EKO İklim Zirvesi, değişen siyasi iklimi de gösterdi
Siyasi kavgaların, gerginliğin, iktidar mücadelesinin, bürokratik açmazların, tartışılan ekonomik kararların ilk adresi olarak anılan Ankara’da, siyasi ranta mesafeli, yönetim sorumluluğuna ve muhalif görüşlere ise saygılı, farklılıkları sindiren, çok taraflı, sivil toplumu ve gençleri kucaklayan yeni bir yaklaşım özenle geliştirilmeye çalışılıyor. Bu yaklaşımın yeşertilmesinde dünya görüşlerindeki ve ekonomiye bakışlarındaki farklılıklarını bildiğimiz iş dünyası önderlerinin payı büyük. Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran başta olmak üzere, ASO, ATB başkanları, OSB’ler, sivil toplum örgütleri, üniversiteler, sanat çevreleri, Ankara Kent Konseyi, Büyükşehir Belediyesi ile uyum içinde bu yaklaşımın paydaşları.
EKO İklim Zirvesi ve Fuarı
Ankara’da yıllardır siyasi içeriği ağır basan, yeni siyasi tartışmalar başlatan açılış konuşmalarının içeriği çok önemli ve değerli toplantıları nasıl gölgelediğini yüzlerce kez gördük. Ancak bu kez öyle olamadı. 30-31 Mart tarihlerinde ATO Congresium’da yapılan EKO İklim Zirvesi ve Fuarı, geliştirilmeye çalışılan yaklaşımın Ankara’dan Türkiye’ye ve evrene güçlü mesajlar verebilecek olgunluğa ulaştığını gösterdi. Açılışından, bitimine kadar iklim değişikliği ve çevre sorunları uluslararası düzeyde çok sayıda paralel oturumda 150 dolayında konuşmacı tarafından tartışıldı. İki yılı aşan süredir salgın kısıtlarından bunalan Ankaralıların yoğun ilgisi dikkati çekti. Aralarında eski devlet başkanlarının, üst düzey diplomatların bulunduğu nitellikli uluslararası katılım yanında zirveye damga vuran gençler oldu. Gençlerin etkin, yoğun, çevre sorunlarına sahip çıkan katılımını hayranlıkla izledik. Zirvede sergilenen, atıkların geri dönüştürülmesiyle kazanılmış malzemeler kullanılarak üretilmiş sanat eserlerine gençler büyük ilgi gösterdi.
İhracatçıların beklediği mesaj Paris’ten geldi
EKO İklim Zirvesi etkili mesajların uzaktan da verilebileceğini gösterdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum Ankara’daki zirveye Paris’ten video konferans yöntemiyle katıldı ve ihracatçılarımızın beklediği haberi oradan verdi. Bakanı Murat Kurum, “Kamu, özel sektör ve akademisyenlerimizden müteşekkil İklim-Finansman Çalışma Grubu'nu 2022 yılının ilk yarısı bitmeden kuracağız. İklim-Finans Çalışma Grubumuz, sektörlerimizin ihtiyaç duyacağı finansman ve teşviklere ilişkin kriterleri belirleyecek ve özel bir rehber hazırlayacak” dedi.
Bakan Kurum, dijital dönüşüm, net sıfır ekonomi ve iklim finansmanı konularının görüşüleceği OECD Çevre Bakanları Toplantısı nedeniyle Paris’te bulunuyordu.
Mansur Yavaş etkisi
Ankara Kent Konseyi aracılığıyla kentin ticaret ve sanayi kuruluşlarıyla, sivil toplum örgütleriyle uyumlu çalışmaya gayret eden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın tutumu da “tek derdi Ankara” olanların siyaset üstü yaklaşımını destekliyor. EKO İklim Zirvesi açılış konuşmacılarından Mansur Yavaş’ın salonun kapısında belirdiği andan itibaren yoğun bir tezahürat ve ilgiyle karşılandığını önemli bir not olarak aktarmadan geçmeyelim.
KKM ile zaman satın aldık
Geçen yılsonunda yaşadığımız kur şokunun ardından uygulamaya konulan Kur Korumalı Mevduat (KKM) sistemi üzerindeki tartışmalar sürüyor. Kurların belli bir seviyede tutulması ve döviz talebinin kontrol edilmesinde etkili oldu. Ancak dolarizasyonu da kısmen besleyen bu uygulamanın Hazine’ye maliyetinin ne olduğunu, katlanılan maliyetin neye rağmen gerçekleştiğini öğrenemedik.
KKM ile ilgili önemli değerlendirme ASO Başkanı Nurettin Özdebir’den geldi. Özdebir, “KKM yöntemiyle bir nevi zaman satın alındığını” belirtirken, bunun ne kadar sürdürülebileceğinin bilinmesinin de önemli olduğunu vurguluyor. Özdebir, EKO İklim Zirvesinde yaptığımız sohbette şu değerlendirmeleri yaptı:
“Kurun Aralık ayında 18 seviyesinin üzerine çıkması ve kurdaki yüksek volatilite nedeniyle ilave bir tedbir gerekiyordu ve nihayetinde finansal enstrüman olarak KKM devreye alındı. Yüksek döviz talebinin olduğu bu dönemde bu baskının azaltılmasında önemli bir katkı sağladı. KKM’de en önemli sorun ne kadar devam edeceğidir. Mevcut konjonktürde kurların belirli bir seviyede kalmasına katkı sağlarken diğer taraftan kur seviyesinin yükselmesine bağlı olarak ilave maliyetler ortaya çıkaracağı unutulmamalıdır. Kur korumalı mevduat sistemiyle şimdilik zaman satın aldık, lakin bunun ne kadar sürdürülebileceğine ilişkin belirsizlik devam ediyor.”
KKM sistemi ile ilgili düzenli veri akışı sağlanmaması da belirsizlik yönündeki tartışmaları besliyor.
İktidarda asgari ücret artışı savrulması
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genel olarak ücret artışlarıyla ilgili “değerlendiriyoruz” şeklindeki sözü üzerine, kulislerde “asgari ücrette yeni bir düzeltme mi planlanıyor” sorusuna yanıt aranmaya başlandı. Hemen ardından DÜNYA’ya mülakat veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e bu soruyu sorduğumuzda “Asgari ücret Aralık’ta belirlenir. Meclis gündeme getirip değiştirmezse, yasal durum Aralık ayını gösteriyor” yanıtını almıştık.
Geçen hafta ise AK Parti TBMM Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun “Değerlendirmeler yapılarak 1 Temmuz'da Memur ve emeklilere maaş artışı yapılacak. Bu bağlamda asgari ücretli kardeşlerimizin durumu da ele alınacak” sözleri dikkatlerin yeni bir asgari ücret artışına çevrilmesine neden oldu.
Son noktayı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan koydu: “Ben vatandaşıma onu aldatacak, yani yapmayacağımız veya yapamayacağımız bir şeyi söylemeyi doğru bulmam. Asgari ücreti tespit için bir komisyon var. Her sene toplanıyor. Dolayısıyla da bunun vakti aralıktır. Vakti geldiğinde de asgari ücretle sorumlu olan sendikalar ve Çalışma Bakanlığım otururlar konuşurlar, adımı atarız. Durum bu.”
Resmi tüketici enflasyonunun yüzde 60’ları zorladığı, süt üreticileri başta olmak üzere bir çok sektörden “eşel mobil” sisteme geçilmesi (fiyatların belli periyotta güncellenmesi) önerileri gelirken, dar ve sabit gelirlilere asgari ücret artışını gündeme almak için 9 ay sonrasına tarih vermek, iktidarı epey zorlayacak gibi görünüyor.