Eğitim şart!

Muhterem İLGÜNER
Muhterem İLGÜNER MARKA ŞEHİR; Gün Bugün!

Yine bir yerel yönetim seçimi ve yine aynı sözler, aynı ezberler. Geneli ve ağırlığı altyapı ve sosyal yapı ile ilgili. Bir de rakiplerin tırmandırdığı anlamsız vaatler var: "sen 5 veriyorsan ben 6 vereceğim, sen bir tas çorba veriyorsan ben iki tas çorba vereceğim!” Genel çıtamız bu seviyede kaldıkça, bir tık yukarıya kaldırılmadıkça bu dar alanda kısa paslaşmalarla geçip gidecek şehirlerin yılları beşer, beşer. Bir önceki dönem denediklerimiz hakkında öngörümüz ihtimal dahilinde ancak yeni adaylarla ilgili soru işaretlerimiz oldukça fazla. Vaatler bir şehri gelecek on yıllara taşımaya yetecek mi? Bu vaatler gerçekleşirse şehrin sosyo - ekonomik kazançları artacak mı? Anlaşılmaktadır ki bu konuda bir bilgilenmeye, bir eğitime ihtiyaç var!

Pandemi sonrası şehirler belirgin şekilde pazarlama, iletişim, markalaşma, turizm, ekonomik gelişme ve şehirli bağlılığı alanlarında çabalarını arttırdı. Göç, sürdürülebilirlik, değişen - dönüşen iş alanları, turizmde artan rekabet, çevre sorunları şehirlerin markalaşması alanından eğitimli insan ihtiyacını belirgin ölçüde hissettirdi. Ayrıca, bu kişilerin şehirlerin, ülkelerin marka stratejilerilerine has ince ayrıntıyı ve uygulama kabiliyetini anlamış olması gerektiği kabul edildi. Bu ihtiyacı fark eden ve bu alanda eğitim veren kurumların sayısında artış gözlenmekte. Bu eğitimi alması gerekenler listesi de oldukça düşündürücü:

- Turizmciler: Turistik tesisin bulunduğu yer, yöre markalaşmadan kalıcı başarının elde edilmesi mümkün değil!

- Belediyeler, Kalkınma Ajansları: Bir yerin sosyo-ekonomik gelişmesi ancak o yerin ziyaret, yatırım, yetenekli yerleşimci çekiciliğine bağlı!

- Sanayi ve Ticaret Odaları: Bir yerde üretilen ürün ve hizmetlerin küresel anlamda başarı kazanması o yerin markalaşması ile yakından ilgili!

- Emlak geliştirme kuruluşları: Bir yerin emlak değeri ancak o yerin farkına varılması, önemsenmesi ve tercih edilmesi ile özetle markalaşması ile artar!

Lisansüstü uzaktan eğitim veren kuruluşların programları da şu şekilde özetleniyor:

- Şehir markalaşma teorileri ve kavramları: Başlangıçtan bu güne, bir yerin markalaşması amacıyla hangi yaklaşımlar, uygulamalar geliştirilmiş ve sonuçları ne olmuş? Bu yaklaşım ve uygulamalar günümüzde geçerli mi? Güncellenme gerekiyorsa nasıl güncellenmeli? 

- Şehir markalaşma stratejileri uygulamaları: Bir yer için strateji geliştirmekle iş bitmiyor, aksine yeni başlıyor. Bir yerin markalaşma başarısı paydaşlar ile uyum içerisinde uygulamaları gerçekleştirmesine bağlı. Doğru ekip nasıl oluşturulmuş, kaynak nasıl yaratılmış, paydaşlar ile ilişkiler nasıl yönetilmiş bunlara ait uygulama örneklerinin incelenmesi, tartışılması.

- Paydaşlar, sürdürülebilirlik ve sosyal uyum-dayanışma: Sosyal denge, sürdürülebilirlik ve paydaş ilişkileri yönetimini etkileyebilecek jeo-politik ve sosyo-ekonomik güçlerin ve şehirlerin bugün yüzyüze kaldığı zorlukların anlaşılması. Krizler karşısında kırılganlığı azaltıcı, dirençliliği arttırıcı stratejiler neler olabilir? 

- Rekabet üstünlüğü, yaratıcılık ve ana fikir: Fikir, imaj ve sözlerle bir yerin konumlama ve tanıtım süreçlerini anlamak. Bu alanda mevcut yoğun rekabet içerisinde ayırt edicilik nasıl sağlanacaktır? Stratejik süreç sonunda belirlenmiş ana fikir nasıl yaratıcılıkla uygulamaya sokulur?

- Araştırma yöntemleri ve proje uygulamaları: Bir yerin markalaşması öncesi ve sonrası yürütülecek araştırmalar nelerdir? Uygulanan stratejinin temel başarı göstergeleri neler olmalıdır? Bu öğretilere ilaveten seçilecek bir ya da birden fazla yer için örnek çalışma.

Ana hatları belirtilen böyle bir eğitim süreci sonunda katılımcıların şehir markalaşma stratejisi uygulamalarını yönetebilecek bir beceri kazanacağı vurgulanıyor. Bir yerin sosyo-ekonomik, sosyal ve kültürel unsurlarını dikkate alan stratejik hamleler planlayabileceği belirtiliyor. Paydaşlar ve sektör temsilcileri ile uyum içerisinde çalışmalara önderlik edebileceği öne sürülüyor. Araştırmaların yürütülmesi ve çıkan sonuçların analizi konusunda bilgileneceği kabul ediliyor.

Sadece kıyı yerleşimlerimizi düşünsek, turizmden kazanç umut eden, hesaplarını ona göre yapan onlarca değerli destinasyonumuz var. Oralarda da yeter sayıda vakıf ve / veya özel üniversite var. Niçin bu veya benzeri bir eğitim programı gerçekleştirilmesin? Elimizi tutan mı var? Belediyeler, başkanları da dahil, kilit noktada görev yapan yöneticilerini bu eğitime teşvik etse? Turistik tesis sahipleri, yatırımcıları, yöneticileri? Odalar, borsalar? Havalimanı, kruvaziyer liman yöneticileri? Esnaf odaları?

Bir türlü bu sarmaldan çıkamıyoruz. Yerel yönetim o yer için vardır. Aslolan kendini nasıl yöneteceği değil o yeri nasıl yönetip sosyo-ekonomik gelişme, ilerleme sağlayacağıdır. Günümüz dünyasında bu gelişme için fiziki varlıklara dayalı- yol, köprü, tünel, bina- çabalar yetmeyecektir. Var olandan alıp var olmayana dağıtan bir sosyal yapı sürdürülemez. Önemli olan o yerin kazançlarını top yekün arttırmaktır. Senin insanlara yakın davranman, herkesi kucaklaman, kapının herkese açık olması, senin iş yapış şeklinle ilgili vaatlerdir. Bizim ise senin görev süren boyunca o yeri kalkındırmak, o yer sakinlerinin kazancını arttırmak için neler vaat edeceğini duymaya ihtiyacımız var. Bunun için eğitim şart!

 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sosyal şehir 17 Nisan 2024
Yerli 13 Mart 2024
Yumuşak güç-2024  06 Mart 2024
Değişimin ayak sesleri 21 Şubat 2024
Tas aynı, hamam aynı... 07 Şubat 2024
Kıraathane vs. kafe 31 Ocak 2024
Dört yıl oldu... 27 Aralık 2023