Ekonomiler dibe, borsalar tavana vururken
Koronavirüs pandemisiyle başlayan süreçte dünyada yaşananlara bakınca kendimizi hızlandırılmış bir filmin hem bir figüranı hem de olan bitene anlam vermeye çalışan bir izleyicisi olarak buluyoruz. Ülkelerini yönetme iddiasındaki liderlerin tutarsız davranışlarıyla uzmanların ve bilim insanlarının kafa karıştıran açıklamaları arasında bocalayan insancıklar olarak ne yapacağımızı kestirmeye çalışıyoruz.
Hemen önümüzdeki dönemde nelerin yaşanacağını kestirmeye çalışırken pandeminin bundan sonraki seyri tabii ki çok önemli ama o konuda o kadar çok şey yazıldı ve söylendi ki benim gibi konunun uzmanı olmayan birinin lafa karışmasına hiç gerek yok. Aklımın biraz da olsa erebileceği konulardaki gelişmelere baktığımda da olan biteni anlamanın pek de kolay olmadığını görüyorum.
Örneğin dünya ekonomisindeki gelişmeler konusunda görüş bildirmek için en yetkili konumda bulunan kuruluşlardan birinin, Dünya Bankası’nın önceki gün açıklanan raporuna göre, dünya ekonomisinde 1946’dan beri benzeri yaşanmamış boyutta bir küçülme yaşanıyor, dünya ekonomisi dibe vurma sürecinde. Kimilerine göre dünya ekonomisinideki gidişatın en önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilen borsalarda ise rekorlar kıran yükselişler yaşanıyor, borsalar tavan yapma sürecinde.
Son 75 yılın en derin krizi
Dünya Bankası’nın önceki gün açıklanan Küresel Ekonomik Beklentiler raporu 183 ülkenin 150 yıllık (1870-2020) verilerini kullanarak ilginç bir karşılaştırma yapıyor. Bu 150 yıl içinde dünya ekonomisinde 14 kez resesyon yaşanmış, dünya ekonomisi küçülmüş. En yüksek oranlı küçülme 1930-32 yıllarında yaşanmış, ikinci sırada 1945-46 resesyonu var. Dünya Bankası’nın 2020 yılı için yaptığı tahmin tutarsa dünya ekonomisi bu yıl yüzde 5.2 küçülecek ve bu 1946’dan sonra yaşanan en yüksek oranlı küçülme olacak. Dünya Bankası’nın 2020 tahminleri gerçekleşirse bu yıl verileri kullanılan ülkelerin yüzde 90’ında ekonomi küçülecek ve 2020 yılı küçülmenin yaygınlığı bakımından birinci sıraya oturacak. Ayrıca Yükselen Pazar ülkeleriyle Gelişmekte Olan ülkeleri içeren EMDE ülkeleri ekonomilerinin toplam büyüklüğü 2020’de yüzde 2.5 küçülecek ve bu ülkeler grubu 60 yıldan beri ilk kez küçülmüş olacak.
Dünya Bankası raporundaki veriler, 2020 krizinin sıradan bir kriz olmadığını, gerek kapsam ve gerek derinlik bakımından çarpıcı boyutta bir çöküşü yansıttığını gösteriyor. Dünya Bankası bu çarpıcı resesyonun uzun sürmeyeceğini ve dünya ekonomisinin 2021’de yüzde 4.2 büyüyeceğini tahmin ediyor ama bu 2020 şokunun önemini azaltmıyor.
ABD’deki kriz de çok önemli
Dünya Bankası raporuna göre ABD ekonomisindeki küçülme 2020’de yüzde 5.2 olacak, 2021’de ise yüzde 4 büyüyecek ABD ekonomisi. Ancak pandeminin tırmanma sürecinde ve sonrasında ABD’de yaşananları hatırladığımızda ABD’deki krizin, ekonomideki performansın ötesinde, çok boyutlu bir yönetişimn(governance) krizi olduğunu görüyoruz. Başkan Trump’ın gerek pandeminin yayılma sürecinde gerekse George Floyd’un polis tarafından boğulması sonrasında yaşanan yaygın protesto gösterileri karşısında sergilediği cehalet ve zorbalık tabloları ABD’nin çok boyutlu bir değişim ihtiyacında olduğunu herkese gösterdi.
ABD’de 3 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimi bu değişimin ilk adımı olabileceği için büyük önem kazandı. Trump’ın koltuğunu kaybetmemek için her yola başvurması beklenebilir. Ancak protesto gösterilerini bastırmak için yaptığı güç denemelerinin fiyaskoyla sonuçlanması onu ekonomiye öncelik vermeye ve özellikle borsaların performansına odaklanmaya itebilir.
Borsalar Trump’a mı oynuyor?
ABD borsaları Başkan Obama döneminde başlayan yükselişini Trump döneminde de sürdürdü. Trump’ın sahiplendiği bu yükseliş pandemi krizinin ilk günlerinde onu kahreden bir çöküşe dönüştü. Ancak pandemi şokunun ilk etkilerini atlatan borsalar daha sonra devletin ve ABD Merkez Bankası’nın ekonomideki çöküşü hafifletmek için ortalığa saçtığı trilyonluk destek paketlerinin aşıladığı umutla yeniden tırmanışa geçti. Ülkeyi sarsan protesto gösterileri de bu tırmanışı durduramadı. Ülke dibe vururken borsalar tırmanışını sürdürdü.
Bundan sonrasını benim spekülatif senaryom olarak okuyabilirsiniz. Borsalar sanki Trump’ın başkan kalması ve ABD’de toplumsal tepkilere yol açan düzenin olduğu gibi korunması için seferber olmuş durumda. Bu uğurda risk alarak tırmanışı sürdürmeye, yeni rekorlar kırmaya çalışacaklar.