Elektriği ucuzlatmak ne kadar mümkün?

Mehmet KARA
Mehmet KARA ENERJİ GÜNDEMİ

Son dönemde enerji denilince sokaktaki vatandaşın aklına önce yüksek faturalar geliyor. Nasıl gelmesin ki? Son bir yılda nihai enerji birim fiyatları iki kata yakın artış gösterdi. Büyük orandaki devlet desteğine rağmen, konutlardaki elektrik faturaları bile çarpıcı şekilde yükseldi. Hem de öteden beri uygulanan sübvansiyon oranları daha da yükseltildiği halde...

Peki vatandaş cephesinde durum bu da üretici cephesi bayram mı ediyor? Kesinlikle hayır. Onlar da sıkıntıda. Çünkü uluslararası piyasalarda kömür, petrol ve doğalgaz gibi enerji emtialarının fiyatlarında çok sert atışlar yaşanıyor. Bu artışlar elektrik üretim maliyetlerini arttırdığı halde, santrallerin satış fiyatları üzerinde ciddi bir baskı söz konusu. Bu baskının arkasında ise tüketici tepkisi, dolayısıyla siyasi tercihler var.

Enerji ve ekonomi yönetimi, maliyetler ne kadar artarsa artsın bunun tüketiciye yansımaması için ciddi bir çaba içinde. Ancak fiyat artışları sadece enerji alanı ile sınırlı olmadığından, bu konudaki çabalar da bir yere kadar etkili olabiliyor. Yukarıda da değindiğimiz gibi sübvansiyonlara rağmen doğalgaz ve elektrik faturaları can yakmaya devam ediyor.

Şimdi devlet satışa sunulacak elektriğin maliyetini aşağıda tutmak için başka formüller deniyor. Deyim yerindeyse, yıllardır yerli ve yenilenebilir kaynakları daha fazla devreye sokma politikası sayesinde kurulmuş santrallerin, özellikle de daha ucuza elektrik üretebilen rüzgar ve hidroelektrik santrallerin kazancından kesinti yapıp daha yüksek maliyetle elektrik üretebilen ithal kömür ve doğalgaz ile çalışan santrallere destek aktarıyor.

Oysa, maksat ne olursa olsun, sistemli davranmaktan uzak bir yaklaşım bu. O halde, politikalarınızla makul seviyeye çekemediğiniz fiyatları, sistemi bozarak ya da sistemsizlikle kontrol etmeye çalışıyorsunuz demektir. Bunun adına bırakın serbest piyasa ödemeyi, piyasasızlık ya da komuta ekonomisi denilebilir.

Yani tohum, gübre, ilaç, kasa, mazot gideri katlanarak artan Finikeli, Fethiyeli domates üreticisinin sorunu ile elektrik üreticisinin sorunu piyasa mantığı açısından pek farklı sayılmaz. Satış noktasına götürmek için harcayacağı yakıtın bedelini bile alamayacağı domatesi yan taraftaki dereye dökmesine nasıl kızarsınız. Elektrik santralleri de tavan fiyat nedeniyle zararına üretim yapamayacağı için sıkışmış vaziyette. Ama bu santrallerin bir şekilde elektrik üretmesi şart. Çünkü devlet vatandaşın elektriğinin kesilmesini göze alamaz. O yüzden yine aynı vatandaşın vergilerinden bir bölümünü, söz konusu tesislerin maliyetine elektrik üretmesini sağlamak için aktarıyor. Yani bir kısır döngü söz konusu.

Son 20 yılda elektrik tedarik hizmetleri kademe kademe özel sektöre bırakıldığına göre devletin topladığı vergi gelirlerinden bir bölümünün buraya aktarılması söz konusu. Bu durumda eğitim, güvenlik, sağlık gibi kamu hizmetlerine ayrılacak bütçe de küçülüyor. Kamu hizmetlerini yerine getirebilmek için kamu kesimi borçlanma gereği yükseliyor. Başlıktaki soruya dönersek, mevcut şartlarda elektrik fiyatlarını düşürmek kolay değil, uzun vadede, daha ucuza elektrik üretecek altyapıyı kurmak şart.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar