Elektrik 4.0 dönemi başlıyor

Didem Eryar ÜNLÜ
Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) 8. Yıllık Küresel Enerji Verimliliği Konferansı, enerji verimliliği iyileştirmelerinin nasıl hızlandırılacağını ele almak için 30'dan fazla bakan ve 50 CEO’nun da aralarında yer aldığı 80'den fazla ülkeden 700 kişiyi Versailles’da bir araya getirdi.

Fransa Enerji Geçiş Bakanı Agnès Pannier-Runacher ve UEA İcra Direktörü Fatih Birol'un ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinlik, Schneider Electric ortaklığıyla düzenlendi.

Konferansın temel çıktısı şöyle: Net sıfır emisyona ulaşmak için, 2030 yılına kadar küresel enerji verimliliği ilerleme hızını ikiye katlamak gerekiyor ve bu süreçte inovasyon, dijitalleşme ve finans alanlarındaki politika eylemleri belirleyici olacak. Bu politikaları hayata geçirmek için ise, fazla zamanımız kalmadı.

Schneider Electric Başkanı Jean-Pascal Tricoire’ın açılış konuşmasındaki ifadeleri bu gerçeğin altını net bir şekilde çizdi. Şöyle dedi Tricoire: “Enerjiyi nasıl tükettiğimizi optimize etmek, iklim ve enerji kriziyle başa çıkma yöntemimizin önceliğidir. Tüm malzemelere sahibiz. Sahip olmadığımız tek şey zaman: Elektrifikasyon ve dijital enerji verimliliği teknolojilerinin gücünü sonuna kadar kullanmadan önce daha fazla zamanın geçmesine izin veremeyiz.”

“Küresel Enerji Verimliliği Konferansı: Eylemin On Yılı” için yayınlanan brifing raporunda da; bugün yüzde 2,2 olan yıllık enerji verimliliği ilerlemesinin 2030 yılına kadar yıllık yüzde 4'ün üzerine çıkarılmasının; sera gazı emisyonlarında hayati düşüşler sağlayacağı, istihdam yaratacağı, enerjiye erişimi genişleteceği, enerji faturalarını düşüreceği, hava kirliliğini azaltacağı ve ülkelerin fosil yakıt ithalatına bağımlılığını azaltacağı vurgulanıyor. Yıllık ilerlemenin iki katına çıkması için sektördeki yatırımların bugün 600 milyar dolardan 2030 yılına kadar 1,8 trilyon dolarının üzerine çıkması gerekiyor.

Elektriğin daha fazla kullanıldığı bir dünya

Konutlar, binalar, veri merkezleri, altyapı ve endüstride enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümüne öncülük etmeyi hedefleyen Schneider Electric;

enerji, otomasyon ve yazılımı bir araya getiren bütünleşik verimlilik çözümleri sunuyor. Amacını, “herkesi sahip olduğumuz enerji ve kaynakları en iyi şekilde kullanmaya teşvik ederek, herkes için gelişim ve sürdürülebilirlik arasında bir köprü kurmak” olarak tanımlayan şirket, enerjiye ve dijitale erişimin temel bir insan hakkı olduğuna inanıyor. Şirketin bakış açısı son derece net: “Bizim jenerasyonumuz, enerji dönüşümü ve endüstri devriminde yapısal bir değişimle karşı karşıya. Döngüsel ekonomi yaklaşımımızda birlikte karbon nötr bir dünya için elektrik, en verimli ve en iyi bileşen.”

Açık otomasyon, bağımsız yazılım gezegeni koruyan çözümler

Schneider Electric Türkiye Genel Müdürü İsmail Yamangil, enerjinin güvenli, güvenilir, verimli ve çevreci bir şekilde yönetilmesinde aktif rol oynadıklarını ifade ederken, şirketin bu kapsamda EcoStruxure platformunu hayata geçirdiğini ifade ediyor. EcoStruxure, Schneider Electric'in evler, binalar, veri merkezleri, altyapı ve endüstriler için Nesnelerin İnterneti özellikli, açık bir platform.

Yamangil, “IoT mimarimizin kalbinde EcoStruxure Platform'u yer alıyor” diyor.

Platform, üretim bölümünden yönetim katına kadar işletmelerdeki her alanda bağlantı kuruyor. Sensörlerden buluta kadar kritik verileri topluyor. Verileri anlamlı içerikler oluşturacak şekilde analiz ediyor ve gerçek zamanlı bilgilere ve iş mantığına göre harekete geçilmesine olanak tanıyor. Platform, Schneider Electric çözümlerinin inşa edilip sunulduğu “temel teknoloji omurgası” olarak tanımlanıyor ve karbon emisyonlarının azaltılmasını, enerji tüketiminin ve maliyetlerin düşürülmesini sağlarken; verimliliği ve esnekliği de beraberinde getiriyor.

ULUSLARARASI ENERJİ AJANSI BAŞKANI FATİH BİROL

Sınırda Karbon Vergisi yeni hükümetin temel gündem maddesi olmalı

“Temiz enerji endüstrisinde muazzam bir büyüme yaşanıyor. 2022’de dünya çapında gerçekleşen tüm santral yatırımları içerisinde yenilenebilir enerji santrallerinin payı yüzde 90 oldu. Bu, her 10 santralden sadece 1’nin fosil yakıt kaynaklı olduğunu gösteriyor. Bir diğer etkileyici gelişme ise elektrikli araçlar sektöründe yaşanıyor. İki sene önce, dünyada satılan her 25 arabadan 1’i elektrikliydi. Bu sene ise satılan her 5 arabadan 1’inin elektrikli araba olacağını, yani satış hacminin yüzde 20’sini oluşturacaklarını ve bu trendin artmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Nükleer enerji santralleri de yeniden gündemde. Son olarak enerji verimliliği teknolojilerinde muazzam bir büyüme var. 2022’de, küresel enerji verimliliği yatırımlarındaki artış, ortalama artışın iki katı üzerinde gerçekleşti. Bu hızlı yükselişin ardında 3 temel neden görüyoruz. Bunlardan ilki, enerji fiyatlarındaki artışın yarattığı trend. İkincisi, hükümetlerin enerji güvenliği için getirdiği enerji verimliliği odaklı tedbirler. Üçüncüsü ise başta Avrupa ülkeleri olmak üzere kimi ülkelerde artan çevre bilinci ve iklim değişikliğine çözüm bulmak için enerji kullanımını azaltmak amacıyla gerçekleştirilen enerji verimliliği eylemleri.

Çin’in olmadığı bir masada enerji konusunda çözüme ulaşmak mümkün değil

Avrupa kendi sınırları içerisinde net sıfır hedeflerini gerçekleştirse dahi, tüm dünya bu harekete katılmadan iklimsel etkileri değiştiremeyeceğinin farkında. Dolayısıyla küresel bir birliğe ihtiyaç var ancak bugün yaşanan jeopolitik gerginlikler bunun önünde bir engel teşkil ediyor. Rusya-Ukrayna süreci, Amerika, Çin, Hindistan gibi ülkelerin yaşadığı anlaşmazlıklar birlikte hareket etmeyi zorlaştırıyor. IEA 8. Küresel Enerji Verimliliği Konferansı, bu nedenle de stratejik bir önem taşıyordu. Bu buluşmada Çin’den Avrupa ve Afrika ülkelerine, Amerika’dan Japonya’ya hemen her ülkeden temsilciler yer aldı. Küresel iklim değişimine karşı gerçek bir başarı için ülkeler arasında jeopolitik fay hatlarını örtüp, ülkeler arasında bir dayanışma ortamı yaratmamız gerek. G7 Zirvesi’nde liderler, çizdiğimiz çerçeveye destek oldular. Bir diğer umut vaat eden gelişme de iki hafta sonra Çin Devlet Başkanı’nın davetlisi olarak Pekin’e gidiyor olmam. Çin’in olmadığı bir masada enerji ve iklim değişikliğiyle ilgili efektif bir etki ve sonuç almanın mümkün olduğunu düşünmüyorum.

Türkiye’nin geç kalmış olduğunu düşünüyorum

Avrupa ile iş birliği içinde olan tüm ülkelerin Sınırda Karbon Vergisi uygulaması kapsamında süreçlerini sürdürülebilirlik açısından ele alması elzem. İhracatının yüzde 50’ye yakınını Avrupa ülkelerine yapan Türkiye için ise bu konuda ivedilikle somut adımlar atılmalı, bunun için geç kalınmış olduğunu düşünüyorum. Ben, bu konuyu iş dünyasının ve kurulan yeni hükümetin en temel gündem maddesi haline getirmesi gerektiğine inanıyorum. Sınırda Karbon Vergisi, Türkiye ekonomisini nasıl etkiler, bu etkileri minimize etmek için hangi tedbirleri almalıyız sorularını bir an önce masaya yatırmamız gerekiyor.

Türkiye panel ve türbin üretmeli

En büyük büyümeyi güneş enerjisi yatırımlarında görüyoruz. Bu sene dünyada güneşe yapılan yatırım petrol üretimine yapılan yatırımı geçti. Bunu bir milat olarak görebiliriz. 10-15 sene önce güneş enerjisi, deyim yerindeyse ‘romantik’ bir hikaye gibi görülürken bugün petrolü geride bırakması inanılmaz bir başarı. Bu dönüşümde güneş enerjisi santral yatırımlarının ekonomik getirileri önemli bir rol oynuyor. Şu anda dünyanın yüzde 95’inde yeni yapılacak bir elektrik santralinin en ucuz maliyetlisi güneş. Buna Türkiye de dahil. Türkiye yenilenebilir enerjide çok önemli adımlar attı, ama hâlâ potansiyelimizin çok ufak bir kısmını kullanıyoruz ve benim gönlümde yatan, Türkiye'nin sadece güneş panelleri veya rüzgâr türbini kurması ve burada büyümesi değil, aynı zamanda bunları imal eden ve çevredeki ülkelere satan bir ülke haline gelmesi. Çünkü bizim iki tane çok önemli avantajımız var. Birincisi, endüstriyel olarak hem otomotiv sektöründe hem de inşaat sektöründe çok iyi tecrübelerimiz bulunuyor. Bu da türbin ve panel yapımıyla yakından ilişkili. İkincisi de çevremizdeki ülkelerin çok fazla yenilenebilir enerji potansiyeli var ve bu ülkeler, santral kurulumu için gerekli ürün ve çözümleri Çin gibi uzak ülkelerden temin ediyor. Ancak bu onlar için efektif değil çünkü oldukça maliyetli. Dolayısıyla Türkiye gibi üretimde deneyimli ve coğrafi olarak yakın bir ülkeden bu ürünleri temin etmeyi tercih edeceklerdir.”

BARBARA FREİ, SCHNEİDER ELECTRİC GLOBAL ENDÜSTRİYEL OTOMASYON İŞ BİRİMİ BAŞKAN YARDIMCISI

Verilerin gücü ile dijitalleşmeli fosil yerine elektriğe geçmelisiniz

“Sürdürülebilirlik yolculuğu için araştırma ve raporlar kritik öneme sahip. Uluslararası Enerji Ajansı bize uzun yıllardır veri sağlıyor. Bir işin planlanabilmesi için mevcut durumu ve trendleri anlamak gerek. Örneğin, ‘2022'de yüzde 2 enerji tasarrufu yaptık, ancak hedeflerimize gerçekten ulaşmak istiyorsak bunu yüzde 4 yapmamız gerekiyor’ diyebilmek, hem şirketler hem de hükümetler için süreci daha anlaşılır ve anlamlı kılıyor. Dolayısıyla, bu süreçte veri ve bilginin önemi büyük. Biz, Schneider Electric olarak şu önemli hususları her zaman vurguluyoruz: Süreçleri daha kontrol edilebilir hale getirmek için optimizasyon yapmalısınız. Verilerin gücü ile tam bir şeffaflık, görünürlük elde etmek için dijitalleşmelisiniz. Elektrifikasyona yani elektriğe geçiş sağlamalısınız. Böylece fosil yakıtlara dayalı bir sürecin yerine elektriğe dayalı bir süreç ile işinizi karbonsuzlaştırırsınız ve bu da size net sıfırı sağlar.

Şirket değerimiz 2 katın üzerinde arttı

Son 20 yılda portföyümüzü bu şekilde oluşturduk. Schneider Electric 20 yıl önce 9-10 milyar Euro’luk değere sahip bir şirketti. Bu dönemde AVEVA gibi operasyonlarda optimizasyon yapmayı sağlayan yazılımlara yatırım yaparak yeni bir hikaye yaratmaya başladık. Bugün 30 milyar Euro’luk bir şirketiz. Yani 6-7 yıl öncesine göre 2,4 kat daha iyi bir değerlemeye sahibiz. Öte yandan, her üç yılda bir güncellediğimiz sürdürülebilirlik taahhütlerimiz ve buna bağlı bir gündemimiz var. Bizim 2025 için net bir planımız var. Bunun için belirlediğimiz 11 farklı eylem bulunuyor ve bize göre mesele sadece CO2 emisyonları değil. Bu konuda enerji verimliliğinin büyük bir rolü var ama aynı zamanda bu süreç, cinsiyet çeşitliliğiyle, biyoçeşitlilikle ilgili. Şirket olarak ne yaptığımız, hangi konularda sorumluluk aldığımızla ilgili… Eğer şirket olarak iyi şeyler yapmak istiyorsanız, ekosisteminizde de iyi şeyler yapmalısınız, finansal rakamlarınızda da...

Gelecek süreci hızlandırmakla ilgili

Gelecek, bugün gerçek anlamda aksiyon alıp süreci hızlandırmakla ilgili. Bugün enerji verimliliği sadece ekonomik bir faktör değil, iklim hedefleri ile finansal hedefler aynı noktada buluyor. Bu da bana göre gerçekten sürece çok iyi bir ivme kazandırıyor, nitekim Türkiye'nin de bugün bunu gerçekleştirmek için uyguladığı farklı programları var.

Elekrikli motorlar enerji verimliliğinde sıçrama yaratabilir

“Motorlar, elektriğin yüzde 40-50'sinin kullanımından sorumlu. Avrupa'da bu oran yüzde 50. Motorlar, büyük bir elektrik tüketicisi. Bu tüketimi optimize ettiğinizde büyük bir verimlilik sağlarsınız. Bunun için ihtiyacınız olan verimli elektrik tahrik sistemleri. Bu sayede yüzde 30'a varan oranlarda enerji tasarrufu sağlayabilirsiniz. Dolayısıyla sıçramalar; odaklı bir yatırım, düzenleme ya da teşvikle gerçekleşebilir. Güneş enerjisi alanında bunu gözlemledik. Bu alanda 2008-2012 arası dönemde büyük bir patlama yaşandı çünkü ciddi bir yatırım teşviki vardı. Bu olmasaydı, bugün bulunduğumuz yerde de olamazdık. Aynı şey bataryalarda da olacak.”

Endüstrilerin geleceği, yazılım merkezli otomasyonda

Endüstriyel otomasyona baktığınızda, bugün Ar-Ge'ye ayırdığımız paranın yüzde 75'i yazılıma gidiyor. Yani endüstriyel otomasyonda büyük bir katma değer, donanımın içine gömülü olan yazılımda. Hedeflediğimiz iş modeli ise; daha açık olan yeni otomasyon mimarisi kapsamında, donanımı yazılımdan ayırdığımız, abonelik sistemine dayalı bir iş modeli. Esnekliği bir adım daha ileriye taşımak istiyorsanız, endüstrilerin geleceği, yazılım merkezli otomasyonda yatıyor.

Öte yandan, sürdürülebilir ve yenilikçi malzemelere olan ihtiyaç ve eğilim artıyor.

Yüzde 97-98 olan verimliliği yüzde 100 yapacak ürünler bulmak bu noktada önem kazanıyor. AB Sınırda Karbon Vergisi gibi uygulamalar bu yaklaşımların kapsamını genişletecek. Rekabette ve sektörde kalmak isteyen şirketler tüm süreçlerinde sürdürülebilirliği merkeze alacak. Bugün en kritik ihtiyaçların başında çipler geliyor ve çipler de enerji tüketiyor. Biz de yeni nesil ürünleri çip üreticileri ile birlikte geliştiriyoruz.”

ENERJİ VERİMLİLİĞİ İÇİN KRİTİK ON YIL

Enerji verimliliği 2050 hedefleri için 50 ülkeden Versailles Deklarasyonu

Fransa'nın Versailles kentinde düzenlenen 8. Yıllık Küresel Enerji Verimliliği Konferansı sonrasında enerji verimliliğini desteklemek amacıyla Versailles Deklarasyonu yayınlandı. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 50 ülke tarafından imzalanan Deklarasyon’da özetle şu maddeler yer alıyor:

  1. Etkin politikaların uygulanması, yatırımları çekecek koşulların yaratılması, tüketici tercihlerini etkileyecek önlemlerin hayata geçirilmesi ve tüm sektörlerde teknolojik iyileştirmeler yoluyla enerji verimliliği eylemini güçlendirmeyi amaçlayın.

  2. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) 2050'ye kadar Net Sıfır Senaryosuna uygun olarak, dünyanın bu on yıl içinde enerji verimliliği iyileştirmeleri küresel ortalama yıllık oranının iki katına çıkarılması hedefine yönelik daha güçlü politikaları ve eylemleri destekleyin.

  3. UEA tarafından geliştirilen ve hükümetleri sağlam enerji verimliliği politikalarını hızla uygulamalarında destekleyecek bir dizi stratejik ilke ve politikayı içeren güncellenmiş Sønderborg Eylem Planını memnuniyetle karşılıyoruz. Tüm hükümetleri, sanayiyi, işletmeleri ve paydaşları, “enerji verimliliği” ilkesini kısa ve uzun vadeli karar alma süreçlerinin merkezine yerleştirmesini talep edin.

  4. Tarafları ve COP28'deki tüm paydaşları, Paris Anlaşması doğrultusunda enerji verimliliği politikalarının uygulanması konusundaki kararlılıklarını güçlendirmeye ve COP28'de bir enerji verimliliği taahhüdü için çalışmaya davet edin.

  5. Finans sektörünü, net sıfıra ulaşma çabalarını hızlandırmak için enerji verimliliği yatırımlarını desteklemeye ve önceliklendirmeye davet edin.

  6. Özel sektörü düşük karbon teknolojilerinin geliştirilmesi için inovasyon ve yatırımlara yönlendirin ve onları bu konuda teşvik edin.

  7. Enerji verimliliği politikalarının tasarlanmasında insan merkezli bir yaklaşımın izlenmesi, tüketicilerin güçlendirilmesi ve enerji yoksulluğunun azaltılması için hükümet, özel sektör, sivil toplum ve vatandaşlar, özellikle de gençler arasında daha fazla fikir alışverişi ve işbirliği gerçekleştirin.

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar