Ekonomik görünüme ilişkin gelişmelerin piyasalara etkisi
Küresel piyasalarda, aşılama çalışmalarının başlaması, ekonomilerin açılmaya başlaması ile birlikte ekonomi ve şirket karlılıklarının iyileşeceği beklentileri, FED’in güvercin duruşunu koruyan açıklamaları ve büyük ölçekli yeni teşvik beklentileri fiyatlamalarda etkili olan konu başlıkları olmaya devam ediyor. AB liderlerinin daha sıkı kısıtlama önlemleri almayı düşündüklerine ve daha fazla Cumhuriyetçi milletvekilinin Başkan Biden'ın 1,9 trilyon dolarlık teşvik paketine karşı çıktığına dair haberler kısa vadede soru işaretlerine neden olsa da riskli varlık sınıfında yer alan hisse senetleri yeni zirve seviyeleri test ediyor. Yılbaşından bu yana bakıldığında Russell 2000 endeksi yüzde 9.8, teknoloji endeksi Nasdaq ise yüzde 5.1, küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksi yüzde 2.3, Dow Jones ise yüzde 1.3 oranında yükseldi. Yeni teşvik beklentileri eşliğinde sert yükselişlerin öne çıktığı tahvil faizlerinde yatay eğilim etkili olurken, altında satış baskısı ardından toparlanma çabası, Nisan 2018’den bu yana ki en düşük seviyelere geri çekilen dolar endeksinde ise tepki yükselişleri ardından satış baskısı öne çıkıyor.
Bu hafta başta FED FOMC açıklamaları olmak üzere, ABD’de dayanıklı tüketim mal siparişleri, konut verileri, çekirdek PCE ve dördüncü çeyrek büyüme verileri, Euro Bölgesi’nde güven endeksleri, Almanya’da dördüncü çeyrek büyüme verisi, Ocak ayı HICP enflasyonu takip edilecek. 2021 strateji raporunda da belirttiğimiz gibi küresel enflasyonun özellikle de gelişmiş piyasalardaki enflasyonun bu yıl önemli ölçüde artmasını bekliyoruz. Yeni vaka sayıları ve kısıtlama önlemleri ile birlikte küresel büyüme 2020 yılı sonlarında yavaşlama sinyalleri üretirken, aşılama çalışmalarının başlaması, ekonomilerin açılması ve mali teşvikler gibi konular eşliğinde önümüzdeki dönem için özellikle de 2021 yılının ikinci yarısı için görünüm daha olumlu yönde şekilleniyor.
Bu hafta açıklanacak verilerde de kısıtlamaların etkisini takip etmeye devam edeceğiz. Büyümeye yönelik öncü veriler imalat sektörü öncülüğünde dördüncü çeyrekteki yavaşlamanın daha sınırlı kaldığını, imalat sektöründeki esneklik ve kısıtlamaların yılın başındaki kadar şiddetli olmaması sayesinde ekonomilerdeki görünümün ikinci çeyrekten daha iyi durumda olduğuna işaret etmişti. Örneğin, bu hafta ABD’de açıklanacak büyüme verisine baktığımızda 2020 yılında yüzde 33.4 ile üçüncü çeyrekteki sert yükseliş ardından dördüncü çeyrekte yüzde 4 civarı büyüme bekleniyor. Euro Bölgesi’nde ise bazı ülkelerde artan kısıtlamaların negatif etkisini görmeye devam edebiliriz. Örneğin Ocak ayı güven endekslerinde düşüş beklentileri öne çıkıyor. Almanya’da dördüncü çeyrekte yüzde 4 civarı daralma bekleniyor. Ocak ayı enflasyon verisinin ise temelde geçen yılki geçici vergi indiriminin bu yılın başında ortadan kalkması ile birlikte yükseliş göstermesi bekleniyor. Verilerde piyasa beklentilerinden sapmalar rekor seviyelerdeki hisse senetlerinde düzeltmeyi tetikleyebilecek konu başlıkları arasında yer alabileceğini düşünüyoruz.
Diğer taraftan bu hafta 27 Ocaktaki FED toplantısı ise bu haftanın öne çıkan konuları arasında yer alıyor. FED’in mevcut para politikasında, faiz oranları ve varlık alımları konusunda ileriye dönük yönlendirmede değişikliğe gitmesini beklemiyoruz. Ancak Powell’ın özellikle aşılama çalışmalarının başlaması ve yeni teşvik adımları ardından ekonomideki görünüme hem büyüme hem de temelde baz etkisi ile artmaya başlayacak olan enflasyona ilişkin (yukarı yönlü riskler) değerlendirmeleri önemli olacak. Hatırlanacağı üzere son dönemde bazı FED üyelerinin ekonomide güçlü toparlanma görülmesi durumunda, bu yıl sonunda varlık alımların biraz azaltılmasının uygun hale gelebileceğine dair değerlendirmeleri öne çıkmıştı. Ardından FED başkanı Powell ise son açıklamalarında tahvil alımlarının azaltılmasını tartışmak için doğru bir zaman olmadığını vurgulamıştı. Powell’ın şu ifadeleri dikkat çekmişti: “Tahvil alımlarının iletişimini gerçekleştirirken çok dikkatli olmamız gerektiğini biliyoruz. Çıkışı konuşmak için doğru zaman olmadığını biliyoruz. Bence küresel finansal krizinden çıkardığımız bir başka ders de erken çıkış yapmama konusunda dikkatli olmamız gerektiği.” Kısacası bu hafta Powell’ın açıklamalarında, ekonomideki görünüme ilişkin daha olumlu bir değerlendirmenin, piyasalarda parasal genişlemeden daha erken çıkılabileceğine dair beklentilerin öne çıkmasına neden olabileceğini belirtmekte fayda görüyoruz.