Ekonominin açılması ve piyasa fiyatlamaları
Salgını kontrol altına alan Avrupa’da büyümenin canlanmasının verdiği destek ile haziran ayına pozitif bir küresel konjonktürle başladık.
ABD tarım dışı istihdam artışının beklentilerden zayıf gelmesi emek piyasasının salgın öncesine dönmesinin uzun zaman alacağını ve Fed’in genişletici politikaları sürdüreceğini göstererek risk iştahını destekliyor.
ABD istihdam verisi sonrası gerileyen dolar, gelişmekte olan piyasalar için iyi haber. Geçmiş verinin incelenmesi, gelişmekte olan ülke varlıkları için asıl tehdidin, ABD büyümesinin artması ve Fed’in parasal sıkılaşması değil, doların güçlenmesi olduğunu gösteriyor.
Beklentilerden düşük mayıs ayı enflasyonu ve Karadeniz’de ilave doğal gaz rezervi bulunmasına rağmen Türk Lirası gelişmekte olan ülke paralarından negatif ayrışmaya devam ediyor. Siyasi otoriteden gelen sinyalleri, enflasyondaki ilk gerileme işaretinde Merkez Bankası'nın faiz indireceği şeklinde okuyan yatırımcılar Türk Lirası’nı satmaya devam ediyor.
Merkez Bankası bozulan algıyı düzeltmek için elinden geleni yapıyor. Merkez Bankası piyasalarla yaptığı toplantıda enflasyonda kalıcı gerileme görülmeden para politikasının gevşetilmeyeceği mesajını veriyor. Bankanın baz senaryosuna göre enflasyonun 3 çeyrek sonu 4 çeyrek başı gibi gerileyecek. Bizim tahminler dördüncü çeyrekten önce bir gerileme göstermiyor.
Döviz kurundaki sert dalgalanma Türk Lirası cinsi varlıklara olan ilgiyi azaltıyor. Türk Lirası sene başından beri yüzde 14 değer kaybıyla Naci Başkanın görevden alınması sırasında gördüğü dip seviyelerin de altına geriledi. Uzun vadeli devlet iç borçlanma senetleri yüzde 20’ye yakın kayıpla dünyadan negatif ayrışıyor. MSCI Türkiye yüzde 22 kayıpla en kötü gelişmekte olan ülke endeksi. Eurobond piyasası, özellikle kısa ve orta kısmı görece en az tahribatın olduğu varlık grubu olarak öne çıkıyor.
Yaz dönemi için temel risk, FED ’in varlık alımlarını azaltmayı tartışmaya başlaması. Temmuz veya ağustos ayı toplantılarında bu konu ile ilgili açıklamanın gelmesi bekleniyor. Piyasaların varlık alımının azaltılmasını doların güçleneceğinin işareti olarak okuması küresel risk iştahını bozabilir.
14 Haziran’da NATO zirvesi sırasında yapılması planlanan Erdoğan-Biden görüşmesi ve uzun zamandır süregelen anlaşmazlıkların çözümü yönünde bir dönüm noktası olabilir. Türkiye Rus S400 uzmanlarını geri göndererek ve Suriye'ye insani yardım konusunda yapıcı tutumuyla ABD’ye toplantı öncesi pozitif sinyaller veriyor. ABD ile ilişkilerin düzelmesi ABD kaynaklı faiz/kur şoklarının etkisini hafifletebilir.
Lafı çok uzatmadan toparlayalım. Salgının kontrol altına alınması ve ekonominin açılmasına rağmen, Türkiye varlık fiyatlamalarında halen bir normalleşme yok. Türkiye risk primleri hak etmediği kadar yüksek seviyelerde işlem görüyor. Bizim görüşümüzde bir değişiklik yok. Hisse senedi ve eurotahvilde olası gerilemeleri alış fırsatı olarak görmeye devam ediyoruz. Ancak fırsat penceresinin uzun süre açık kalacağından endişe ediyoruz.