Ekonomide sıkılaşma ve büyümeye etkisi

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Zafer ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

Ekonomik büyüme bir ülkede iki dönem üretilen mal ve hizmet toplamlarının artış oranıdır. Genel olarak gayri safi milli hasıla veya gayri safi yurtiçi hasıla cinsinden hesaplanır.

Tanımlardan sonra anlaşılacağı gibi ekonomik büyüme üretimle doğru orantılıdır. Ne kadar üretim yapılırsa istihdam o kadar artacak, işsizlik azalacak, devletin vergi gelirleri artacak, halkın refah seviyesi yükselecek, ülkeye döviz girdisi sağlanacaktır.

Ekonomik büyümeyi sağlamak için arz talep dengesini de unutmamak gerekir. Halkın gelir seviyesi yükseldikçe harcamaları da artacağından ülkede yapılan üretim tüketimi karşılamalı hatta daha fazlası yapılarak ihraç edilmelidir. Ayrıca ülkeden yapılan ihracat ithalattan fazla olmalıdır.

Devlet, üretim ve yatırımları arttırmak için çeşitli destekler sağlayarak ekonomik büyümeyi hedeflemektedir.

Ekonomik büyüme yıllık bazda hesaplandığı gibi çeyrek dönemlerde de hesaplanır. Yukarıdaki tanımda ekonomik büyümeyi tanımlarken bir ülkede bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin, bir dönem önce üretilen mal ve hizmetlerin toplamına oranıdır. Şöyle ki

2023 yılında üretilen mal ve hizmetler=1000

2022 yılında üretilen mal ve hizmetler= 800 ise

2023 yılı için ekonomik büyüme=1000/800 =1,25-1=25 %25 olarak hesaplanır.

Ekonomik büyüme sermayenin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Sermaye yeterli ise ülkede gerekli yatırımlar yapılabilir.

Ülkemizde yaklaşık 3,5 yıldan bu yana yüksek enflasyonla yaşamaya devam ediyoruz ve halkın büyük çoğunluğunun Alm. gücü düştü, hayat pahalılığını belirgin şekilde hissetti ve gelirleri giderlerini karşılamadığı için borçla yaşam savaşı vermeye devam ediyor.

Hükümetin uzun süre uygulamakta ısrar ettiği yanlış para politikalarından geç de olsa vazgeçildi ve 180 derece dönüş yapılarak faiz artırımına gidildi. Mayıs 2023 de yapılan seçimlerden sonra iş başına gelen ekonomi yönetimi politika faizini sekiz ayda %8,5’dan %50’ye kadar yükseltti ve son beş aydan bu yana da %50’de sabit kaldı. İktisat kuralları gereği faizler yükseldiğinde enflasyon düşmesi gerekirken bizde maalesef tam tersi oldu ve enflasyon yükselmeye devam etti.

Hükümet yetkilileri enflasyonun düşürülmesi konusunda birtakım önlemler alarak ve sık sık zaman vererek konunun çözüleceğini açıklamalarına rağmen beklenmeyen gelişmeler neticesinde sonuca ulaşılamadı ve halen ekonomi yönetimi enflasyonun düşmesi yönünde önlemler almaya devam ediyor.

Alınan önlemlerden bir tanesi ise sıkılaştırılmış para politikası uygulamasıdır. Yani tedavüldeki parayı kontrol altına alarak halkın harcamalarını kısıtlamak, iç talebi dizginlemek suretiyle enflasyonun sebeplerinden biri olan iç talebin azalmasını sağlamaktır ve doğru ve yerinde bir karardır. Ancak halkın ekonomik durumu zaten harcama yapmaya elverişli değildir ve tabiri caiz ise toplam nüfusun %80 kadarı kıt kanaat geçinmektedir. Yani ihtiyaçlar sürekli ertelenmekte beslenme ihtiyacı bile zor karşılanmaktadır. Bu dönemde de kredi kartı borçluların sayısı giderek artmakta ve iş dünyasında da iflas ve konkordatolar her geçen gün çoğalmaktadır.

Uygulanan bu sıkı para politikasının sonuçlarına gelecek olursak yurt içi piyasalarda harcama rakamları düştüğü için ticaret hacmini küçülmesi sonucu ekonomik büyümemiz %2,5 seviyesinde yani düşük gerçekleşmiştir. Ayrıca kredi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle birçok işletme küçülme yoluna gitmekte, bu da işsizliği arttırmaktadır. Ülkemizin üretime en çok ihtiyacı olduğu içinde bulunduğumuz dönemde üretimiz azalması ihracatın da azalmasına yol açabilir.

Ekonomik büyüme rakamlarına gelince yukarıda bahsettiğim gibi sıkılaştırılmış para politikası büyümeyi negatif yönde etkilemiş, ikinci çeyrekte %0,1 oranı gibi çok az büyümüş bu da resesyon ve stagflasyon tartışmalarını güdeme taşımıştır.

Fert başına düşen milli gelir rakamları

Yıl       Kişi başı düşen milli gelir (Ş)

2013    12,582

2014    12,178

2015    11,085

2016    10,964

2017    10,698

2018    9,793

2019    9,208

2020    8,597

2021    9,539

2022    10,659

2023    13,243

2024    13866

Verilen rakamlarda görüldüğü üzere 2023 ve 2024 yılarında belirgin bir artış gözükmektedir. Bunun yegâne sebebi enflasyonun yüksek seyretmesidir. Ayrıca adı üstünde hangimizin geliri 13866 dolar olmuştur tartışma konusudur.

Büyümenin %2,5 gibi en düşük noktaya geldiği ikinci çeyrekte sanayi üretim endeksinin son beş aydan bu yana düşme eğiliminde olmasından kaynaklanmaktadır. Zaten son beş ayda imalat PMI oranları da %50’nin altında seyretmektedir. TÜİK verilerine göre, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 7,4, bir önceki çeyrekte yüzde 11 büyüyen inşaat yüzde 6,5, tarım sektörü ile gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,7’lik büyümeye imza attı. İşgücü ödemeleri 2024 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 112,4 artarken, işgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı yüzde 40,8 oldu. Bu bir önceki çeyrekte yüzde 41,7 seviyesindeydi.

Önümüzdeki süreç için tahmin yapmak gerekirse politika faizi ve enflasyon oranı neredeyse aynı rakama geldiğinden eylül veya ekim ayında da enflasyon kâğıt üzerinde de olsa düşme eğilimini sürdürürse politika faizleri de buna paralel olarak düşürülecek ve buna bağlı olarak kredi maliyetleri de düşeceğinden imalat sanayi büyüyecek, işsizlik de azalacaktır. Ancak orta vadeli planda revize edilerek %41,5 olan enflasyon hedefinin tutturulması bana göre oldukça zordur.

İsterseniz son üç yılın büyüme oranlarına bir bakalım.

Yıl       1. Çeyrek        2. Çeyrek        3. Çeyrek        4. Çeyrek        Yıllık

2022    7,8       7,6       4,1       3,2       5,5

2023    4,5       4,6       6,5       4,6       5,1

2024    5,3       2,5

Sektörlere göre 2024 yılı 2. Çeyrek büyüme rakamları ise; Tarım=3,7, sanayi=-1,8, Hizmetler=2,9, inşaat=6,5, finans, sigorta =%3,4 oranlarında gerçekleşmiştir. Ekonomik büyüme rakamlarında en önemli konu sanayi ve tarımda büyüme sağlanmasıdır. İnşaat sektöründe büyüme geçicidir ve bankacılık ve finans sektöründe büyüme ise ülkeye zarar vermez ama çalışmadan kazanmanın bir göstergesidir.

Yıllıklandırılmış olarak bakıldığında ise ekonomi 1,2 trilyon doları aşarken, kişi başına düşen milli gelir ise 13.866 dolar olarak tahmin edildi. Hane halklarının nihai tüketim harcamaları 2024 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,6 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 0,7, gayrisafi sabit sermaye oluşumu ise yüzde 0,5 arttı. Dış talep görünümüne bakıldığında ise ihracat büyümesi neredeyse sıfır düzeyinde gelirken, ithalatın da tüketime paralel olarak yüzde 5,7 gerilediği görüldü.

Sonuç olarak gerçek büyüme üretim kayaklarının doğru kullanılması ani üretime teşvik projeleri, yabancı yatırımcıların ülkemize gelerek sabit sermaye yatırımı yapmasıyla elde edilen büyümedir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar