Ekonominin ekosistemi yok mu?
Her bayramda, daha ağır konular yerine, bayramın içinde bulunduğu ekonomik koşullara ya da ortama bağlı olarak yazı yazmaya çalışıyoruz.
Bu bayram ise ekonomiden bahsetmek yerine ekonominin ekosisteminden bahsetmek istedik.
Ekosistem, son yıllarda asıl alanının dışına çıkılarak çok sıkça kullanılmaya başlandığı ve moda deyim haline geldiği için bu başlığı seçtik.
Dilerseniz öncelikle gerçek anlamıyla kullanılan ekosistem ne demek ona bakalım. Ondan sonra da ekosistemin ekonomisinin olduğunu açıklamaya çalışalım. Sonunda de acaba ekonominin ekosistemi var mı ona bir bakalım.
Aslında ekosistem, doğa biliminin ilgi alanına giren bir kavram.
Özgür ansiklopedi Wikipedia, kavramı şöyle açıklıyor.
“Ekosistem, belirli bir kısımda bulunan canlılar ile bunları saran cansız çevrelerinin karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik arz eden ekolojik sistemlerdir.
Ekosistem yaklaşımı, bireysel organizmalar ya da topluluklardan çok tüm alanın işlevlerinin nasıl olduğuyla ilgilenir. Bir alandaki organizmalar ve cansız çevreleriyle olan ilişkilerine bakar. Ekosistemler, birbirlerinden ne kadar farklı olurlarsa olsunlar, içlerindeki canlılar arasındaki etkileşimler dengeli olduğu ve enerji sağlanmasında bir sorun olmadığı sürece kendi kendilerine yeterli birimlerdir ve bazı ortak ögelerden oluşurlar.
Ekosistem, küresel ölçekte bir düzeni ifade etmekle beraber yerel ve korunaklı bir sistemin varlığına da atıfta bulunabiliyor. Açıkçası yerküre, tek başına bildiğimiz en büyük ekosistemi oluşturuyor”.
Açıkçası ekosistem, doğa bilimlerinde biyolojik ve sosyal bilimlerde de sosyolojik alt yapılar dengesini ifade ediyor.
Nitekim “ekosistem ekonomisi” kavramı da bu yaklaşımdan türetilmiş bir yaklaşık.
“Ekosistem ekonomisi” kavramı ilk olarak Frosch ve Gallopoulos tarafından 1989 yılında ortaya atılmış. Bioçeşitlilikten yola çıkarak firmaların çevreyle yakalayabileceği uyum sürecine vurgu yapılmış. Yani Frosch ve Gallopoulos bunu endüstriyel ekosistem olarak tanımlamışlar.
Nitekim bu yaklaşımdan etkilenerek ekosistem ekonomisine ilişkin başka yaklaşımlar da ortaya atılmış.
Örneğin bir ürün veya hizmetin farklı bir hizmetle birleştirilerek halka arz edilmesi olarak tanımlanmış. Bu birleşme; şirketin kendi içinde kuracağı bir sistem olabileceği gibi farklı bir firmayla ortak çatı altında çıkarabileceği ürün veya hizmet olarak da öngörülebilmiş. Zira buu birleşmeler organizasyonel anlamda yükün azalmasını sağlıyor ve burada topluma fayda sağlamak temel amaç olarak karşımıza çıkıyor.
Bir ekosistem ekonomisi oluştururken başlıca dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri uyumluluk süreci olarak ifade ediliyor. .
Ekosistem kavramını ekonomiye uyarladığımızda, ekonominin altyapısının oluşturulması ya da ekonomide yapısal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi anlamı ortaya çıkıyor.
Gelin dilerseniz örnekle anlatmaya çalışalım.
Bir ekonominin işleyişi veya başarısı, olmazsa olmaz temel bileşenlerinin varlığına ve uyumlu işleyişine dayanıyor.
Örneğin; bir ülkede toplumun eğitimi konusu halledilememişse o ekonomide sağlıklı bir temelin olduğu veya gelişmenin olacağı beklenebilir mi?
Aynı şekilde bir ülkede demokrasinin tüm kuralları işletilemiyorsa, hukuk devleti olgusu sağlanamamışsa, rekabet altyapısı oluşturulamamışsa o ekonomide sağlıklı ve sürekli bir gelişme olabilir mi?
İşte bunların hepsi bir ekonominin ekosistemini oluşturuyor. Yani ekonominin bütün unsurlarıyla sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesi için temel bileşenlerinin birbirleriyle güçlü bağlarının kurulması gerekiyor.
Onun için artık ekonomik alt yapı ya da ekonomide yapısal düzenlemeler yerine ekonominin ekosistemi kavramını kullanıyoruz.
Buna göre yukarıda yapılan ekosistem tanımını ekonomiye şöyle uyarlayabiliriz: “Ekonominin ekosistemi, bir ekonominin alt yapısını oluşturan ve bunların karşılıklı ilişkileri ile meydana gelen ve süreklilik arz eden sosyal nitelikli ekolojik sistemlerdir”.