Ekonomide Şimşek dönemi

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI

Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni Cumhurbaşkanı Kabinesini açıkladı. Cevdet Yılmaz Cumhurbaşkanı Yardımcısı olurken, ekonominin başına Mehmet Şimşek geçti. Cumhurbaşkanı’nı seçimlerdeki başarısından dolayı kutluyor, yeni kabinenin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyoruz. Ekonominin başına Mehmet Şimşek’in geçmesini Türkiye için doğru seçim olarak görüyor ve zorlu görevinde başarılar diliyoruz. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek görevi devraldığı toplantıda “rasyonel zemine dönme”, “şeff aflık”, “tutarlılık”, “öngörülebilirlik”, “uluslararası normlara uygunluk” gibi piyasa dostu mesajlar verdi.

Mehmet Şimşek’i zorlu bir görev bekliyor. Türkiye ekonomisinin orta vadede çözülmesi gereken üç temel sorunu var: (i) deprem ve seçim ekonomisi nedeniyle bozulan kamu maliyesi, (ii) ödemeler dengesindeki sürdürülemez gidiş, (iii) finansal baskılama nedeniyle bozulan enflasyon beklentileri ve portföy tercihleri. Bu sorunların çözülmesi için ekonomi politikaların yeniden “rasyonel zemine” döndürülmesi gerekiyor. BDDK, Hazine, Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası’nın uyum içinde halletmesi gereken iki acil konu var. Anlamsız hale gelen para politikasının enfl asyon görünümüyle tutarlı bir zemine oturtulması. Vatandaşın portföy tercihlerini şekillendirmeye çalışan ve şirketlerin krediye erişimin zorlaştıran makro ihtiyati tedbirlerin gevşetilmesi. Orta vadede ise rekabet ortamını iyileştirecek, verimliği artıracak, piyasa dostu yapısal reformların yapılması gerekiyor. Piyasaların yeni ekonomi yönetimine tepkisi ne olur? Bardağın dolu tarafını görmeyi seven piyasalar seçim sonrasında Mehmet Şimşek’in ekonominin başına geçmesini ve uygulanan politikalarda makule dönüşü kısmen fiyatladı. Ancak değerlemeler makul ve Türkiye varlıklarında yabancı yatırımcının pozisyonlanması halen çok düşük.

Kısa vadede dört temel varlık grubundaki olası piyasa tepkileri: (i) Kur üzerinde baskının kalkması ile Türk Lirasının değer kaybetmeye devam etmesi. (ii) Makule dönüş beklentisi ile Türk Lirası cinsi devlet tahvil faizinin yükselmesi. (iii) Kredi temerrüt takası ve eurobond faizlerinin gerilemesi. (iv) Borsa İstanbul’da banka ve holdingler öncülüğünde yükselişin devam etmesi.

Orta vadede piyasaların yönü uygulanacak ekonomi politikalarda sağlanacak başarıya bağlı olarak belirlenecek. Ancak gidilecek çok yol var. Yaşanan sert yükselişe rağmen, MSCI Türkiye gelişmekte olan ülkelere göre %45 iskonto ile işlem görüyor. Fiyat kazanç oranımız Avrupa’nın dörtte biri, Amerika’nın beşte biri düzeyinde. MSCI Türkiye son 10 yılda ortalama senelik %10 kayıpla en çok değer kaybeden gelişmekte olan ülke endeksleri arasında yer alıyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar