Ekonomide bekle gör havası
Türkiye seçim ekonomisine girdi; iş dünyası ise bekleme moduna geçti. Geçen hafta Vahap Munyar, Hakan Güldağ ve Şeref Oğuz ile birlikte, sektörünün önde gelen isimlerinden birisi olan bir sanayici ile yemekte bir araya geldik; sohbet ettik. Artan üretim maliyetlerinden ihracat pazarlarındaki zayıflamaya kadar birçok “sorun”dan konuştuk. Geçmiş yıllarda yaptığı yatırımlarla büyüyen bir şirketi yöneten sanayiciye “Yatırım yapıyor musunuz? Önümüzdeki dönemde yeni yatırımlar var mı” diye sordum. “Türkiye o eski Türkiye değil. Ayağımızı gazdan çektik, frene koyduk. Henüz frene basmadık ama ayağımız artık gazda da değil” dedi.
Yatırımlara ilişkin iştahsızlık son dönemde daha fazla hissedilir oldu. Farklı sektörlerden birçok işletme yatırım planlarını rafa kaldırıp, seçimlerin yapılmasını ve yeni hükümet ile yeni ekonomik programın ortaya çıkmasını beklemeye başladı.
Benim sohbet ettiğim sanayici gibi “Yatırım için elimizde proje çok ama benim öncelikle seçim sonrasını görmem lazım” diyen çok sayıda iş insanı var.
İş dünyasını böyle davranmaya yönelten nedenler var. Artan maliyetler ve yavaşlayan ekonomi karşısında sanayiciler zor durumda. Hükümetin asgari ücret artışının yanı sıra EYT ve KGF gibi uygulamalarla piyasalara likidite salıp iç talebi canlandırma girişimlerine rağmen piyasalarda eski canlılık yok. Birçok sektörde müşteriler 2021’de “Ne varsa ver” diyorlardı. 2022’de “İhtiyacım kadar ver” demeye başladılar. 2023’de ise “Param kadar ver” diyorlar.
Seçime giderken enflasyonu aşağı çekmeye çalışan hükümet, birçok sektörden fiyatların en azından seçime kadar sabitlemelerini istiyor. Bunun için değişik sektörlerde toplantılar yapılıyor, kararlar alınıyor. Eğer kurlarda artış olmazsa, enerji fiyatları yükselmezse ve hammadde fiyatları yatay seyrederse seçime kadar böyle bir fiyat sabitlemesi mümkün olabilir. Ancak bu üç koşulun sağlanamadığı bir durumda sanayicinin fiyat arttırmadan dayanması zor görünüyor.
Öte yandan Merkez Bankası politika faizindeki gerilemeye rağmen sanayicinin özellikle dış finansman maliyetleri artmış durumda. Böylesi bir konjonktürde, finanse edilecek yatırımın çok karlı olması lazım ki, bu belirsizlik ve yükselen finansman maliyeti karşısında işletmeler yatırım yapabilsinler.