Eğitim, üretim ve satışla ilişkilendirilecek
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk; meslek liselerini ihtiyaçla ilişkilendirdiklerini belirtiyor; “sanayicinin kendi fabrikasının içine mesleki eğitim merkezi kurmasını sağladık.”
Geçmişte eğitim aristokratların uğraşı iken fabrikalar sayesinde eğitim de fabrikalaştı, kitlelere mal oldu. Üretim bandında eğitilmiş insana ihtiyaç vardı. Ancak şimdi üretim şartları değişti, “tekillik çağında” bilimin insanı mı hedef alacak, yoksa sermayenin hizmetinde mi olacak ayırdına geldik.
Bakan Selçuk; dijital tezgâh varken, eğitim de buna uygun hale gelmeli diyor. İnterdisipliner yöntemlerin dahi eskidiği günümüzde artık transdisipliner yöntemler geçerli. Üçüncü nesil üniversiteler bunun peşinde.
Meslek liseleri, mesleki eğitim merkezleri ve halk eğitim merkezleri, bu amaçla faaliyetini genişletiyor. Savunma sanayi teknisyen talep ediyordu; Aselsan’ın içinde okul açtık, otelleri turizm okuluna çevirdik.
Türkiye’de 3D yazıcı üreten okullarımız var, bireysel CNC tezgâhı üreten meslek liselerimiz var. Biz plastiğin kilosunu 2,8 $’dan ihraç ederken Japonya için nanoteknoloji ilave edip 16 $’dan satıyor.
Stadyumlar yılda 25 gün kullanılıyorsa, diğer günler okul olarak kullanılabilir. Mesleki eğitim merkezlerinde 134 bin öğrenci var. Sanayicinin; “sizin eğittiklerinizi bir kez de burada eğitmeyelim” talebine karşılık, fabrikaları okula çeviriyoruz.
İŞ ARIYORUM BULAMIYORUM, ELEMAN ARIYORUM BULAMIYORUM
Bakanlık, ekonominin ihtiyaçlarını gözden geçirip ona uygun mesleki eğitim oluşturma gayretinde. Bakan Selçuk; “ahşap oyuncak ithalatımız 3.5 milyar $. ‘Siz üretin, biz alım garantisi verelim’ dedik.”
Sanayici ihtiyacını duyduğu elemanı bulamıyor, genç ise iş bulamıyor. Bu ikilemi ortadan kaldırmanın yolu; sektörle öğretmeni, sanayi ile okulu birlikte düşünmekten geçiyor. Ancak o zaman sanayi aradığı elemanı bulacak, eleman da aradığı işe kavuşacak.