“Ekonomide sadece defans yaparak kazanmak mümkün mü ?…”
Elbette mümkün değil. Çünkü gol yememek taktikle mümkündür ama aklı başında olan yönetimler stratejiyi kazanmak üzerine kurarlar. Defans, orta saha, gol bölgesi “kazanmak” fikri merkezde olmak üzere dengeli şekilde oluşturulur. TCMB bütün ekonominin sadece defans bölgesini oluşturur.
Ekonomi büyürken ve gelişirken gol yememek için sağlam durur, risk alır, gol atacak olanlar için defanstan topu çıkarıp uygun yerlere servis eder. Ekonomi yönetiminin siyaset tarafı orta sahayı oluşturur, golü ise üretenler ve çalışanlar atar. Siyasi irade kazanmak için oluşturulan stratejiye adalet, hukuk, eğitim, diplomasi, finans gerekli ölçülerde dağıtır. Çünkü amaç tek bir maçı kazanmak değil, tek tek maçları kazanıp ya da yeterli puanı alıp şampiyon olmak veya yakışan konumda ligi bitirmektir. Bu arada, şunu da belirteyim: Vatandaş kazandığını hissetmiyorsa doğal olarak ilgisini kaybeder.
Son yıllarda Türkiye Ekonomisi ara sıra tek gollü galibiyetler alan ama genelde 5 gol atıp 6 gol yiyen bir görünüm arz ediyor. Çok fazla gol olması seyir zevki veriyor ve seyirciyi belki oyalıyor ama maç kazanamayınca suçu hakemlere, federasyona, o da olmayınca taraftara nihayetinde oyunculara atan bir haldeyiz. Çok sık teknik direktör değiştiren, nadir başarılar üzerinden “güzel günler yakın” edebiyatı yapan kulüp yönetimleri büyük ihtimalle cesareti ülkenin kadim siyaset kültüründen alıyor.
Yeni Merkez Bankası Yönetimi iyi defans yapıyor. Bu kesin. Kurtardığı topu orta sahaya servis de ediyor. Ancak orta saha ve göl bölgesi arasında bir uyumsuzluk olduğu gözüküyor. Çünkü iki taraf farklı taktikle maça çıkmışlar. Gol bölgesindeki oyuncular ile orta saha arasında fazla mesafe var. Orta sahanın topu gönderdiği yerde kimse yok. Golcüler “benim istediğim gibi topu gönder” diyor. Bir türlü olmuyor. Çünkü orta saha “eldeki şartlarla en iyisi bu” diyor.
Açıkçası az gol yemeye çalışarak ve az maç kazanarak lige devam etmek imkansız. Mutlaka stratejinin eldeki şartlarla tekrar oluşturulması, düşünceye sınır koymayan bir anlayışla fikirlerin toplanması ve yaratıcı çözümlerle sahaya tekrar çıkılması gerekiyor. Bunu yıllardır tekrar ediyorum.
Sanayiden ticarete, eğitimden sanata, spordan teknolojiye, dış ticaretten diplomasiye, adaletten eşitliğe, siyasetten toplum yapısına kadar ne durumda olduğumuzu dürüst şekilde tespit ettikten sonra, yepyeni bir stratejiyi ortaya koymamız gerekiyor.
Unutmayalım ki, mesele olağanüstü insanlarla olağan işleri başarmak değil, olağan insanlarla olağanüstü işleri başarmaktır. Bunun için doğru stratejiye inanmış çalışkan insanlara ihtiyaç var.