“Eğilim analizi” ya da “seyir defteri” olmayan kaptan
“İşini ciddiye alan ‘eğilim analizine’ zaman ayırır” başlıklı yazımızın ileriye-geriye bağlantılarının izini sürmeliyiz. “Fikri takip disiplini” bilgi ve iletişim dinamiğinden yararlanarak maddi ve kültürel zenginlik üretmenin etkili yoludur. Maddi ve kültürel zenginlik üretiminin çekirdeğini oluşturan “iş insanlarının” etkinliklerini ve verimliliklerini artırabilmesinin gerek şartı olan eğilimlerin nasıl gözleneceği, izleneceği, ölçüleceği ve etkin bir araç haline getirileceği konusu günlük işlerinin önemli bir parçası olmalıdır.
İşe yarar eğilim analizi yapmak istiyorsak “zamanın ruhunu” oluşturan bileşenlerin etkileşiminin yönü ve hızını derinliğine kavramalıyız: “Küresel ölçekte stratejik, taktik ve operasyonel gelişmeleri izlemeliyiz. Hükümetlerin kararlarının arka planını belirleyen etkenleri bilmeliyiz. İnsanların iş, aş, barıma, eğitim, eğlence ihtiyaçları ile emek hareketleri arasındaki etkileşimleri anlamalıyız. Nüfus hareketlerini, göç ve yerleşme olguları, sağlık ve güvence sistemlerinin yarattığı iletişim ve etkileşimi gözlemeliyiz. Toplum değerlerini belirleyen geleneklerin olumlu ve olumsuz yönelişlerinin farkında olmalıyız. Teknolojinin yarattığı yeni araç-gereç ve metotlarını etkilerinin neler olabileceğini gözlemeli, izlemeli, ölçmeli, sayısallaştırmalı, görselleştirmeli ve kavramsallaştırmalıyız.”
Candan sonra hafıza gelir
Kadim iş alanı ve zor koşullarının gereği dünyanın en yerleşik kurallarına sahip olan suyolları taşımacılığında gemi kaptanlarının önemli sorumluluklarından biri “seyir defterini” düzgün biçimde tutmaktır. “Kaptanın seyir defteri”, başta deniz koşulları olmak üzere, yükleme, boşaltma, işgücünü yönetme, seyir güvenliği ve diğer içlemlerin verimi ve etkinliğini belirleyecek bilginin kaynağını oluşturur.
Bir iş yerini etkin, verimli ve kaliteli yöneteceksek “eğilimin analizi” yapmanın bilincini yükseltmeliyiz.
İş yerlerimizin birikim yeteneklerini koruyup geliştirerek uzun dönemli geleceklerini güven altına almak için düzenli ve kararlı biçimde “İşyeri seyir defterine” yüzleştiğimiz olay ve olguları, hiçbir sansürün gölgesini düşürmeden kaydetmeliyiz.
İşyeri seyir defteri, yazılı kayıt ve arşivin gücünü yaratacaktır; bir “karar değişkeni olan” geçmişten ders alarak daha sağlıklı gelecek inşa etmeye ciddi güç desteği sağlayacaktır.
Büyük ya da küçük bütün işyerleri yönetimleri haftada en az bir yarım gününü, aşağıda sıralanan “10 adımın” ihtiyaç ve ihtiyaç öncelikleri belirlenmesi.
- Öncelikleri belirleyecek “veri bazı” oluşturulması.
- Verileri işleyecek varsayımları sorgulanmış “model ve benzetim” irdelenmesi.
- İşin yapısal ve ekonomik özelliklerine göre “metotlar” geliştirilmesi.
- Özgür ve eleştirel aklı kullanan “analitik yetkinliği” olan insan kaynağının devşirilmesi.
- Sorunları ve “alternatif tepki biçimlerinin, senaryoların” saptanması.
- Uygulamaya yönelik “kararların alınması” ve “uygulama planının” olgunlaştırılması.
- Uygulama planının “geri bildirim”le yaratılmak istenen sonuç ile elde edilen sonuçlar arasındaki makasın belirlenmesi.
- Uygulamalarda “deneysel mesafeler” – hedeflenen ile ulaşılan sonuç arasında fark- ayarlanması.
- “Sapmaları düzelterek” kendini yeniden üreten süreçlerin işler halde tutulması.
- Kendini onararak, gelişimini sürdürerek birikimin korunması ve geleceğin güven altına alınması.
Günün ihtiyaçlarına uygun değişim ve dönüşüme uyumu sağlayan iş yönetimi uygulanmak isteniyorsa, “kaliteli yönetim gerek şartı” olan “10 adımın sorgulanması” gündemde ödün verilmeyen işler arasında yerini almalıdır.
Vasatlık çıkmazından kurtulmak için
Ülkemizde imalat kesiminin rekabet gücünü artırmak için “akıllı ihtisaslaşmanın önemi” yaygın bir akademisyen ve uygulamacı tarafından önemle vurgulanıyor. İleri-teknoloji içerikli, yüksek katma değerli ürün rekabetinin gerek şartı, akıllı ihtisaslaşma ise, iş yeri kaptanlarının “10 adımın sorgulanması” da yeter şartı oluşturur.
Küçük ya da büyük bütün iş yerlerimizin yöneticileri hiç olmasa haftada bir yarım günlerini “10 adımın sorgulanmasına” ayırarak neleri yapabildiklerini, neleri yapamadıklarını anlamaya çalışmalıdır.
Halkımızın sık yinelediği bir deyiş var: “Saldık çayıra, Mevla kayıra…” Böyle bir algı yoksulluğu ve yoksunluğu baştan kabul etme anlamına gelir.
İş dünyasının küresel entegrasyonu “bekle-gör anlayışının” da geçerliliğini kanıtlayan örneklerle doludur.
Gündem net, yapılması gerekenler belli, sorgulama yöntemi açık: Sistemli dinamik durum değerlendirmesi yapmayı yaşam biçimi haline getirmeden etkili beklenti yönetimi, birlikte uzun dönemli geleceği yaratma mümkün olmuyor.
Kendimizi ve ülkemizi “vasatlık batağından” çıkarmamız gerekiyor. Yaklaşan dalganın yenidünya düzenin hız, esneklik ve uzmanlık üstüne kurulacağının göstergeleri iyice netleşti.
Yenidünya düzeninin değer yaratma zincirinde doğru konumlanma yapmanın gerek şartı “10 adım gündemini” kararlıkla sorgulamaktan geçiyor.