Ekonomi gerçekleri zaman tünelinden ortaya çıkar
✔ “Zamanı gözeten tablolardan, grafiklerden bakılınca çoğu zaman ekonomide fizik kuralları kadar keskin, soğuk ve nesnel sonuçlar çıkabiliyor karşımıza.”
Bilindiği gibi zaman serilerini en etkin ve sık kullanan bilim alanlarından biridir ekonomi. Güncel ekonomik gerçekliklere ulaşmak için zaman tüneline girip çıkmak, kısa veya uzun yolculuklar yapmak zorunludur. Sosyal bilim alanı evreninde yer alsa da zamanı gözeten tablolardan, grafiklerden bakılınca çoğu zaman fizik kuralları kadar kesin, soğuk ve nesnel sonuçlar çıkabilir karşımıza ekonomi alanında. Türkiye ekonomisinin en sıkıntılı dönemlerinden birinin tam ortasında bulunuyoruz. Zaman serilerinin önümüze koyduğu gerçekleri her sıkıntılı dönemde olduğu gibi “en”lerle ifade ediyoruz. Örneğin, son iki yılda maaş ve ücret geliriyle yaşayanların milli gelirden aldıkları payın en düşük düzeye indiği, enflasyonun tarihi olarak en yüksek düzeylere ulaştığı verilerle karşılaştık. Mayıs seçimlerinin ardından göreve gelen yeni ekonomi yönetimi rasyonel zeminden epey uzaklaşıldığı saptamasını yaparak çıktı yola. Şimdi ekonomide mevcut durumu yerli ve yabancı kuruluşların raporlarından, ekonomi yönetiminin güncel açıklamalarından anlamaya çalışıyoruz.
AK Parti iktidarında ekonomide en iyi dönem de yaşanmıştı
Derin ekonomik krizin siyasi dinamikleri darmadağın ettiği dönemin ardından başlayan kesintisiz 21 yıllık AK Parti iktidar döneminin ilk 10 yılı ekonomi tarihinin parlak verileriyle anılıyor. Tabii ki bunun temelinde Kemal Derviş döneminde başlayan ve iktidar döneminin ilk yarısında sürdürülen IMF destekli programların, AB’ye dönük reformların, çok elverişli küresel likidite koşullarının ve elbette ki bunları kullanan siyasi irade kararlılığının payı var. Bu dönemi anmadan güncel sıkıntıların kaynağına inmek mümkün değil. Zaten ekonomi yönetiminin koordinasyonunu da üstlenen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da sıklıkla “yapmıştık, yine yaparız” mesajı vermeye çalışıyor.
TEPAV’ın IMF standardında yerli ve milli raporu
Ekonomi gazetecileri olarak sıkıntılı ekonomimizi irdeleyen yerli ve yabancı raporları didik didik etmeye koyulduğumuz dönemde yeni bir kaynağa daha kavuştuk. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) düzenli olarak yılda iki kez yayımlamayı planladığı Türkiye’nin Ekonomik Görünümü Raporunun ilkini geçen hafta tanıttı. TEPAV raporu, IMF ve uluslararası kuruluşların kullandığı bir yöntemle oluşturulan model çerçevesinde hazırlandı. Mevcut para politikasında kademeli faiz artışı, kamu maliyesinde harcamalar nedeniyle genişlemeci, finans politikasında kontrollerin devamı ve yapısal reformların sınırlı olduğu politika çerçevesinin devam edeceği, kesilmeyeceği varsayımı altında tahminler ve olası gelişmeler oluşturuldu.
TEPAV Ekonomik ve Yapısal Politikalar Merkezi Direktörü Burcu Aydın Özüdoğru tarafından hazırlanan raporda, 2025 enflasyonu ise yüzde 26 olarak tahmin edildi. EKONOMİ gazetesi yazarları arasında yer alan Özüdoğru’nun 2006-2011 yılları arasında IMF’de görev yaptığını, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede makro-finansal istikrarın korunması için politika çerçevesi geliştirilmesi üzerine çalıştığını hatırlatmakta yarar var. Özüdoğru’nun 2012-18 yıllarında ekonomi bürokrasisinde önemli görevlerde bulunduğunu, Maliye Bakanlığında Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü yaptığını hatırlatalım.
Yolumuz ne kadar uzun?
Ekonomide bozulan dengelerin yeniden yerine oturtulması zaman alıyor. Bozulan dengelerden, rasyonel zemine geçiş için sabır ve zaman gerektiğini belirten soğukkanlı açıklamalar ekonomi yönetiminin başındaki Mehmet Şimşek’ten geliyor. Şimşek geçen hafta İngiliz yayın organı FT’ye yaptığı açıklamada “Zorlu koşulların tersine dönmesi zaman alacak” mesajı verdi.
Türkiye ekonomisi kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlara göre halen yatırım yapılabilir ülke düzeyinin üç kademe altında. Kuruluşların son günlerde sadece görünümü “negatif”den “durağan”a çeviren değerlendirmelerinden bile umutlanıyoruz. Notların yeniden Türkiye’ye yakışır düzeye ne zaman gelebileceğine dair en net değerlendirme gazetemizde de makaleleri yayımlanan eski Merkez Bankası başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara’dan geldi. Hakan Kara hocamızın, sosyal medya hesabından paylaştığı grafiğin altına yazdıklarını not etmemizde yarar var: “Türkiye’nin kredi notu 2001 krizinde dip yaptıktan sonra yatırım yapılabilir seviyeye çıkması, sabırla uygulanan istikrar programından sonra tam 11 yıl sürmüştü. 2012’te güzel haberi aldığımda kariyerimin en mutlu günlerinden birini yaşamıştım. Yeniden başlıyoruz, yol uzun."