Ekonomide ikinci yarının şarkısı; “bize döviz gerek”
Ekonomimiz ne yazık ki dış kaynaksız dönmüyor. Bunun adı, döviz ihtiyacıdır ve döviz kazandırıcı alanlarımız; korona yüzünden sorunlu… Döviz havuzumuzun iki doğal musluğu var. İhracat ve turizm… İhracatımızın neredeyse yarısını yaptığımız Euro Bölgesi, kendi dertleriyle meşgul ve bu bizi etkiliyor. Turizm ise daha ziyade siyasi mülahazalar sebebiyle neredeyse durma noktasına geldi.
Peki, ne olacak? Olacağı şu; üçüncü ve doğal olmayan musluk devreye girecek ve ülkeye sermaye çekecek, borçlanacağız. İyi de bunun için hangi imkânlar mevcut ve ne bedel ödeyeceğiz? CDS yani Credit Default Swap (Kredi Temerrüt Takası), ülke risklerini ölçmede kullanılıyor. Ülkeler için hesaplanan her 100 CDS baz puanı için %1 oranında ilave maliyet söz konusu…
CDS dünyasına bir göz gezdirelim, bakalım ülkelerin risk puanları ne durumda; Güney Kore 25, Çin 45, İsrail 59, Polonya 59, Filipinler 61, Portekiz 63, Malezya 67, Şili 71, Rusya 95, Hindistan 114, Endonezya 121, Kolombiya 130, Meksika 130, Yunanistan 142, Brezilya 223, Güney Afrika 281 ve TÜRKİYE 488.
Korona illeti sadece bizi vurmadı. CDS’i makul düzeyde olan ülkelerden farkımız nedir ki CDS’lerimiz 450-500 bandına kilitlenmiş bekliyor ve bir türlü inmiyor. Dünya neredeyse dolara boğulmuş vaziyette… Sadece FED; 7,1 trilyon $ yağdırmış Bu döviz sağanağında bizim bahtımıza tek damla düşmemesi, bana göre sorgulanmalı… Zira bu yılın ikinci yarısında bize şiddetle döviz lâzım.
ŞEMSİYE NE ZAMAN TERS TUTULUR?
Başta FED olmak üzere parasal genişleme sürecinde küresel döviz sağanağı başladı. Biz ise bir yandan döviz ararken, diğer yandan “maliyetine katlanmak” istemiyoruz. Yağmur yağarken şemsiye düz tutulur. Ancak akarken doldurmak istiyorsan, şemsiyeyi ters çevirmelisin.
Yabancı sermayeyi, makul maliyetle ülkeye çekebilmek için CDS’leri düşürmek adına diplomasi atağına ihtiyacımız var. Gezegende barış sağladığımız her ulus bize katkı olarak dönecektir.