Ekonomide zor yıllar
Öğr. Gör. Raif BAKOVA - Arş. Gör. Nurten ÇALIŞKAN ÇETİN
T.C. İstanbul Kültür Üniversitesi
“Ekonomilerin dış dünyayla tüm ilişkilerinin sayısal dökümü iki ana hesapta ya da başlık altında toplanmaktadır. Uluslararası ödemeler dengesi, ekonominin gelir ve giderlerinin eşit olması gereken bir muhasebe prensibidir ve önemli bir göstergedir. Bu büyüklükler ekonominin iç gelişmelerini etkilemekte ve belirlemektedir. Ayrıca bu hesaplardaki değişkenler sürekli bir değişim içindedir. Cari işlemler hesabı, ekonomilerin dış dünyayla olan ilişkilerinin özet göstergesi olarak kabul edilir ve ekonominin gerçek barometresi olarak değerlendirilmektedir. Bu hesap, dört temel alt kalemden oluşur:
1- Dış ticaret dengesi: Ülkenin ihracat ve ithalatı arasındaki dengeyi ifade eder. Dış ticaret açığı, ithalatın ihracattan fazla olduğu durumu gösterirken, dış ticaret fazlası ise ihracatın ithalattan fazla olduğu durumu ifade eder.
2- Hizmetler dengesi: Turizm, taşımacılık, finansal hizmetler gibi hizmetlerin yurt dışına verilmesi ve yurt dışından alınması arasındaki dengeyi ifade eder.
3- Yatırım geliri dengesi: Bir ülkenin yurt dışında ve yurt içindeki yatırımlarından elde ettiği geliri ve yurt dışındaki yatırımlara ödediği geliri kapsar.
4- Cari transferler: Bir ülkenin yurt dışına yaptığı transferler ve yurt dışından aldığı transferleri içerir. Örneğin, hediye, bağış gibi transferler bu kalemde yer alır.
Cari açık, ekonomilerin dış dünyayla olan ilişkilerinde önemli bir göstergedir. Ülkenin cari açığının büyüklüğü, ekonominin dış dünyayla olan ilişkilerindeki sağlığı ve dengesini yansıtır. Cari açık, ülkenin borç verilebilirlik durumunu da etkiler. Bu nedenle cari açığın finanse edilmesi ve kapatılması önemlidir.” [1]
Yakup Kepenek Hoca'nın "Türkiye Ekonomisi" adlı kitabında, cari açığın önemine ve cari işlemler hesabının bu dört temel alt kalemine vurgu yapılmaktadır. Kitapta, dış ticaret açığı, taşımacılık, turizm, inşaat, finansal hizmetler, doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve işçi gelirleri gibi alt kalemlerin kriz yıllarındaki örneklerle incelenmekte ve okuyucuya sunulmaktadır. Ayrıca, cari açığın finansmanında net hata noksan kalemi ile ülkedeki yabancı para cinsinden rezerv ve döviz varlıklarının etkisine dair örnekler de verilmektedir. Bu analizler sayesinde cari fazlanın nasıl gerçekleştiği açıklanmaktadır.
Ekonomi literatüründeki bu önemli konular, özellikle gelişmekte olan ülkelerin zor dönemlerinde ekonomilerinin birincil gündem maddesi olmuştur. Ülkemizin ekonomi yönetimi, günümüzde yaşanan zorlu süreçte, dış ticaretten başlayarak cari açığın nedenleri ve kaynakları konusunda bir dizi önlem alarak bu süreci yönetmeye çaba göstermektedir.
İç ekonomideki zorluklarla birlikte, dış ekonominin yönetilmesi de aynı derecede önem taşır. Bu nedenle, ithalata dayalı dış ticaret politikasından başlayarak kronik cari açık sorunu, Orta Vadeli Program'a paralel olarak 3 yıl içinde en az düzeye indirilmelidir.
Bu konuda verilere dayalı bir örnek, ödemeler dengesinin birinci kalemi olan "dış ticaret dengesi"dir. TCMB Ödemeler Dengesi Altıncı El Kitabında 2023 Ocak-Mayıs döneminde toplamda 37.6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Yukarıda verilen tablonun 2022 sonucu, 34,4 milyar dolar olarak görünmektedir. Bu nedenle ekonominin büyüme sorunu göz ardı edilmeden dış ticaret açığını küçültmek için çalışmalar yapılmalıdır.
Bununla beraber cari açığın kapatılmasında hizmet dövizleri büyük önem arz etmektedir ve bu kalem 2023 yılında 125 milyar dolarlık bir hedef olarak belirlenmiştir. Ancak, ilk beş ayın hizmet gelirleri sadece 33,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Geriye kalan süre düşünüldüğünde 125 milyar dolara ulaşmak imkânsız görünmektedir. Turizm sektörü cari açığı olumlu etkilese de günümüzdeki ekonomik koşullar ve yüksek enflasyon nedeniyle turistik bölgelerden gelen haberler pek umut verici değildir. Turizm sektöründe işletmelerin doluluk oranlarının yoğun sezonda bile yüzde 30-50 arasında olduğu hem işletme sahipleri hem de sektör temsilcileri tarafından ifade edilmektedir. Çok önemli bir Hollywood projesinin ülkemizde çekilme ihtimali bir esnafın özel görüntüleri sızdırması nedeniyle iptal edilmiş ve ülkemiz ciddi bir turizm gelirinden olması turizm sektörünün oldukça hassas ve olumsuzluklardan çok hızlı etkilendiğini bir kez daha göstermiştir.
Öte yandan, geçen yılın olumsuz koşullarına rağmen turizm sektöründe %53,4'lük bir artışla 46 milyar 284 milyon dolar döviz geliri kazanılmıştır. Bu veriler ışığında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından belirlenen 80 milyon turist ve 56 milyar dolarlık hedef günümüzde ulaşılması zor olarak görünmektedir. Sezon başında yetkin eleman bulunamadığından yakınan turistik bölgelerde işçi çıkarma durumunun baş göstermesi de endişe vericidir. Yılın ikinci yarısında olağandışı bir durum yaşanmadığı takdirde 2022 rakamlarına bile ulaşmak pek mümkün görünmemektedir. 5 aylık verilere göre 37.6 milyar dolar olan cari açığın yıl sonunda 60 milyar dolara ulaşması tahmin edilmektedir ve cari açığın finansmanında önemli rol oynayan turizmin bu yıl fazla katkıda bulunamayacağı varsayılmaktadır.
Dış ticaret açığı ve turizm gelirlerindeki ilişki bu şekilde açıklanırken, lojistik, uluslararası ticaret, yurtdışı müteahhitlik hizmetleri, doğrudan yabancı yatırımlar ve portföy yatırımları gibi alt kalemler de dış ticaret açığının finansmanında önemli rol oynamaktadır. Lojistik sektörü, Türkiye'nin coğrafi konumu, ekonomik gücü ve lojistik altyapısının iyileşmesi gibi faktörlere bağlıdır ve ülkenin lojistik sektöründeki büyümesi, ekonomiye önemli katkılar sağlamaktadır. Aynı zamanda lojistik sektörü, Türkiye'nin dış ticareti, sanayi üretimi, turizmi ve istihdamı gibi alanlara katkıda bulunan en önemli alt sektörlerden biridir.
Bu sektörlerin ekonomi yönetiminin düzenlemeler ve teşviklerle desteklemesi gerekmektedir. Örneğin, portföy yatırımlarında Borsadaki yatırımcı oranı geçmişte %65’lerdeyken bu oran günümüzde %29’a düşmüştür ve doğrudan yabancı yatırımlardaki gerileme endişe verici bir durumdur. Müteahhitlerimizin yurt dışında mucize işler yaptığı, lojistik sektöründe ciddi ivme yakalandığı 2000’li yıllarda yükselen doğrudan yabancı yatırımlar son yıllarda azalmıştır. Bu sonuçlar hem küresel hem de iç krizlerle yakından ilgilidir.
Geçmişte olumsuzluklara rağmen 2002 yılında 230 milyar dolar olan milli gelir (GSYH), 2010 yılında 735 milyar dolara yükselmişti. Benzer ivmenin günümüzde de kazanılması mümkündür ancak, cari açık ve diğer ekonomik göstergelerdeki zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, ekonomi yönetiminin dış ticaret açığı ve turizm ile diğer kritik alanlarda alacağı önlemler ve teşviklerle ekonominin istikrarını sağlaması ve büyümeyi desteklemesi büyük önem arz etmektedir.
Önceki yıllarda da ekonomik sorunlar yaşayan ülkemizde geçmişte ciddi toparlanmalar göstermiştir. Benzer senaryonun gerçekleşmesi elbette söz konusudur.
Neden olmasın? Ama çok zor!..
[1] Kepenk, Yakup (2012), “Türkiye Ekonomisi”, Remzi Kitapevi, s. 311-312.