Elektrikli otomobil almak için erken mi?
Son 3 yılda akaryakıt fiyatları öyle zamlandı ki otomobiliniz dizel ya da benzinliyse ‘depoyu fullemek, olur olmaz gaza basmak’ büyük cesaret ister oldu. Bu nedenle bir süredir ‘mevcut otomobilimi satıp elektrikli otomobil alsam mı’ diye düşünenlerdenim. Evet, ülkemizde elektrikli oto satışları çığ gibi büyüyor ama yine de bu konuda karar almak kolay değil. Çünkü geçmişi otomotiv sanayi kadar eski olsa da elektrikli otomobiller gündemimize gireli sadece 15 yıl olmuştur. Bu nedenle yıllardır tanıdığım güvenilir ustalara, mevcut otomobiline ‘bir taşıt aracından öte anlamlar yükleyen’ bazı arkadaşlarıma, ‘ulaştırma servisini elektrikli otomobillerle doldurmuş’ patronlara ve onları kullanan şoförlere sürekli sorular soruyorum.
Ustalar genellikle “Abi henüz erken, hele bir menziller uzasın, şarj süreleri kısalsın belki o zaman, zaten o menziller de yalan dolan” derken, ‘en kalbi duygularla’ yerli ve milli otomobil heyecanımızı yaşayan ve bu nedenle bir elektrikli otomobili satın almış kullanıcıların görüşü, “Abi hiç düşünme. Boşuna benzine, mazota para döküyorsun, al kurtul hem yerli ve milli markamıza destek olursun” şeklinde. KOBİ patronlarımız, nakit sıkışıklığının had safhada olduğu bu dönemde ‘çok faydalı akaryakıt ve periyodik bakım tasarrufunun’ hazzını yaşasa da onların elektrikli araçlarını kullanan şoförlerin genellikle tanıdık ustalarla aynı fikirde olduklarını gördüm. Ben böyle ‘elektrikli’ araştırması yaparken ‘tevafuk’ oldu ve Tesla’nın Avrupa merkezinden bir e-mail geldi.
Tesla gönderdik, test etmek ister misiniz?
E-mail’de, “Sayın Sadi Özdemir, Tesla Türkiye merkezimize, basın mensuplarının test etmesi için tahsis edilmiş Tesla Model Y gönderdik. Test etmek isterseniz Türkiye ekibimizin sizinle iletişim kurmasını sağlayabiliriz” şeklinde nazik bir ifade vardı. Denemekten ne çıkar? Olumlu yanıt verdim. Tesla Türkiye’den aradılar. Sonuçta Model Y’nin çift (dual) elektrik motorlu, dört çeker, 533 kilometre menzillisini 6 gün süreyle kullanmak için teslim aldım.
Aslında, ABD eski başkanı Barack Obama’nın yapım şirketinin sinemaya kazandırdığı Leave The World Behind (Dünyayı Ardında Bırak) filminin o meşhur sahnesinde Tesla otomobillerin ‘otonom kontrol’ ile ne kadar tehlikeli olabildiğine dair bir korkum da vardı ama olsun. Sonuçta o sadece bir film. Türkiye operasyonundaki genç arkadaşların söylediğine göre Tesla Model Y, 2023’te dünyada en çok satılan otomobil olmuş ve ayrıca dünyanın en güvenli (sağlam) otomobili de seçilmiş. Türkiye’de de genellikle elektriklide pazar lideriymiş. Bu yılın 19 Nisan’ında Türkiye’de satılmaya başlanmış ve kurlar yavaş gittiği için tek motorlusunun fiyatı 1 milyon 791 bin lirada kalmış (ÖTV dilimini aşmadığı için). Benim kullandığım iki motorlu performans paket olanın fiyatı ise 3 milyon 334 bin liraymış (O, ÖTV dilimini aşmış). Neyse o gün (iki hafta önce) fiyatlar öyleydi.
İçten yanmalı lüks otolar arkamdan bakakaldı!
Yüzde 65 şarj seviyesinde aldığım Tesla ile Avrupa ve Asya yakasında iki gün abartmadan dolaştım. Otoyoldayken aklınıza gelen bütün lüks Alman içten yanmalı büyük motorlu otomobillerin havalı sürücüleri sağımdan ve arkamdan bakakaldı. Çünkü Tesla’nın hızlanma gücü ve süresi ile ulaşabileceği maksimum hızın bir sınırı yok gibiydi. Bu arada Tesla’yı ‘SAKİN’ sürüş modunda kullandım çünkü bana göre sürat felakettir.
Şarj istasyonları tam bir hayal kırıklığı!
Tesla’nın ilk şarjını nasıl ve nerede yapacağımı merak erken, iki gün sonra Anadolu yakasında şarj seviyem yüzde 20’ye indi ve gördüğüm ilk şarj ünitesine yaklaşıp park ettim. El yordamıyla durumu çözmeye çalışırken orta yaşlı bir esnaf yanıma geldi. “Hayırlı olsun, sizi şuradan izledim, sanırım ilk kez şarj edeceksiniz, yardımcı olabilir miyim” dedi. Ben de seve seve yardımı kabul ettim. Önce telefonuma bir uygulama indirdim, bilgilerimi girdim, kredi kartı tanımladım ve şarjı başlattık. Esnaf kardeşimiz “Ben de uzun süredir elektrikli hafif ticari araç kullanıyorum. Çok memnunum, ciddi tasarruf sağladık. Tesla’nın içine bir bakabilir miyim” dedi ve inceleme hakkını kullandı. Genellikle çok beğendi, tekrar ‘hayırlı olsun’ diyerek uzaklaştı. Artık şarj etmeyi de biliyordum. Testin bitmesine iki gün kala Büyükdere Caddesi’nde şarj seviyem yine 20’nin altına inince navigasyonu en yakın şarj istasyonuna ayarladım. Bir AVM otoparkının içini gösterdi, girdim. İki noktada ikişer tane şarj ünitesi vardı. Birinde şarj olan araçlar ve sırada 3-4 tane bekleyen araç vardı. İkincisinde bir araç şarj oluyordu, diğer ünite bozuktu. Anadolu yakasına geçeceğim için köprüden çıkıştan sonra Altunizade’de bir akaryakıt istasyonu içine girdim. 6 ya da 8 çift şarj ünitesi vardı. Hızlı şarj edenlerden sadece biri çalışıyordu. Diğerinde bir vatandaş elektrikli otomobilini şarj ediliyordu. O şarjını tamamlayınca ben de yüzde 80’e kadar şarj ettim. İstasyondaki bütün çalışanlar sadece ‘fosil yakıt’ alanlarla ilgiliydi. Arızalı üniteleri söyleyince ‘oh olsun size’ der gibi bir yüz ifadesiyle sırtlarını dönüp gittiler. O arada otomobiline ‘fosil yakıt almakta olan bir genç’ yanıma geldi ve ‘abi hayırlı olsun, direksiyona oturabilir miyim’ dedi. Bir dakika kadar inceledi ve ‘muhteşem, inşallah ben de alacağım, kaça aldın abi’ dedi. Yine de bu otomobil testinden sonra kararım, bir yıl içinde mevcut otomobilimi satıp mali gücümün yettiği bir elektrikli otomobil almaktır. Çünkü performans iyi tasarruf muhteşem.