Ekonomik kalkınmanın yeni rengi “mavi”
OECD verilerine göre mavi ekonominin değeri 2010 yılında 1,5 trilyon dolar seviyesindeyken, 2030 yılına kadar yıllık 3 trilyon doları aşması bekleniyor.
“Her şeyin gerçek bedeli, yani onu elde etmek isteyen kişiye gerçek maliyeti, onu elde etmek için harcanan çaba ve zorluktur” diyor Adam Smith. Bu söz, bugün su ile yakından ilgili… Dünya genelinde 3 milyardan fazla insan, büyük çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere, geçimini denizlerden sağlıyor. 2025 yılı itibarıyla dünya nüfusunun yüzde 50’sinin su stresi yaşayan bölgelerde yaşayacağı; 2050’ye gelindiğinde ise yüzde 25’inin sürekli su kıtlığı çekeceği tahmin ediliyor. Şu anda ise dünya nüfusunun yüzde 33’ünün güvenli içme suyuna erişimi bulunmuyor. Günümüzde atık suların yüzde 80’i yeterli arıtma olmaksızın su yollarına karışıyor ve 2050 yılına kadar okyanuslarda balıktan çok plastik olacağı öngörülüyor. Her yıl 8 milyon ton plastik atığın denizlere karışması, okyanuslar üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Küresel mavi ekonominin yıllık ekonomik değerinin 2,4 trilyon doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bu değer, mavi ekonomiyi dünyanın 7. büyük ekonomisi konumuna getiriyor.
Türkiye öne çıkan ülkeler arasında
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü’ne (OECD) göre mavi ekonominin, 2010 yılında 1,5 trilyon dolar seviyesindeyken, 2030 yılına kadar yıllık olarak büyüyerek 3 trilyon doları aşması bekleniyor. Denizler ve su yolları dünya çapında milyonlarca insan için istihdam ve gıda kaynağı konumunda. Dolayısıyla deniz ekosistemlerinin sağlığını korumak sadece çevre ve iklim değişikliğiyle mücadele açısından değil, aynı zamanda yoksulluğun azaltılması açısından da hayati öneme sahip. Bu nedenle, “mavi ekonomi” her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Mavi ekonomi; deniz ekosisteminin sağlığı, ekonomik büyüme, mesleklerin ve geçim kaynaklarının gelişimi için denizel kaynakların sürdürülebilir kullanımı anlamına geliyor. Türkiye, mavi ekonomi alanındaki kayda değer potansiyeliyle önde gelen çalışma ve iş birliklerinde öne çıkan ülkeler arasında yer alıyor.
Su temini ve su arıtma
Türkiye’de yeşil ve mavi finansman alanındaki gelişmeler, son yıllarda hız kazandı. Dünya Bankası’nın Şubat 2022’de yayımladığı “Türkiye’de Yeşil Finansmanı Harekete Geçirme” başlıklı tematik raporda, özel sektör için finansman sağlanabilecek öncelikli alanlar enerji ve su sektörleri olarak ön plana çıkmıştı. Dünya Bankası yan kuruluşu Uluslararası Finans Kurumu’nun (IFC) Haziran 2022’de tamamladığı Mavi Finansman Çalışması da, Türkiye’deki en büyük yatırım fırsatlarını “su temini ve “su arıtma” olarak sıralamıştı. Su krizinin derinleşmesini önlemek ve sürdürülebilir çözümler üretmek için özel sektör yatırımlarının yanı sıra, yenilikçi finansman modelleri ve kamu-özel sektör iş birliklerinin önemi de giderek artıyor. Yeşil ve mavi finansmanın desteklenmesi, Türkiye’nin hem ekonomik kalkınması hem de çevresel sürdürülebilirliği için kritik önem taşıyor. Türkiye’nin 2053 Sürdürülebilir Mavi Ekonomi Eylem Planı, denize dayalı ekonomik büyüme sağlanırken denizlerin ve deniz ekosistemlerinin korunmasını hedefliyor. Gerekli altyapının oluşturulması, yol haritasının hazırlanması ve kıyı alanlarında faaliyet gösteren sektörler ve kurumlar arasındaki iş birliğini artırmayı amaçlayan plan, ayrıca Deniz Koruma Alanları’nın ilan edilmesiyle özellikle çevresel tehditlere duyarlı kıyı bölgelerindeki biyolojik çeşitliliği korumayı da hedefliyor.
Su kaynakları üzerindeki baskı her geçen gün ağırlaşıyor
TÜSİAD ve Chapter Zero Türkiye iş birliğinde, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerinde giderek artan etkisine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen toplantı da, mavi ekonominin sürdürülebilir kalkınma açısından önemini ve sektörlerle etkileşimini masaya yatırdı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Enerji, Çevre ve İklim Değişikliği Yuvarlak Masası Başkanı, Chapter Zero Türkiye Yürütme Komitesi Başkanı Cevdet Alemdar’ın yorumları şöyle oldu: “Küresel ekonominin belirleyici unsurları hızla değişiyor. Nüfus artıyor, kırsaldan kente geçiş hızlanıyor, sanayi temelli rekabetçilik öne çıkıyor. Diğer yandan, artan tüketim, iklim değişikliği ve yanlış kullanım nedeniyle bugün ele almayı öngördüğümüz su kaynakları üzerindeki baskı her geçen gün daha da ağırlaşıyor. Bu anlayışla 22 Mart Dünya Su Günü’ne yaklaşırken, mevzuattan teknolojiye, altyapıdan finansal araçlara, iyi uygulamalardan kurumsal dönüşüm ve iş birliklerine kadar su yönetiminin farklı boyutlarını ele almak kritik konular olarak gündemimizde oluyor.” Stantec Orta Doğu Su Bölge Direktörü ve Stantec Türkiye Genel Müdürü Dr. Murat Sarıoğlu’nun ana tema konuşmacısı olduğu etkinlikte mevzuattan teknolojiye, altyapıdan finansal araçlara, iyi uygulamalardan kurumsal dönüşüm ve iş birliklerine kadar su yönetiminin farklı boyutlarının ele alındığı bir panel gerçekleşti. TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Nurşen Numanoğlu’nun moderasyonunu üstlendiği panelde, Akkök Holding Kurumsal Sürdürülebilirlik Müdürü Çiğdem Arpat Koçak, EBRD İklim Adaptasyonu ve Doğa Finansmanı Uzmanı Olivia Becher, TÜSİAD Su Grubu Başkanı Ayla Öngören, Beko Çevre Direktörü Zeynep Özbek, Stantec Proje Müdürü Figen Şişman Nayal ve TSKB Ekonomik Araştırmalar Müdürü Dr. Feridun Tur konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmalarda; kıyı ekosistemleri için farkındalığın artırılması, etkin izleme-değerlendirme mekanizmalarının kurulması, eğitim ve becerilerin geliştirilmesi, uluslararası ve kamu-özel iş birliklerinin güçlendirilmesi, bu alanda çalışan KOBİ’lerin desteklenmesi, Ar-Ge teşviklerinin yapılması, inovasyonun desteklenmesi konuları ön plana çıktı.
“Sürdürülebilirliğe Mavi Ekonomi ile Açılan Yelken”
PwC Türkiye'nin "Sürdürülebilirliğe Mavi Ekonomi ile Açılan Yelken: Türkiye'nin Potansiyelini Açığa Çıkarmak" başlıklı raporuna göre, Türkiye’nin 8 bin 592 kilometrelik kıyı şeridinde yer alan 28 şehir, toplam GSYİH’nin yüzde 67’sini üretiyor ve bu bölgelerde 11 milyondan fazla kişi istihdam ediliyor. Bu istihdamın yüzde 8’i doğrudan mavi ekonomiyle bağlantılı sektörlerde çalışıyor. Rapor kapsamında değerlendirilen sektörlerdeki bölgesel dağılıma bakıldığında Marmara kıyılarında liman faaliyetleri ile gemi inşası ve onarımı öne çıkıyor. Ege kıyılarında da etkisi görülen liman faaliyetleri ile gemi inşasının yanına Marmara’dan farklı olarak canlı deniz kaynakları ile kıyı turizmi yerleşiyor. Akdeniz bölgesinin doğusunda Mersin - İskenderun’daki liman etkisi dikkat çekerken, batıda kıyı turizmi ve deniz taşımacılığı öne çıkıyor. Karadeniz ise çok sayıda limanı ve tersanesinin yanına Doğu Karadeniz’de canlı deniz kaynaklarıyla farklılaşıyor. Raporda öne çıkan başlıklardan biri de mavi finans. Denizler ve kıyı bölgeleriyle ilgili sürdürülebilir ekonomik faaliyetleri desteklemek üzere özel olarak tasarlanmış finansal mekanizmaları, araçları ve yatırımları ifade eden mavi finansı temel alan inisiyatifl er, deniz koruma projeleri, sürdürülebilir balıkçılık, yenilenebilir enerji projeleri, kıyı altyapısı geliştirme ve deniz kirliliğiyle mücadele gibi alanlara finansman sağlıyor. Bu kapsamda yer alan finansal araçlar ise mavi tahviller, mavi karbon dengeleme çalışmaları, yeşil-mavi taksonomiler, deniz ve kıyı alanlarını koruma, sürdürülebilir balıkçılığı teşvik etme ve mavi ekonomi içindeki diğer faaliyetlere yönlendirme olarak sıralanıyor.
Değerli ekonomim.com okurları,
ekonomim.com ekibi olarak Türkiye'de ve dünyada yaşanan, haber değeri taşıyan gelişmeleri sizlere en hızlı, tarafsız ve kapsamlı şekilde sunmak için çalışıyoruz. Bu süreçte sunduğumuz haberlerle ilgili eleştiri, görüş ve yorumlarınız bizim için çok değerli. Ancak, karşılıklı saygı ve hukuka uygunluk çerçevesinde, daha sağlıklı bir tartışma ortamı oluşturmak adına yorum platformumuzda uyguladığımız bazı kurallarımız bulunmaktadır.
Sayfamızda Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına ve evrensel insan haklarına aykırı yorumlar onaylanmaz ve silinir. Okurlarımız tarafından yapılan yorumların, (diğer okurlara yönelik olanlar da dahil) kişilere, ülkelere, topluluklara, sosyal sınıflara ırk, cinsiyet, din, dil başta olmak üzere ayrımcılık içermesi durumunda, yorum editörlerimiz bu yorumları onaylamayacak ve silecektir. Onaylanmayacak ve silinecek yorumlar arasında aşağılama, nefret söylemi, küfür, hakaret, kadın ve çocuk istismarı, hayvanlara yönelik şiddet söylemleri de yer almaktadır. Suçu ve suçluyu övmek, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre suçtur, bu nedenle bu tür yorumlar da ekonomim.com sayfalarında yer almayacaktır.
Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde doğruluğu kanıtlanamayan iddia, itham ve karalama içeren, halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden, provokatif yorumlar da yapılamaz.
Markaların ticari itibarını zedeleyici, karalayıcı ve ticari zarara yol açabilecek yorumlar onaylanmaz ve silinir. Aynı şekilde, bir markaya yönelik promosyon veya reklam amaçlı yorumlar da onaylanmaz ve silinecek yorumlar kategorisindedir. Diğer web sitelerinden alınan bağlantılar ekonomim.com yorum alanında paylaşılamaz.
ekonomim.com yorum alanında paylaşılan tüm yorumların yasal sorumluluğu yorumu yapan kullanıcıya aittir, ekonomim.com bu sorumluluğu üstlenmez.
ekonomim.com'de yorum yapan her okur, yukarıda belirtilen kuralları, sitemizde yer alan Kullanım Koşulları'nı ve Gizlilik Sözleşmesi'ni okumuş ve kabul etmiş sayılır.
Kurallarımıza uygun şekilde saygı, nezaket, birlikte yaşama kuralları ve insan haklarına uygun yorumlarınız için teşekkür ederiz.