için geçerli olması. Yetkili servislerin ithalatçıya ait olması, dinamikleri sarsacak ve rekabet asimetrisi oluşturacaktır.

12047’ye sahip bayileri devrede tutarken, yetkili servislerini elektrikli araçlara hazırlamaları için gerçek yetkili distribütörlere 12-18 aylık gereken süre verilmesi, sektörün en büyük talebi.

Sadece STA dışı ülkelere değil, tüm ithal hatta yerli markalara bu tebliğin tamamı uygulatılarak, tüketicinin tam olarak korunması sağlanabilir…
Tüketiciye uygun ulaşım imkanlarının sağlanması gerçekten çok önemli.

Fakat, tüketicinin sadece servis hizmetlerinde değil, uygun fiyatlı iyi seçeneklerle de korunması gerektiğini, hatırlatmalıyız.

"ÇİNLİLERE KARŞI DUVAR ÖRMEYELİM"

Ülkenin yeni ekosistemde ithalat ülkesi mi yoksa ihracat ülkesi mi olacağının belirleneceği bir sürecin içerisindeyken, Skywell ve Skyworth yatırım çalışmalarına devam eden Ulu Motor CEO’su Mahmut Ulubaş’ın sözleri de dikkat çekici…

“Cari açığı kapatmada çok büyük katkı sağlamak ve ülke ekonomisinin vitesini çok hızlı arttırmak amacıyla elektriklilerde dünya lideri Çinli EV üreticileri ile stratejik işbirliği yapmalıyız, Ülkemizi EV ihracatçısı haline getirmemiz, asıl çalışmamız gereken konu. Ulu Motor olarak 20’den fazla ülkenin distribütörlüğünü yapıyoruz. JV ile birlikte tüm Avrupa, Türkiye’ye bağlandığında çok ciddi bir ihracat hacmi yakalamış olacağız. Bu ihracat aynı zamanda ülkemizin istihdam, Ar-Ge ve teknoloji üssü olmasının temelini taşıyor. EV ekosisteminin ülkemizde büyütülmesi için birkaç fazdan oluşan strateji benimsenmelidir.

1. Markanın pazarda pay edinmesi, ekonomik ölçeğe gelmesi ve SSH süreçlerinin tamamlanması…

2. Pil teknolojisi ve otomotiv üretiminin birinci fazının başlatılması..

3. Kurulan Ar-Ge ve ölçek büyümesi ile birlikte yerlileştirme oranının arttırılarak yerel istihdamın ve katma değerin ülkemize bıraktığı yol haritasına sabırla ve ekonomik ölçekler içerisinde fazlarla devam etmesi. Ölçek ekonomisi yakalandığında artık sadece komşu ülkeler değil, 360 derece EU, CIS, MENA, Rusya bölgelerindeki büyümelerle global oyuncu olmaya geçiş safh ası ve burada da Türkiye’yi ekosistemin merkezi haline getirmiş olacağız.”

OYDER: MAKUL SÜRE TANINMALI

Türkiye’de otomotiv sektörünün tamamı yerli ve milli sermayeden oluşan yaklaşık 5 milyar dolar ile en yüksek yatırım seviyesine sahip 50 yıllık yetkili satıcılık teşkilatları açısından, ticaretin sürdürülebilirliğine ilişkin bu tebliğ önemli sakıncalar doğurmuştur. Henüz ne MYK tarafından ne de TSE tarafından bir eğitim müfredatı hazırlanmadığı için verilen 1 ay süre içerisinde bu eğitimlerin tüm çalışanlar için tamamlanması imkansızdır.

Tebliğin yayınlanmasından önce ülkemize ithalat izni almış ve satışına başlanmış olan marka ve modeller için distribütörler ile yetkili satıcılar arasında bayilik sözleşmeleri imzalanmış ve markanın belirlediği standartlara uygun yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Yeni tebliğ ile ilgili markanın modellerinin ülkemize ithalatı duracağı için, yeniden izin belgesi alınana kadarki süreçte yetkili satıcıların araç kaynağı kesilecek ve ticaret tamamen duracaktır. Bu markalara yatırım yapmış olan yetkili satıcılar için ilk etapta zarar, sürecin uzaması halinde de iflas kaçınılmaz olacaktır.

Yeni hüküm ile tüm bölgelerde yetkili satıcılar kendi yaptıkları yatırımlarına karşılık bir de distribütörün aynı işkoluna yatırım yapması sonucu ile karşılaşıp rekabet etmek zorunda kalacaklardır. Yatırımlarda verimsizliğe neden olacak, serbest rekabet açısından ayırımcılık doğuracak ve yetkili satıcıların iş hacminde önemli bir düşüşe neden olacaktır. Ayrıca; ülkemizde hiçbir yetkili satıcısı olmayan, servis ağı kurulmamış bazı markaların sadece üretildikleri ülke kapsam dışında olduğu için mağduriyet yaratabilecektir.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

*Tebliğe eklenen distribütör tarafından sahip olunan 7 bölgede 20 servis ibaresi, yetkili servisleri kapsayacak şekilde değiştirilmeli,
*Üretici standardında servis veren yetkili satıcılar ile yapılan anlaşmalar kapsam içinde değerlendirilmeli,
*Eğitim ve çağrı merkezi şartları için hem distribütöre hem de yetkili satıcılara gerekli altyapıyı hazırlamak için makul bir süre tanınmalı,
*Tebliğin marka ve modeller için başlangıç süresi, en az 1 yıl olarak revize edilmeli,
*Her türlü tedbir, menşei fark etmeksizin tüm elektrikli araçlar için geçerli olmalı,
*Yetkili satıcılar TSE’nin belirlediği standartlarda yapmaya devam etmeli ve distribütör ile rekabete girmek zorunda bırakılmamalı,
*Tebliğ öncesinde ithalat iznini alarak satışına başlanmış marka ve modeller için ithalat izin belgesinin temini için verilen süre en az 1 yıl uzatılmalı ve tamamlanmış yatırımları bulunan yetkili satıcılar mağdur edilmemeli.

ODMD: REKABETÇİ ORTAMA ENGEL OLUNMAMALI

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği Başkanı Ali Haydar Bozkurt elektrikli araçların ithaline ilişkin son düzenlemeden dolayı şaşkın olduklarını söyledi. Bozkurt şu görüşleri paylaştı: "Evet, son dönemde Türkiye pazarına giren elektrikli araç marka sayısındaki artış sebebiyle, tüketicilerin mağdur olmaması adına bazı önlemlerin alınması kaçınılmaz görünüyordu. Biz de ODMD olarak, henüz yeni bir teknoloji olan elektrikli araçlarla ilgili standartların belirlenmesi ve tüm detaylarıyla uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz. Araçların servis ve onarım hizmeti alacağı tesisler ve bu tesislerdeki güvenlik ekipmanları, araçlara hizmet verecek teknik personelin eğitimi gibi konular hayati önem taşımaktadır. Elektrikli bir araçta servis ve onarım esnasında oluşabilecek negatif bir durumda, araca nasıl müdahale edileceği konusunda gerekli eğitimlerin alınmış olması ve müdahale ekipmanlarının servis hizmeti veren yetkili bayilerde standart olarak bulunması gerektiği konusunda da hemfi kiriz. Ancak diğer yandan, yukarıda bahsedilen amacın ötesinde, ticaretin engellenmesi seviyesinde bir noktaya ulaşan önlemlerin, ülkemizde yatırım yapmayı planlayan yerli ve yabancı yatırımcıların cesaretlerinin kırılmasına sebebiyet verebileceğini düşünüyoruz. Yatırım ortamının iyileştirilmesine engel teşkil edecek uygulamalardan kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Çıkan son tebliğ ile, sadece pazara yeni giriş yapacak marka ve modeller değil, ülkemizdeki yerleşik ve hatta üretim yatırımı olan markaların da birçok modelinin satışını engellemeye yönelik bir durum oluşmuştur. Elektrikli araç teknolojisinin gerektirdiği tüm güvenlik standartları belirlenmeli ve bunun birebir uygulanması şartı getirilmelidir. Bu şekilde hem elektrikli araç kullanıcısının hem de araca hizmet veren teknisyenlerin güvenliği en üst düzeyde sağlanmalı, gereken standartları yerine getirmeden hiçbir markanın pazara girişine izin verilmemelidir. Bununla beraber tüm dünyada kabul görmekte olan elektrikli araçların, vatandaşın faydasına olacak şekilde rekabetçi bir ortam yaratmasına da engel olunmamalıdır.“

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teşvikkâr BYD 18 Kasım 2024
Sıra ithallerde mi? 11 Kasım 2024
Elektrik çarptı 04 Kasım 2024
Değişen Paris 21 Ekim 2024
Kısa devre 14 Ekim 2024
Kırmızı alarm 07 Ekim 2024
Ağır ceza 30 Eylül 2024
Türk gücü 23 Eylül 2024