Ekonomide “bumerang” etkisi
Malum “bumerang” bir tür silah. Vikipedia.org adresinde şöyle açıklanmış:
Bumerang; özellikle Avustralya yerlileri (Aborjin), ayrıca eski Mısırlılar ve Avrupalılar, Hindistan'ın bazı yörelerindeki kabileler tarafından silah olarak kullanılan yassı bir kesite sahip eğri bir sopa. Avustralya ve ABD'de hala spor aracı olarak kullanılmaktadır. Eğriliği, kolları arasındaki açı 90 dereceden büyük olacak şekildedir. Bazıları düz olarak fırlatıldığı yönde ilerler, bazıları ise havada bir dairevi yörünge çizerek tekrar geri gelirler. Her iki tipte de bumerang döndürülerek fırlatılır ve kendi ekseni etrafında bir daire çizerek döndüğünden dolayı bir jiroskop gibi kendisini havada dengeler. Aynı zamanda sahip olduğu aerodinamik şeklinden dolayı havada ilerlerken kaldırma kuvvetine maruz kalır. Böylece yere paralel olarak fırlatılan bumerangın çok uzak mesafelere gitmesi mümkün olur. Bumerang havada belli bir hızla hareket ederken aynı zamanda döndüğünden üst kısma gelen kolun havaya göre izafi hızı alttakinden daha fazladır. Çünkü dönme hareketinde cismin teğetsel hızı daireye teğet olacak şekilde yön değiştirir. Bu hareket neticesi kurgusal dairenin yönü daima değişir ve neticede dairevi bir yörünge takip ederek ilk başlangıç noktasına gelir.
Anlayacağınız bumerang, silah veya spor aracı olarak kullanılsın, tekniği bilinmezse dönüp dolaşıp atanı vurabilen bir alet.
Peki niye durup dururken bumerangdan bahsediyoruz?.. Bumerang silahını tanıtmak istemiyoruz. Hükümetin yaptıklarını bumeranga benzetiyoruz.
Yani Hükümet, farkında olmadan, oluşturduğu gündemlerle ve yaptığı eylemlerle adeta bumerang silahı gibi kendisini vuruyor. Daha doğrusu ekonomiyi ve dolayısıyla ülkeyi vuruyor.
Hükümet, ekonomi ile ilgili sıkıntıları gizlemek ve gündemi değiştirmek için çeşitli yollara başvuruyor. Bu amaçla iç siyaseti ve dış politikayı kullanıyor.
Örneğin dış politikada; Doğu Akdeniz, Yunanistan, Libya, zaten değişmeyen Suriye, AB kartlarını ileri sürüyor.
İç politikada da çok sayıda gündem oluşturabiliyor. Son birkaç aya baktığımızda bile bu çok net bir şekilde görülebiliyor. Örneğin; hiç değişmeyen ve hızı aynen devam eden Kanal İstanbul, siyaseten çok önemli bir malzeme olarak kullanılan Ayasofya ve imamının söylemleri, doğal olarak İstanbul Sözleşmesi, Andımız, Montrö Anlaşması, parti kongreleri ortaya atılıyor.
Eskiden gündem oluşturmada çok mahir iken son zamanlarda muhalefetin ve kamuoyunun yeni gündemler oluşturduğu ve AK Parti Hükümeti’nin de buna karşı savunma yollarını kullandığı, dolayısıyla enerji kaybettiği gözlemleniyor.
Bu gündemler yaratıldıkça veya tedavülde tutuldukça ekonomi ile ilgili sorunların unutulacağı ya da unutturulacağı zannediliyor.
Oysa bu gündemler dönüyor dolaşıyor ekonomide tahribat yaratıyor ve gizlenen ekonomi ile ilgili sorunlar daha da kronik hale geliyor.
Dolayısıyla bumerang etkisi yapıyor.
Yetmemiş gibi COVID-19 pandemisi de bir başka sorun olarak ekonomideki sıkıntıyı daha da katmerleştiriyor.
Sözün özü; duvara gelip dayanmışız, ekonomi ile ilgili tüm söylenenlerin yazılanların aksi ile yüz yüze gelmeye başlamışız. İçeride ve dışarıda güveni kaybetmişiz. Özellikle kaynak sorununu çözmedikçe daha çok bumerang olayları ile karşılaşmamız kaçınılmaz.