Ekonomideki yangın büyümeye devam ediyor!...

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA

Aslında dünya yanıyor, hem ormanları ile hem de ekonomileri ile…

Dünyanın kuzey yarım küresinin büyük orman alanları adeta yangına teslim olmuş durumda. Rusya’nın Yakutistan’ından Kanada’ya, ABD’nin Kaliforniya’sından hemen tüm Akdeniz’in kuzeyindeki tüm ormanlık alanlar yanıyor. Günler, haftalar ve hatta aylar süren yangınlar, sonunda kül olmuş canlılar, bozulan ekosistem…

Aslında bu sorunların hepsi de insan kaynaklı. Her şey insan için yaratılmış olduğu halde; insanoğlu her şeyi hoyratça kullanmış, yok etmiş ve sonunda doğanın intikamına maruz kalmış durumda.

Aynı şekilde ekonomiler de yangın halinde… özellikle 2019 yılı Aralık sonundan başlayarak bugüne uzanan ve yeni varyantlarıyla ne zaman da sonlanacağı bilinemeyen koronavirus salgını dünyayı felç etmiş durumda. En gelişmiş ülkeler de zorda gelişme yolundaki ülkeler de… Hele az gelişmiş ülkelerden sanki haber yok gibi.

Dolayısıyla dünyanın ormanları yandığı gibi ekonomileri de yanıyor.

Türkiye de adeta bu yangının ortasında.

Gelin bu yangına yaklaşabildiğimiz kadarıyla yakından bakalım.

Bizim ekonomimizdeki yangın iki yönde artarak devam ediyor.

Birincisi “enflasyon yangını”,

İkincisi “faiz yangını”.

İki taraflı yangını aynı anda söndürmek çok zor ve hatta imkansız olduğu gibi, hangisini önce söndürmek gerektiği konusunda hükümetin tavrı da belirsiz.

Gerçekten de ülkenin başında bir enflasyon yangını var.

Bu enflasyonun yirmili hanelere gelmesine ramak kaldı, zira son temmuz ayı enflasyon oranı yüzde 18.95. Ağustos ayı için de enflasyon artışı devam edecek gibi. Dolayısıyla enflasyon oranının yirmili bantlara oturması içten bile değil.

Peki enflasyon yangınını söndürmek ve dolayısıyla enflasyonu düşürmek mümkün mü? Bugünün koşulları itibariyle mümkün değil. Neden?...

- Hükümetin enflasyon ile mücadele adına net bir programı zaten yok.

- Enflasyonu önlemek frene basmak demek, bu da bir başka açıdan büyümeyi unutmak ve işsizliğe davetiye çıkarmak demek.

- Salgın boyunca frenlenmiş talebin serbestleşme ile ivme kazandığı, bayram ve tatil nedeniyle kontrolden çıktığı ve talep enflasyonunun varlığı ortada.

- Bir yandan da dış dünyada artan temel malların ve gıda ürünlerinin fiyat artışları ile içeride yaşanan maliyet artışlarına bağlı maliyet enflasyonu var.

- Üstelik vaktinde veya erken yapılacak seçimlere giderken enflasyonla mücadeleden bahsetmek imkansız.

Dolayısıyla enflasyonu kısa vadede ve istenen oranda düşürmek imkansız. Sadece mevsimsel koşullarla kendiliğinden ve konjonktürel düşüş söz konusu olabilir.

Faiz yangını da bir başka felaket!...

Rant ekonomisi söylemleriyle iktidar olmuş bir parti şimdi neredeyse eskileri aratan yüksek tutarlarda faizler ödemek durumunda. 2021 bütçesiyle öngörülen faiz yükü 179.5 milyar lira. Merkez Bankasının politika faizi oranı yüzde 19. Bankaların verdiği mevduat faizi aynı düzeyde, kredi faizi daha yüksek. Artık negatif, yani enflasyonun altında bir faiz söz konusu.

Cumhurbaşkanı’nın dilinden düşürmediği ve Merkez Bankası Başkanı’nı göndermek şeklinde ayar yapmaya çalıştığı faiz belası… Merkez Bankası’nın da enflasyonun altında kalmayacak sözünü verdiği faiz oranı. Merkez Bankası Başkanı, 12 Ağustos tarihinde yapılan PPK toplantısında faizi sabit tuttuğuna göre kendinden öncekilerin akıbetini düşünmeye başlasın.

Zaten bir “dolarizasyon” alışkanlığı var ki bunu kısa vadede aşmak zaten imkânsız. Her şey dolara endekslenmiş, dolar da FED başta olmak üzere dış dünyadaki gelişmelere ve içerdeki enflasyona kendisini ayarlamış. Dolayısıyla bu da faizleri etkileyen bir başka olumsuz unsur.

Bu yangını söndürmek veya piyasadaki harareti kısmak adına geriye iki şey kalıyor.

Birincisi, dışardan ciddi tutarda döviz girişi.

İkincisi de ciddi bir ekonomik istikrar programı ile yaratılacak kaynak girişi ortamı.

Her ikisi de bu koşullarda çok kolay kolay devreye girecek politikalar değil.

Dolayısıyla 3 aylık, aylık, haftalık, günlük ve hatta saatlik konjonktürel ve spekülatif hareketlere bağlı olarak gelişmeleri izlemek ve uzatmaları oynamak durumunda kalmaya devam edeceğiz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar