Ekonomik büyüme ve istihdam
Bu hafta açıklanan verilerle 2023 yılı istihdam piyasasına ilişkin gelişmeleri gördük. Hükümet yetkilileri, toplam istihdamın 32 milyona ulaşmasının ve işsizlik oranının %8,8’e gerilemesinin ekonomik programda hedeflenenden de öte iyi gelişmeler olduğunu vurgulayan açıklamalar yaptı. Peki, istihdam piyasası gerçekten de ekonomik programın meyvelerini aldığımız bir çıktı mı oldu, gelin bunu değerlendirelim.
Öncelikle son 3 yılda uygulanan ekonomi programlarını hatırlayalım. 2021 sonbaharında para politikasında faiz oranlarını düşürme kararı alınmıştı. Düşük faiz politikasıyla hükümetin hedeflediği, firmaların borçlanma maliyetini azaltmak ve böylece bir yandan enflasyonu düşürmek, diğer yandan da ekonomik aktiviteyi desteklemek, ihracatı artırmak ve cari fazla vermekti. Kulağa oldukça hoş gelen bu hedeflerin ekonomik büyüme dışındaki çıktılarının, özellikle kur, enflasyon, cari açık ve finansal risk göstergeler üzerinde, sürdürülemez olduğunu yaşayarak tecrübe ettik.
Peki, 2022-23 yıllarında yıllık ortalama %5 civarına ulaşan yüksek ekonomik büyüme, ne kadar istihdam yarattı?
Son 2 yılda Türkiye’de istihdam artışı yıllık ortalama %4,2 oldu. Bu oran yüksek olmakla beraber ekonomik büyüme oranının altında kaldı. Yani ekonomik büyümenin istihdam yaratma kapasitesi sınırlı oldu. Bu sebeple atıl işgücü de 2023 yılsonunda %25 gibi çok yüksek bir düzeye çıktı.
OECD genelinde karşılaştıracak olursak, 2023 yılında Türkiye’nin en yüksek 2. ekonomik büyüme oranına sahip olması bekleniyor. Ancak buna rağmen toplam istihdam oranımız bölge genelindeki en düşük 2. oran (Grafik 1) Bunun yanı sıra bölge genelindeki en yüksek enflasyon oranına sahip ülke de yine Türkiye oldu. Özetle ekonomik büyüme için yüklenilen enflasyon yeterince istihdam yaratamadı. İşgücü piyasasındaki sorunlar yapısal. Kadınların işgücüne sınırlı katılımı, işgücünün niteliği, istihdam piyasasında çalışma koşulları ve istihdam üzerindeki yükler ile gelir yapısı bu sorunların başında geliyor. Ancak yapısal bu sorunların üzerine 2024-25 yılında konjonktürel sorunlar da eklenecek. Bunlarda ilki ekonomik büyümenin yavaşlayacak olmasıdır. Yavaşlayan ekonomiyle beraber ekonomideki istihdam imkânlarının da azalması ve işsizliğin artması beklenir.
Bir diğer konu ise finansmana erişim sorunları ile reel kur politikasının imalat sanayi çalışanları üzerine etkisi olacaktır. Ücretli çalışanların yaklaşık üçte birinin çalıştığı sanayi sektöründe 2023 yılının son çeyreğinden itibaren istihdam kayıpları yaşanıyor. Bu sorunun politikalarda değişim olmaması halinde 2024 yılında artarak devam etmesi olası görünüyor.